Browsing tag

münafık

Zor Süreçler, Yıkıcı Söylemler ve Sahâbe

İmtihan ve çile, hicretten sonra da Allah Resûlü (aleyhissalâtu vesselâm) ve ashâbının peşini bırakmaz; katlanarak devam eder. Daveti ve hicreti hazmedemeyen Kureyş’in despot önderleri, onların güdümünde hareket eden müşrik ve bedevi Arap kabileleri, anlaşmalara ihanet edip isyana kalkışan Yahudi ileri gelenleri, kışkırtmalar sonucu İslam’a düşman kesilen Bizans İmparatorluğu ve küçümsedikleri insanların kurduğu medeniyetin sınırlarına dayanmasını […]

Uhud ve Kur’ân’ın Çizdiği Yol Haritası (1)

Uhud’da şehit düşen yetmiş sahabeden dört ay sonra, Reci’ ve Bi’ru Maûne’de Lihyanoğulları ve Hüzeyloğullarının ihanetine uğrayan mü’minler, toplam yetmiş sekiz şehit daha vermişti. Üstelik bu şehitler sıradan insanlar değil kurra, hafız/mürşid hülasa maddi manevi donanımlı kimselerdi. Ortada büyük bir dram vardı; her eve ateş düşmüştü. Bu tabloyu fırsat bilen ve tamamen düşmanlığa kilitlenen müşrikler, […]

Tenkit Karşısında Efendimiz’in (sas) Duruşu

İlk günden itibaren Allah Resûlü’nün hayat ve hareket felsefesinde, idare ve iş ahlakında esas olan şûra idi. Bundan dolayı çevresindeki insanların fikir ve düşüncelerine, tespit ve tekliflerine ehemmiyet verir ve her türlü müspet katkıya, kapılarını sonuna kadar açık tutardı. Bir peygamber ve lider olarak yeri geldiğinde bireysel içtihatlarda bulunsa da çoğunlukla dünyevî meseleleri istişareye açar, […]

Müşrik, Bedevî ve Münafıkların Dahi Hepsi Bir Değil! (3)

İlk iki makalede Kur’ân’ın farklı kimliklere bakışta “genelleme yapmama” ilkesinden bahsedilmiş ve bu ilke, şairler ve ehl-i kitap örnekleri üzerinden izah edilmişti. Bu makalede aynı durumun Kur’ân’da bahse konu olan müşrikler, bedeviler ve münafıklar için de geçerli olduğu üzerinde durulacaktır. Müşrikler Müşrikler, vahiy ve peygamberlik sonrası Allah Resûlü’nün ilk muhatap olduğu kimliktir. Zira içinde doğup […]

Uhud ve münafıkların kendilerini ele verişi

Günlerden yine cumartesiydi. Uhud meydanında güneş doğmadan önce yine Bilâl’in yanık sesi duyuldu; Allah Resûlü’nün arkasında sabah namazını kılacaklardı. Ordu içinde bir hareketlilik göze çarpıyordu. Çok geçmeden bu hareketliliğin sebebi de anlaşılacaktı. Abdullah İbn Übeyy İbn Selûl ile birlikte yaklaşık üç yüz kişi geri dönüyordu. Buna göre, karşı tarafın üç bin tekmil askerle geldiği Uhud’da […]

Uhud sonrası münafıkların tavrı

Uhud’a giderken yoldan dönen ve ashâb arasında moral bozukluğuna sebep olan münafıklar, yaptıklarından dolayı üzülüp pişmanlık duyacaklarına bir de tutmuş yapılanların yanlış olduğunu söyleyip Medine’de yeni bir kazan daha kaynatıyorlardı. Bilhassa reisleri konumundaki Übeyy İbn Selûl, Uhud’da aldığı yarayı tedavi etmeye çalışan oğlu Abdullah’ı karşısına almış: – Senin O’nunla birlikte savaşa gitmen benim fikrim değildi; […]

Hz. Peygamber (sav.) Dönemi Münafıklarının Özellikleri

Kur’ân-ı Kerîm’in üzerinde önemle ve sıklıkla durduğu, nitelikleriyle alâkalı geniş bilgiler sunduğu, karakter ve iç dünyalarına dikkat çektiği, haklarında isimleriyle anılan bir sureyi (Münâfikûn) indirdiği bir topluluk da münafıklardır. Hattâ bunlar, nitelikleri açısından, Kur’ân’ın, ehl-i kitap, müşrik ve kafirlerden daha fazla ve sıklıkla üzerinde durduğu bir kesimdir. Bazen itikadî-amelî olmak üzere tasnif edilerek ele alınan […]

Mescid-i Dırâr

Dönüş yolunda da Efendimiz’in karşısına, çözüm bekleyen problemler çıkmıştı; Tebûk’e hareket ettikleri sıralarda inşâ edilen nifak mescidi, bir mazeret uydurup da Tebûk’e gelemeyenlerin durumu ve yokluğunda Medine’de biriken daha birçok konu, çözüm için bizzat O’nun gelişini bekliyordu. Efendimiz’in Medine’ye yaklaştığı sıralarda yanına gelen Cibril-i Emîn, Allah’ın kesin emrini ulaştırmış ve Tebûk’e çıkmadan önce gelen namaz […]

Dokuzuncu Yılın Önemli Olayları

Tebûk’ten döndükten sonra münafıkların reisi konumundaki Abdullah İbn Übeyy İbn Selûl vefat etti; hakkında konuşulanları oğlu Abdullah da biliyordu ve Efendimiz’e gelerek, babasının namazını kıldırmasını talep etti. Babasına rağmen samimi bir mü’mindi ve Efendiler Efendisi de onun bu samimiyetine müspet cevap verecek, perde altından her türlü kötülüğü yapmış olsa bile, zahir itibariyle mü’min olduğunu söylediği […]