Browsing tag

medine

Milletinin Helakine Değil Hidayetine Dua Eden Nebi

Allah Resûlü, Mekke’den Medine’ye hicret etmiş ancak kavminden kopmamıştı. Hala kendisini doğduğu ve yetiştiği ve 53 yıl yaşadığı vatanından çıkmak zorunda bırakan Kureyş toplumunu düşünüyor ve onları Hak ile buluşturma adına yollar arıyordu. Bu hususta bir taraftan fiili adımlar atarken diğer taraftan kavlî dualarını da eksik etmiyor, ashabını da özellikle bu mevzuda teşvik ediyordu. Zira […]

Nebevî Eğitimin İlkeleri: “CEZALANDIRMA” (2)

Nebevi Eğitimde Ceza Talim ve terbiyede ceza, çocuklarda ya da gençlerde istenmeyen olumsuz bir davranış görüldüğünde o davranışı değiştirip yerine olumlu/iyi davranışı yerleştirmek için uygulanan yaptırımları içerir. Her ne kadar ceza denildiğinde akla dövme/dayak atma gelse de eğitimde cezalandırmanın da bir değeri olduğunu belirten bütün ekoller, ittifakla böyle bir uygulamayı doğru bulmazlar. Bu açıdan Nebevî […]

Nebevî Eğitimin İlkeleri: “HİKMETLE UYAR!” (2)

Nebevî Eğitim Allah Resûlü kendisine vahyedilen kitabı ve verilen hikmeti öğretiyor bunu da hikmetle yani en isabetli yöntemle yapıyor; muhataplarını yanlışlardan ve her türlü kötülüklerden arındırırken onların kalplerini kırmıyor, uzaklaştırmıyor bilakis kendine daha da yaklaştırıyordu. Yaptığı özlü uyarılar ve verdiği hikmetli cezalarla Allah’a ve Resûlüne olan iman, irfan ve sevgilerini katlıyor; onları kalp ve ruhun […]

İki Hicret ve (Mekkeli) Zalimlerin Karakteri

Tevhit ve nübüvvet tarihi boyunca hak dinin ve davanın karşısına dikilen, zulmeden ve azgın kalabalıklara önderlik eden kişilerin ve zümrelerin, belli başlı karakter özellikleri vardı. Kur’ân bazen doğrudan bazen de açık uçlar bırakarak bu hususa, Firavun, Nemrut ve azgınlıklarından dolayı helak edilen kavimler üzerinden dikkat çeker. Hatta Kur’ân, “De ki: Herkes kendi mizaç ve karakterine […]

Nebevî Bir Yol: Geniş Tabanlı Hareket (2)

Asr-ı Saadet’te elde edilen ve etkisi kıyamete kadar sürecek neticelerin altında yatan esaslardan birisi de hemen her hususta geniş tabanlı hareket edilmesi olmuştu. Hira’da ilk vahyi alan ve peygamberlikle görevlendirilen Hz. Muhammed (aleyhissalâtu vesselâm), ilahî hak ve hakikatleri, temsil ve tebliğ için yirmi üç yıl kesintisiz devam edecek bir aksiyon başlatmıştı. Fert, aile ve cemiyet […]

Medine’nin Yalan Haber Üreten Sakinleri: Murcifûn

Sosyal hayatın en önemli problemlerinden birisi de toplumda fitne ve fesada sebebiyet verecek, insanları korkuya sevk edecek, birlik ve beraberliği sarsacak yalan haber ve uydurma iddialardır. Tarih boyunca hemen her toplum ve topluluk, bu türlü bilinçli saldırıların muhatabı olmuştur. Allah Resûlü’nün hicretinden sonra ete kemiğe bürünmeye başlayan Müslüman toplumu da bu tür sinsi saldırılara maruz […]

Kriz Yönetiminde Nebevî Esaslar (2)

Mekke’deki krizler karşısında takip ettiği “dışa açılım” ilkesi meyvesini vermiş; ikisi kadın yetmiş beş Medineli, Akabe’de Efendimiz’i (aleyhissalâtu vesselâm) ve ashabını memleketlerine davet etmişti. O’na ve Müslümanlara sahip çıkacak, ne pahasına olursa olsun davasına destek olacaklardı. Bunun üzerine Efendimiz, önce peyderpey ashabını Medine’ye göndermiş ardından da kendisi Mekkelilerin kurduğu suikast planını aşıp hicret yolculuğuna çıkmıştı. […]

Efendimiz (sas), Gençlerle Geleceğe Yürümüştür!

Firavun, Mısır halkını ve bütün usta sihirbazlarını bir meydana toplamıştı. Maksadı, Hz. Musa’yı (aleyhisselâm) mağlup etmek, toplum nezdindeki konumunu ve itibarını korumaktı. Firavun, mahir sihirbazlarına; sihirbazları, hünerlerine; Hz. Musa da Allah’a güveniyordu. Müsabaka, sihirbazların hünerlerini sergilemeleriyle başlamış ve büyülenen gözler, Hz. Musa’ya dönmüştü. O ise Allah’a dayanarak asasını meydana atıvermişti ki inayet-i ilahî ile bir […]

Çile ve İmtihan Boyutuyla Asr-ı Saadet Hicretleri

Rahimde kalan çocuk, tohumda kalan ağaç, yumurtasında kalan civciv, dağında kalan maden, sedefinde kalan inci, kaynağında kalan su, kafada kalan fikir, indirildiği yerde kalan din, inkişaf edemez, büyüyemez ve insanlığa mal olamaz. Doğum, filiz verme, çatlama, çıkarılma, ayrılık, akma, davet ve hicret, dinamik hale gelmenin, dünyaya açılmanın ve geleceğe yürümenin bir başka adıdır. Ama bunların […]