Browsing tag

sulh

Kardeşlik Hakkı İçin! (2)

Kardeşine Tevâzu ve Şefkat Kanatlarını Ger! Rahmeti sonsuz Allah (celle celâluhu), “Sana tabi olan müminlere kol kanat ger!” buyurur ve Peygamber Efendimiz’e (aleyhissalâtu vesselâm) mü’minlerle olan ilişkilerinde tevazu ve şefkati esas alması gerektiğini talim eder. O da bu hususta o kadar hassasiyet gösterir ki “…Kalbi müminler üzerine titrer, onlara karşı pek şefkatli ve merhametli” davranır. Aslında bu, Allah Resûlü’nün […]

“Onların bize karşı bir saldırganlık arzusu yoktur!” (9 Şevval 3 Hicrî)

Medine’ye saldırmak için yola çıkan Mekke ordusuna komutanlık yapan Ebû Süfyan, Ebvâ’ya vardığında Amr İbn-i Sâlim ve arkadaşlarının bir gün önce Mekke’ye gittiklerini haber aldı ve “Allah’a yemin ederim ki onlar Muhammed’e (sallallahu aleyhi ve sellem) gitmiş ve hareketimizi O’na haber vermişler, O’nu sakındırmışlar ve sayımızı O’na bildirmişlerdir. Onlar şimdi kalelerine sığınırlar. Öyle görünüyorki biz […]

Gatafân’la Sulh Girişimi

Benî Kurayza’nın anlaşmayı bozarak ihanet edişi, Allah Resû­lü’nü ciddi ciddi düşündürüyordu; zira aynı anda birçok cephede savaşmak zorunda kalmışlardı. İçerideki düşmanın vereceği zarar, dışarıdan gelen Ahzâb ordusundan daha büyük ve çetin olurdu. Onun için Efendiler Efendisi (sallallahu aleyhi ve sellem), önce Ahzâb ordusunu problemsiz geri gönderip bir an önce içerideki düşmanın zararından emin olmak istiyordu. […]

Efendimiz’in (sas) elçileri ve karşılıklı sulh arayışları

Efendimiz’in Elçileri Hudeybiye’de hadise hâlâ belirsizliğini koruyordu ve Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) bir adım atarak ashâbı arasından Hırâş İbn Ümey­ye’yi, Sa’leb adındaki kendi devesini vererek Kureyş’e gönderdi; maksadı, savaş niyetinde olmadığını ve sadece umre maksadıyla geldiğini bir daha anlatmaktı. Hz. Hırâş gelir gelmez İkrime İbn Ebî Cehil, kılıcını çektiği gibi devenin ayaklarına indiriverdi; […]

İlk bakışta aleyhte gözüken Hudeybiye Anlaşması, Müslümanlara ne kazandırmıştır?

Hudeybiye sulhunun müslümanlara kazandırdıkları: 1. İslâm’a Koşanlar Evvelâ, bu sulh döneminde İslâm’ın Kılıcı Halid İbn-i Velid (radıyallâhu anh) Müslüman oldu. Halid İbn-i Velid, harplerde dize getirilecek bir insan değil­di.. olmamalıydı da… İlerde İslâmî izzete dönüşecek gurur mevcudiyetini devam ettirdiği sürece, kılıç zoruyla İslâm’a girmesi imkânsızdı. Ayrıca, istikbalin bu eşsiz kumandanını, Cenâb-ı Hak, lütfuyla korumuş ve […]