Browsing tag

Kureyş

Allah Resûlü’nün Vefatı ve Ensâr’ın Korkusu

Hz. Mus’ab’ın (radıyallahu anh) yetiştirdiği Evs ve Hazrec’e mensup mü’minler, bir araya gelir ve “Daha ne kadar Allah Resûlü’nü Mekke’nin dağları arasında sahipsiz, baskı ve zulüm içerisinde bırakacağız!?” derler. Kavimlerinin büyük çoğunluğu müşrik olmasına ve başta Kureyş olmak üzere bütün İslam düşmanlarını karşılarına alma pahasına O’nu (aleyhissalâtu vesselâm), Akabe’de Medine’ye davet ederler. Aldıkları bu inisiyatif ve karar, İslam’ın ve Müslümanların geleceği adına […]

Kureyş kervanı, takip kararı ve geri çevrilen gençlerin hüznü

Bütün gelişmeler, Kureyş’in Mekke’de büyük bir yığınak yaptığını gösteriyordu. Üstelik Kureyş, Muhâcirlerin Mekke’de bırakmak zorunda kaldıkları mal ve mülklerine el koymuştu. Bunlar arasında ticaret açısından kıymetli gördüklerini de satmak için Şam’a götürüp değerlendirmek istiyordu. Kısaca, Müslümanların malıyla yine Müslümanları vurma planları yapıyordu. Kervan, büyük bir servet demekti ve yaklaşık kırk kişinin görevlendirildiği bu kervanda, elli […]

Genişleyen Tebliğ Halkası

Bu arada her geçen gün yeni yeni ayetler geliyor ve mü’minleri, iman adına sürekli besleyip onların dirençlerini artırıyordu. Çok geçmeden: “Emrolunduğun şeyleri, başları çatlatırcasına bir gayretle tebliğ et ve müşriklerden de yüz çevir.”[1] mealindeki ayet gelmişti. Anlaşılan bu sefer hüküm daha geneldi ve ilk planda bütün Mekke’yi, ardından da bütün insanlığı hedefliyordu. Böyle bir emri […]

Utbe’nin Planı

Mekke’de her an yeni bir sürpriz vardı; bir yandan Cibril-i Emîn’in getirdikleri dalga dalga yayılıyor; diğer taraftan da Kureyş, her an yeni bir tuzakla inananların karşısına çıkıyordu. Bugüne kadar envâi çeşit kılığa girmişlerdi; ama hiçbirisinden bekledikleri sonucu alamamışlardı. Şimdi bir de, Hamza gibi bir adamlarını kaybetmenin sancısını yaşıyorlardı! Üstüne üstlük, her geçen gün karşı tarafın […]

Can Düşmanlarının Efendimiz’e Bakışları

Her ne kadar Efendimiz’e karşı böylesine olumsuz kampanyalar yürütülse ve bu kampanyalar, O’nun hayatına kastetme kertesine gelse bile, yine de düşmanlarının O’nun hakkındaki fikirleri olumsuz değildi; zira, Efendimiz’in ‘Emîn’ denilecek kadar dürüst bir hayatı vardı ve onlar, bir türlü bu güveni yok sayamıyorlardı. Aynı zamanda, söyleyip durduğu şeyler, öyle yabana atılacak cinsten şeyler de değildi; […]

Ayrıcalık Talepleri

Efendimiz’in etrafında, Hz. Ebû Bekir, Hz. Osman, Sa’d İbn Ebî Vakkas ve Hz. Talha gibi zengin sahabeler olduğu gibi, Bilâl-i Habeşî, Ammâr İbn Yâsir, Zeyd İbn Hârise ve Habbâb İbn Erett gibi fakir ve kimsesiz insanlar da vardı. Aynı zamanda bu insanlar, büyük çoğunluk itibariyle köle statüsünde, yahut köle iken hürriyete kavuşturulan kimselerdi. Elbette bu […]

Ebû Tâlib’in Son Nasihatleri

Tadacaklardı… Ama, her şeyin bir zamanı vardı. İşin burasında yaşlı amca Ebû Tâlib, Kureyş’in temsilcilerine döndü ve şunları söyledi: – Ey Kureyş cemaati! Sizler, Allah’ın, yarattıklarının içinden seçtiği ve Arapların kalbi konumundaki kimselersiniz; itaat edilmesi gereken seyyidler hep sizin aranızda, gözünü budaktan sakınmadan tehlikelerin üzerine giden kahramanlar, cömertlik ve civanmertlikte vüs’at yaşayanlar da hep öyle! […]

Hicret İzni ve Kureyş’in Telaşı

Bu arada Cibril-i Emîn gelmiş ve hicret iznini getirmişti. Zaten, hicret etmenin gerekliliğine inanan bu topluluk, daha önce de konuyla ilgili bir vahiyle muhatap olmuştu. Ahirette karşılaşacakları acı durum karşısında mazeret arayışına girecek olan bazı insanların, daha dünya hayatında iken, üzerlerindeki baskıya rağmen hicret gibi bir alternatifi değerlendirmediklerinden dolayı azaba dûçar kalacaklarını ifade eden beyanı, […]

Hicret Sancıları

Artık, yeni bir süreç yaşanıyordu. Kısa zaman içinde, gidebilen herkes yola koyulacak ve yeni bir beldeye, dolayısıyla da yeni bir dünyaya ulaşmış olacaktı. Ancak bu, öyle sanıldığı gibi kolay olmayacaktı. Elbette Kureyş açısından bu, rahat kabullenilebilecek bir durum değildi; haberini aldıkları bu meselenin önünü kesmek için her türlü tedbire başvuracak ve avuçlarının içindeki Müslümanların, başka […]

Kureyşlilerin Mescid-i Aksâ’yı Tarif Talepleri

Kureyş adına, tutunulabilecek en küçük bir dal kalmamıştı; bir ümit deyip üzerine gittikleri kapılar teker teker yüzlerine kapanmış ve kabulle inkâr arasında bir tercih yapmak zorunda kalmışlardı. Bu tercihi yapmamak için makûl bahaneler bulmaları gerekiyordu. Çünkü, zaten kabullenmek istemiyorlardı; bu kadar açık emareler varken inkâr etmek de makûl değildi. Onun için aralarından birisi ileri atıldı: […]