Browsing tag

Taif

Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), Şevvâl ayının bitimine üç gece kala, yanına Zeyd İbn Hârise’yi de alarak Tâif’e yöneldi.

Mekkelilerin Mahalle Baskısı, Tecrit ve Hicret

“Yerleşik” olanın “yeni” ile kavgası, neredeyse insanlık tarihi kadar eskidir. Zira fert ve cemiyetler, farklı duygu, düşünce ve fikirleri kabullenmede zorlanırlar. Özellikle örf, adet ve kabullerine ters; yaşadıkları günlük hayata dokunan gelişmeler karşısında hemen teyakkuza geçerler. Mesafeli yaklaşım, çok geçmeden yerini tahammülsüzlüğe bırakır. Geleneklerine zıt gördükleri yeniliklere hayat hakkı tanımadıkları gibi onu temsil edenlere de […]

Efendimiz’in (sas) Sakîf’in İleri Gelenlerini İslam’a Daveti (1 Zilkâde Risaletin 10. Yılı)

Allah tarafından gönderilen mesajlara hüsn-ü kabul gösterecek yeni simalara ulaşmak ve böylelikle, Mekke’de bulama­dığı sıcak yüzlerle tanışıp Allah davasına muzahir mü’minlerle birlikte istikbale daha gür adımlarla yürümek gibi hedeflerle çıktığı Tâif yolunda, önce Sakîflilerin yanına gitti. Çünkü o gün için Sakîfliler, Tâif’in ileri gelen eşrafı olarak biliniyor ve çevrelerinde itibar görüyorlardı. İlk muhatapları, Amr İbn […]

Altın Dal Mucizesi (13 Şevval 8 Hicrî)

Huneyn’den Taif’e doğru ilerlerken Müslümanlar yol üzerinde bir kabirle karşılaştılar. Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), bu kabrin Semûd kavminden olan Ebû Rigâl’in kabri olduğunu, O’nun söylediklerini gözleriyle görmek isterlerse, bu kabri açabileceklerini ve içindeki altın dalı çıkarabileceklerini söyledi. Bunun üzerine sahabilerden bazıları, büyük bir heyecanla asırlar önce vuku bulmuş ve o günden bugüne hikaye […]

Tâif’in İlk Meyvesi: Rukayka

Mekkeliler, Şi’bi Ebî Talib’de Allah Resûlü’nü üç yıl sürecek ağır boykota ve muhasaraya almışlardı. Bu acı süreci büyük kayıplarla atlatan Allah Resûlü, çok geçmeden kendisine en büyük desteği veren iki yakınını da – eşi Hazreti Hadîce’yi ve amcası Ebû Talib’i – kaybetmişti. Hüznü hüznün takip ettiği bu günlerde özellikle Ebû Talib’in vefatıyla beraber müşrikler gemi […]

Tâif Kuşatması

Yenilen pehlivan güreşe doymuyordu; Huneyn’den kaçanlar Tâif’e sığınmış ve kaleleri arkadan kapatarak yeniden toparlanıp Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) ve Müslümanlara saldırmak için hazırlık yapmaya başlamışlardı. Bu tavırlarının mutlaka görülerek üzerlerine gelineceğini biliyorlardı ve bunu düşünerek muhasara edileceklerinin korkusuyla bir yıllık yiyecek stoku yapmış, bulabildikleri her türlü silahı da içeriye almışlardı. Bu savaşlarına destek […]

Taif’te Kuşatmanın Kaldırılması

Taif kuşatmasının üzerinden yirmi günden fazla zaman geçmişti ve bir gün Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), ashâbına dönüp de rüyasını anlatırken, kendisine içi süt dolu bir kabın hediye edildiğini, ancak onu bir horozun gagaladığını, daha sonra da onun döküldüğünü gördüğünü aktarıyordu. Belli ki, kâsenin içindeki sütü bütünüyle dökmemek için daha hassas davranmak gerekiyordu. Risaletin kırk […]

Efendimiz’in (sas) Taif’teki Arz-ı Hâli

İnsanlığın İftihar Tablosu (aleyhi ekmelüttehâyâ) bilhassa Mekke döneminde çok büyük musîbetlerle karşı karşıya kalmıştır; kavmi tarafından yalanlanmış, işkencelere maruz bırakılmış, ölümle tehdit edilmiş ve hatta kendisine komplolar kurulmuştur. Diğer taraftan, kendisinin, ailesinin güzîde fertlerinin ve Ashâb-ı Kirâm’ın esaretten işkenceye, hastalıktan ölüme kadar pek çok imtihanına şahit olmuştur. Fakat, Rehber-i Ekmel Efendimiz, hiçbir zaman kaderi tenkit […]

TÂİF YOLCULUĞU 2

Efendimiz’in ve O’nunla birlikte iman eden sahabenin, olağanüstü gayretlerine rağmen Mekke’de artık her şey durağanlaşmış ve Mekkeliler, en azından şimdilik yeni açılımlara kapanmıştı. Tebliğ ise, süreklilik arz eden bir vazifeydi; Allah’ın yarattığı yeryüzü olabildiğince genişti ve başka yerlerdeki insanların da İslâm’a ihtiyaçları vardı. Bir de Mekkeliler, her geçen gün çığ gibi büyüyen İslâm karşısında nefret […]

Tâif’teki İltica ve Bir Tecelli

Nihayet, bu musibet mekândan uzaklaşmış ve bir ağacın altında dinlenmek için mola vermişlerdi. Önce, gözümün nuru dediği namaza durdu Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) ve burada iki rekat namaz kıldı. Belli ki, böyle durumlarda güç ve kuvvetin gerçek sahibine gönülden yönelmek gerekiyordu. Demek ki, beşeri arızalardan kurtulup Rahmânî bir boyaya bürünebilmek için, öncelikle duruşun […]

Mekke’ye Hareket ve Cinlerin Şehadeti

Acı bir günün sonunda, tatlı bir hediyeye nail olan Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), hüzünlü bir şekilde oradan ayrılacak ve yeniden Mekke’nin yolunu tutacaktı. Nahle denilen mevkiye geldiklerinde zaman ilerlemiş ve Efendiler Efendisi, teheccüd namazını eda edebilmek için mola vermişti. Belli ki, burada Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), birkaç gün kalacaktı. Daha sonra da, […]