Browsing tag

Hz. Osman

Mekke’de Müslümanların Esir Alınması ve “Hz. Osman Şehit Edildi!” Haberi (22 Zilkâde 6 Hicrî)

Hudeybiye ve Mekke arasında ortamın gerginliği sabebiyle Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), geceleri ashâbının nöbet tutmasını istemiş ve Evs İbn Havlî, Abbâd İbn Bişr ile Muhammed İbn Mesleme aralarında münavebeli olarak bu vazifeyi deruhte etmeye başlamışlardı. Efendiler Efendi­si’ne ait bir hassasiyetti bu ve çok geçmeden bunun ne kadar isabetli olduğunu herkes görecekti. Zira Muhammed […]

“Biz tavaf etmeden o, Kâbe’yi tavaf etmez!” (21 Zilkâde 6 Hicrî)

Allah Resûlü, Hz. Osman’ı (radiyallahü anh) Hudeybiye’den elçi olarak Mekkelilere göndermişti. Bir de kendisinden Mekke’de imanını gizlemek zorunda kalan Müslümanlara tek tek uğramasını ve onları fetihle müjdelemesini talep etmişti. Hz. Osman Mekke’de ziyaretlerine devam ededursun beri tarafta Allah Resûlü ve ashâbın endişeli bekleyişi devam ediyordu. Her ne kadar Kureyş karşı çıkıp meydan okuma gibi bir […]

Efendimiz’in (sas) Hz. Osman’ı Mekke’ye Göndermesi (19 Zilkâde 6 Hicrî)

Mekke ile Hudeybiye arasındaki gergin bekleyiş, Mekkelilerin gönderdiği elçilere Allah Resûlü’nün niyetini açık ve net bir şekilde beyan etmesine rağmen devam ediyordu. Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) bir adım atarak ashâbı arasından Hırâş İbn Ümey­ye’yi, Sa’leb adındaki kendi devesini vererek Kureyş’e gönderdi; maksadı, savaş niyetinde olmadığını ve sadece umre maksadıyla geldiğini bir daha anlatmaktı. […]

İlk dört halifenin hilâfete liyakatleri ve hilâfet sıraları

Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) ile Çihâr-ı Yâr-ı Güzin arasında derin bir münasebet vardı ve Efendimiz bu münasebeti değerlendirerek kendisinden sonra hilâfetle insanları idare edecek bu dört büyük halifeyi o üstün firasetiyle sezmişti. Hatta bunun da ötesinde şunu ifade etmek mümkündür: Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), Allah’ın bildirmesiyle kendisinden sonra gelecek olan bu dört sadık […]

Efendimiz’in (sas) elçileri ve karşılıklı sulh arayışları

Efendimiz’in Elçileri Hudeybiye’de hadise hâlâ belirsizliğini koruyordu ve Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) bir adım atarak ashâbı arasından Hırâş İbn Ümey­ye’yi, Sa’leb adındaki kendi devesini vererek Kureyş’e gönderdi; maksadı, savaş niyetinde olmadığını ve sadece umre maksadıyla geldiğini bir daha anlatmaktı. Hz. Hırâş gelir gelmez İkrime İbn Ebî Cehil, kılıcını çektiği gibi devenin ayaklarına indiriverdi; […]

Rıdvân Beyatı

Hz. Osman ve on sahabenin şehit ediliş haberi Hudeybiye’ye ulaşır ulaşmaz Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem): – Herhalde Kureyş’le savaşmadan buradan ayrılmayacağız, diyerek ashâbını beyata çağırdı. Kendileri de, Benî Mâzin İbn Neccâr’ların evlerinin bulunduğu yere doğru gelmiş ve buradaki bir ağacın altında durup oturmuştu: – Allah (celle celâluhû) Bana, biat yapmayı emrediyor, diyordu. Efendiler […]

Mekke’nin Ciğerparelerinin Müslüman Oluşu (1 Safer Hicrî 8)

Gönül dili ve hâl şivesinin karşı tarafta çok derin izler bıraktığı muhakkaktı. Benimsenen düşünceyi zirvede temsil etmek, onu sözle başkalarına anlatmaktan daha tesirliydi. Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) ise, her ikisini birden yapıyordu. Her fırsatı davası adına değerlendiriyor ve her zaman daha fazlasını istiyordu. Kâbe’ye girip de Allah’a kullukla serfürû etmeye başlayınca, meraklı gözlerle […]

Arkadan Gelenler ve Mihnet Yılları

Efendiler Efendisi’nin dizinin dibinde huzuru yakalayan herkes, bu huzuru paylaşacağı başka kişilerin peşine düşüyordu. Davetin gizliden gizliye yürütüldüğü bu dönemde Hz. Ebû Bekir gibi insanlar, önceki konumlarının sağladığı imkânları kullanarak eski dostlarıyla Resûl-ü Kibriyâ’yı tanıştırma yarışına girmişlerdi. Onu, Efendimiz’in hala oğlu genç Zübeyr İbn Avvâm takip etti. Bir başka gün Osman İbn Affan ve Talha […]