Browsing tag

Hz. Hamza

İslam Tarihindeki İlk Seriyye (1 Ramazan 1 Hicrî)

Mekkeliler, bir taraftan Abdullah İbn-i Übeyy İbn-i Selûl, Evs ve Hazrec kabilelerine Efendimiz’i (aleyhissalâtu vesselâm) Medine’den sürmeleri veya öldürmeleri için ültimatom mektupları gönderirken diğer taraftan hiçbir şey olmamış gibi rahat bir şekilde kervanlarıyla Şam’a gidip geliyorlardı. Allah Resûlü, onları savaşa sebep olmadan bu tehditlerinden ve muhtemel saldırı düşüncelerinden vazgeçirmek istiyordu. Bunun için Mekke’nin can damarı […]

Allah Resûlü ve Amcaları

Mekkeliler İçinde Efendimiz’in Gözü Kulağı: Hazreti Abbas Hazreti Abbas’ın hayatına bir bütün olarak bakıldığında, onun çok erken dönemde Resûl-i Ekrem Efendimiz’le (sallallâhu aleyhi ve sellem) sıkı bir irtibatının olduğu ve İslâm’ın intişarı, Allah Resûlü’nün müşriklerin saldırıları karşısında korunması gibi hususlarda Peygamber Efendimiz’e tavsiyelerde bulunduğu görülmektedir. Meselâ Akabe biatları esnasında Efendimiz’in yanında bulunan Hazreti Abbas, Ensar’ın […]

Uhud’da Hz. Hamza’nın (ra) şehit edilişi

Uhud günü düşmanla yaka paça olurken Efendimiz’in önünde sadece amcası ve sütkardeşi Hz. Hamza vardı. ‘Allah’ın aslanı’ diye anılan Hz. Hamza’nın eliyle o gün Allah (celle celâluhû), düşman arasından otuz bir kişiyi öldürmüştü. Düşman sancaktarlarından bazılarını da o öldürmüş ve böylelikle bidâyette yaşanan hezimette önemli bir rol oynamıştı. Elbette böyle bir aslanın çok düşmanı olurdu. […]

Hz. Hamza, Hz. Mus’ab ve Şehidlerin Defni

Hz. Hamza’nın son durumu Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) çıkmış: – Amcamın başına neler gelmiş, diye tekrarlayarak Allah’ın aslanı Hz. Hamza’yı arıyordu. Derken onu Hz. Ali, Batnı’l-Vâdî denilen yerde buldu ve doğruca Allah Resûlü’nün yanına gelerek haber verdi. Resûlullah, hızlı adımlarla onun olduğu yere geldi. Hz. Hamza’nın karnı yarılıp ciğeri çıkarılmış, burun ve kulakları da […]

Hz. Hamza’nın Müslüman Oluşu

Hz. Hamza, yeğeni Muhammedü’l-Emîn’den iki yaş büyüktü ve aynı zamanda O’nunla süt kardeş oluyordu. Annesi Hâle, Efendimiz’in annesi Âmine’nin halasının kızıydı. Uzun zamandır olup bitenleri uzaktan seyrediyor, yeğeniyle ilgili söylenilenleri dinleyip kafasında ölçüp biçiyor; ama bir türlü son kararı verip de huzuruna gelemiyordu. Nübüvvetin başladığı günden bu yana henüz iki yıl geçmişti.[1] Yine bir hac […]