Browsing tag

Mekke

Nebevî Bir Yol: Geniş Tabanlı Hareket (2)

Asr-ı Saadet’te elde edilen ve etkisi kıyamete kadar sürecek neticelerin altında yatan esaslardan birisi de hemen her hususta geniş tabanlı hareket edilmesi olmuştu. Hira’da ilk vahyi alan ve peygamberlikle görevlendirilen Hz. Muhammed (aleyhissalâtu vesselâm), ilahî hak ve hakikatleri, temsil ve tebliğ için yirmi üç yıl kesintisiz devam edecek bir aksiyon başlatmıştı. Fert, aile ve cemiyet […]

Efendimiz’in (sas) Yetiştirdiği Prototip Gençler 2: Muâz İbn-i Cebel (ra)

I. Akabe Beyatı’na katılan on iki Medineli sahabî, kendilerine İslam’ı anlatacak, Kur’ân’ı ve Sünnet’i öğretecek bir mürşid ve muallim istemişlerdi. Bunun üzerine Allah Resûlü, Hz. Mus’ab İbn-i Umeyr’i (radıyallahu anh) onlarla birlikte göndermişti. Samimiyeti, sadeliği, ahlakı hem akla hem de kalbe hitap eden güzel ve ikna edici üslubuyla Hz. Mus’ab, kısa sürede sahip olduğu bilgi […]

Kriz Yönetiminde Nebevî Esaslar (1)

Kriz, genelde bir anda ve beklenmedik şekilde ortaya çıkan, hayatın normal akışını çok olumsuz etkileyen, plan ve projeleri, hedef ve hesapları çıkmaza sokan hatta iyi yönetilip zararı en aza indirilmezse kaosa, çöküntüye ve büyük kayıplara sebebiyet verebilen olağandışı, tehlikeli ve zor dönemi ifade eder. Dün olduğu gibi bugün de fert, aile ve cemiyetler, idari, iktisadi, […]

Efendimiz (sas), Gençlerle Geleceğe Yürümüştür!

Firavun, Mısır halkını ve bütün usta sihirbazlarını bir meydana toplamıştı. Maksadı, Hz. Musa’yı (aleyhisselâm) mağlup etmek, toplum nezdindeki konumunu ve itibarını korumaktı. Firavun, mahir sihirbazlarına; sihirbazları, hünerlerine; Hz. Musa da Allah’a güveniyordu. Müsabaka, sihirbazların hünerlerini sergilemeleriyle başlamış ve büyülenen gözler, Hz. Musa’ya dönmüştü. O ise Allah’a dayanarak asasını meydana atıvermişti ki inayet-i ilahî ile bir […]

Mekkelilerin Mahalle Baskısı, Tecrit ve Hicret

“Yerleşik” olanın “yeni” ile kavgası, neredeyse insanlık tarihi kadar eskidir. Zira fert ve cemiyetler, farklı duygu, düşünce ve fikirleri kabullenmede zorlanırlar. Özellikle örf, adet ve kabullerine ters; yaşadıkları günlük hayata dokunan gelişmeler karşısında hemen teyakkuza geçerler. Mesafeli yaklaşım, çok geçmeden yerini tahammülsüzlüğe bırakır. Geleneklerine zıt gördükleri yeniliklere hayat hakkı tanımadıkları gibi onu temsil edenlere de […]

Ebû Cehil’in Oğlu İkrime’nin Müslüman Oluşu ve Nebevî Şefkat

Ümmü Hakîm, Nebevî Huzurda Ebû Süfyân’ın hanımı Hind ile birlikte Safâ Tepesi’ne gelip de bey’at eden kadınlardan birisi de Ebû Cehil’in oğlu İkrime’nin hanımı Ümmü Hakîm idi. O güne kadar hep küfre merkez olmuş Ebû Cehil evinin kin ve nefretini soluklamış, her adımı Müslümanlığın aleyhinde cereyan eden bir cepheleşmenin tarafı olmuştu. Ancak akışın mecraını bulduğu […]

“Yâ Resûlallah! Mekke içinde konaklasanız olmaz mı?” (5 Zilhicce 10 Hicrî)

Allah Resûlü, hac için çıktığı yolculukta bugün Kâbe ile buluşmuş ve hayatındaki son umresini yapmıştı. Umre bitmiş olmasına rağmen öğle vaktine hayli zaman vardı ve uzun zamandır kızgın güneşin altında kalan Resûlullah da hac günleri boyunca ikamet edeceği Ebtah denilen mevkiye geldi. O’nun bu tercihini anlamaya çalışan ve Mekke içinde kalmasını arzu edenlerden birisi olarak […]

“Akîl bize ev mi bıraktı ki!” (4 Zilhicce 10 Hicrî)

Hac yolculuğunun son gününde Mekke’ye ulaşan Allah Resûlü, Zî Tuvâ’da konaklamıştı. Akşamın bir vakti huzura giren Hazreti Üsâme, “Yarın nerede kalacaksınız yâ Resûlallah?” diye bir soru sordu. O, Allah Resûlü’nün konaklayacağı yeri hazırlamakla vazifeliydi. Ancak bu sefer durumu kendisine sorma ihtiyacı hissetmişti. Zira Peygamber Efendimiz, Fetih günlerinde yerleşim alanının dışında konaklamıştı. Resûlullah’ı duygulandıran bir soruydu […]

“Biz tavaf etmeden o, Kâbe’yi tavaf etmez!” (21 Zilkâde 6 Hicrî)

Allah Resûlü, Hz. Osman’ı (radiyallahü anh) Hudeybiye’den elçi olarak Mekkelilere göndermişti. Bir de kendisinden Mekke’de imanını gizlemek zorunda kalan Müslümanlara tek tek uğramasını ve onları fetihle müjdelemesini talep etmişti. Hz. Osman Mekke’de ziyaretlerine devam ededursun beri tarafta Allah Resûlü ve ashâbın endişeli bekleyişi devam ediyordu. Her ne kadar Kureyş karşı çıkıp meydan okuma gibi bir […]

Efendimiz’in (sas) Hz. Osman’ı Mekke’ye Göndermesi (19 Zilkâde 6 Hicrî)

Mekke ile Hudeybiye arasındaki gergin bekleyiş, Mekkelilerin gönderdiği elçilere Allah Resûlü’nün niyetini açık ve net bir şekilde beyan etmesine rağmen devam ediyordu. Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) bir adım atarak ashâbı arasından Hırâş İbn Ümey­ye’yi, Sa’leb adındaki kendi devesini vererek Kureyş’e gönderdi; maksadı, savaş niyetinde olmadığını ve sadece umre maksadıyla geldiğini bir daha anlatmaktı. […]