Browsing tag

müslüman

Ebû Cehil’in Oğlu İkrime’nin Müslüman Oluşu ve Nebevî Şefkat

Ümmü Hakîm, Nebevî Huzurda Ebû Süfyân’ın hanımı Hind ile birlikte Safâ Tepesi’ne gelip de bey’at eden kadınlardan birisi de Ebû Cehil’in oğlu İkrime’nin hanımı Ümmü Hakîm idi. O güne kadar hep küfre merkez olmuş Ebû Cehil evinin kin ve nefretini soluklamış, her adımı Müslümanlığın aleyhinde cereyan eden bir cepheleşmenin tarafı olmuştu. Ancak akışın mecraını bulduğu […]

Müslümanların Gayrimüslimlerle İnsanî Münasebetleri

İslam hukukçuları müslümanların gayrimüslimlerle insani münasebetlerini iki temel üzerine inşa ederler; birincisi inanç, ikincisi ise insan. Bazı görüşlerde gayrimüslimlerle münasebetler inançla temellendirilirken, özellikle Ebu Hanife anlayışında insani boyutuyla temellendirilmesi dikkat çeker. İnsani boyutun bir yönünü Müslüman fertlerin gayrimüslimlerle münasebetleri, diğer yönünü ise Müslüman devletin gayrimüslimlerle münasebetleri oluşturur. Kendine özgü özellikleri sebebiyle Müslüman fertlerin gayrimüslimlerle münasebetleri, […]

“Size, gerçek mü’minin kim olduğunu haber vereyim mi?” (7 Zilhicce 10 Hicrî)

Yarın Mina’ya hareket edecek olan Allah Resûlü, bugün Ebtah’tan Kâbe’yi ziyarete gelmişti. Bir ara etrafındakilere, “Size, gerçek mü’minin kim olduğunu haber vereyim mi?” diye sordu. Dikkatleri kendi üzerine çekmiş ve anlatacaklarını iyice kavramaları için duyarlılıklarını zirve noktaya çıkarmıştı:  “O, malları ve canları hususunda diğer kimselerin kendisinden emin olduğu insandır. Doğru Müslüman, insanların, onun dilinden ve […]

Meysere İbn-i Mesrûk el-Absî’nin Müslüman Oluşu (6 Zilhicce 10 Hicrî)

Hac için Mekke’de bulunan Allah Resûlü, Ebtah’ta konaklıyordu. Bu sırada yanına Meysere İbn-i Mesrûk el-Absî adında birisi geldi. Önceden Efendimiz’i görmüş birisi olduğu her halinden belli oluyordu. On üç yıl önce Mina’da karşılaşmışlardı. Hac mevsiminde Mekke’ye gelen herkesle görüştüğü gibi Allah Resûlü (sallallahü aleyhi ve sellem), Zeyd İbn-i Hârise ile birlikte Abs Kabilesi’nin yanına da […]

Hz. Attâb İbn-i Esîd’in Mekke’ye Vali Atanması (5 Şevval 8 Hicrî)

Risaletin yirmi birinci, hicretin sekizinci senesi Ramazan ayının 19. günü Mekke’yi fetheden Allah Resûlü (aleyhissalâtu vesselâm), Müslümanlara saldırı hazırlığı yapan Hevâzinlileri yerleşim alanının dışında karşılamak için bugün (5 Şevval 8 Cumartesi) sabah[1]Huneyn’e hareket ederken Mekke’ye vali olarak (Ebû Cehil’in kızı Cüveyriye’nin kocası, Ebû Cehil’in torunları Abdurrahman ve Attâb babası) Hazreti Attâb İbn-i Esîd’i vali olarak atadı. O […]

Hz. Büreyde ve kabilesinin Müslüman oluşu (7 Rebiülevvel Hicrî 1)

Bugün hicret yolculuğunun yedinci günü (7 Rebiülevvel Pazar Hicrî 1). Yolculuk sırasında, yaklaşık seksen hanelik bir köyün yakınından geçerken burada, başka birisiyle daha karşılaşmışlardı. Büreyde İbn Huseyb adındaki bu zata önce Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) sordu: – Sen kimsin? – Ben Büreyde’yim, diye cevaplamıştı. Bunun üzerine tebessüm etmeye başlayan Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), […]

Mekke’nin Ciğerparelerinin Müslüman Oluşu (1 Safer Hicrî 8)

Gönül dili ve hâl şivesinin karşı tarafta çok derin izler bıraktığı muhakkaktı. Benimsenen düşünceyi zirvede temsil etmek, onu sözle başkalarına anlatmaktan daha tesirliydi. Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) ise, her ikisini birden yapıyordu. Her fırsatı davası adına değerlendiriyor ve her zaman daha fazlasını istiyordu. Kâbe’ye girip de Allah’a kullukla serfürû etmeye başlayınca, meraklı gözlerle […]

Küçük Ali’nin Büyük Kararı

Muhammedü’l-Emîn’in hanesinde yaşanan telaş ve Varaka İbn Nevfel’e gidip gelmeler, Hira’dan indikten sonraki telaş ve Hz. Hatice’nin çırpınışları, yeni bir şeylerin olduğunu gösteriyordu. Küçük Ali de bu deği­şimin hemen farkına varmıştı. Meraklı bakışlarla namaz kılış­larını seyrediyordu. Bu sırada, henüz on yaşlarındaydı. Önce: – Ne yapıyorsun, yaptığın da ne senin, diye sordu. Allah’ın Resûlü cevapladı: – […]

Zeyd İbn-i Hârise’nin Gelişi

Çok geçmeden bir gün, bu hanenin bir başka mukimi Zeyd İbn Hârise, Efendisi’nin yanına girmişti. Evet, yeni bir şeylerin olduğunu seziyordu; ama bunun muhtevasına henüz muttali olamamıştı. Ne Muhammedü’l-Emîn’i ne de hanımefendisi Hatice’yi, daha önce böyle görmüştü; önde Efendiler Efendisi ve arkasında da kerim zevcesi Hz. Hatice ayakta duruyor ve o güne kadar hiç duymadığı […]

Ebû Bekir Teslimiyeti

İşte tam bu sıralarda Ebû Bekir, ticaret maksadıyla Yemen’e gitmiş ve uzun süren bir yolculuktan sonra Mekke’ye dönmüştü. O dönemin Mekke’sinde Ebû Bekir, zengin ve itibarlı biriydi. Mekkeliler, diyet ve mirasla ilgili işlerini onun fikrini almadan çözmez, bir dediğini de iki etmezlerdi. Mekke’ye yaklaştığında, Ukbe İbn Ebî Muayt, Şeybe, Rabîa, Ebû Cehil ve Ebu’l-Bahterî gibi […]