Browsing tag

mümin

Mü’min Neye Benzer?

İslam’ın ilk muhatapları, farklı kimliklerden (mü’min, müşrik, münafık, münkir ve ehl-i kitap gibi) oluşuyordu. Ve bu kimliklerin karakterleri, zihin kodları, hayat ve hareket felsefeleri, psikolojileri, bakış açıları, niyet ve hedefleri, duygu ve düşünceleri, tavır ve davranışları, söz ve eylemleri, hadiseler karşısında duruşları, iş, muamele ve münasebet ahlakları arasında büyük ve önemli farklılıklar vardı. Allah Resûlü, […]

“Size, gerçek mü’minin kim olduğunu haber vereyim mi?” (7 Zilhicce 10 Hicrî)

Yarın Mina’ya hareket edecek olan Allah Resûlü, bugün Ebtah’tan Kâbe’yi ziyarete gelmişti. Bir ara etrafındakilere, “Size, gerçek mü’minin kim olduğunu haber vereyim mi?” diye sordu. Dikkatleri kendi üzerine çekmiş ve anlatacaklarını iyice kavramaları için duyarlılıklarını zirve noktaya çıkarmıştı:  “O, malları ve canları hususunda diğer kimselerin kendisinden emin olduğu insandır. Doğru Müslüman, insanların, onun dilinden ve […]

Hudeybiye’ye Yağan Yağmur ve Tevhid Gerçeği (9 Zilkâde 6 Hicrî)

Umre kafilesi, Mekkeliler engel çıkartınca dün Hudeybiye’ye gelip konaklamıştı. Gece Hudeybiye’de gönülleri ferahlatan bir rahmet yağmış, böylelikle kuruyan otlara can gelmiş, susuzluktan bitkin düşen haşerata da ümit olmuştu. Mü’minler için de bu, rahmet-i ilahîyenin bir tezahürü anlamına geliyordu. Ancak herkes aynı ölçüde hassasiyet gösteremiyor ve tam zamanında gelen bu bereketi, sebeplere izafe ederek onu gerçek […]

Hudeybiye, su ve yağmur ile gelen bereket ve bir uyarı

Yolculuk yine devam ediyordu. Nihâyet, Hudeybiye denilen mevkiye yaklaştıklarında, hiç beklemedikleri bir durumla karşı karşıya kaldılar. Kasvâ çökmüş, her türlü çabaya rağmen bir türlü ayağa kalkıp yürümüyordu. Kasvâ’nın çökmesine ve ashâb-ı kirâmın onca gayretlerine rağmen bir türlü hareket etmemesine Allah Resûlü de bir anlam verememişti. Ashâb-ı kirâm: – Kasvâ inat etti, dediklerinde hemen: – Hayır! […]

Fethin Mü’minleri

Mekke’nin fethedilmesiyle birlikte bazı insanların kalbine de nüfuz edilmiş ve onlar da manevi alandaki büyük fethe mazhar olmuşlardı. Gerçi o gün Mekke’nin neredeyse tamamı gelip Müslüman olmuştu; ancak o gün bazıları vardı ki kimse, onların da gelip Müslüman olabileceğini aklına getiremiyordu. Zira onlar, işin başından beri hayatlarını, hep Allah Resûlü’ne düşmanlık çizgisinde devam ettirmişler ve […]