Browsing tag

Hz. Ebû bekir

Allah Resûlü’nün Vefatı ve Ensâr’ın Korkusu

Hz. Mus’ab’ın (radıyallahu anh) yetiştirdiği Evs ve Hazrec’e mensup mü’minler, bir araya gelir ve “Daha ne kadar Allah Resûlü’nü Mekke’nin dağları arasında sahipsiz, baskı ve zulüm içerisinde bırakacağız!?” derler. Kavimlerinin büyük çoğunluğu müşrik olmasına ve başta Kureyş olmak üzere bütün İslam düşmanlarını karşılarına alma pahasına O’nu (aleyhissalâtu vesselâm), Akabe’de Medine’ye davet ederler. Aldıkları bu inisiyatif ve karar, İslam’ın ve Müslümanların geleceği adına […]

Efendimiz’in (sas) Eğitim İçin Kullandığı Bir Zaman Dilimi: Uğurlama Anları

Mekke ve Medine’de Peygamber Efendimiz’e (aleyhissalâtu vesselâm) inananların büyük çoğunluğunu gençler oluşturuyordu. İslam dini ve medeniyeti, onların omuzlarında yükselecek, gelecek nesillere taşınacak ve dünyanın dört bir tarafına ulaşacaktı. Ama Cahiliye kültürü içerisinde neşet etmiş, daha hayatın baharında, herhangi bir talim ve terbiyeden geçmemiş bu gençlerin yetiştirilmesi gerekiyordu. Maruz kaldığı onca baskıya ve zulme rağmen Allah […]

Asr-ı Saadet’te İrtidat Hâdiseleri

Dinden dönme anlamında irtidat, İslâmî literatürde birçok ilim dalını çeşitli açılardan ilgilendiren bir kavramdır. İrtidat, Kur’anî bir kelimedir ve tefsir ilminin kapsamındadır. Birçok hadis mecmualarında mürtetlerle alâkalı müstakil bir bölüm bulunur. Hazreti Ebû Bekir dönemi ridde savaşları yönüyle tarih ilminin mevzusudur. Hâricilerin tekfir anlayışından dolayı, kısmen İslâm mezhepler tarihiyle ilgilidir. İnanç esaslarını ilgilendirmesiyle kelâm ilminin […]

Hz. Ebû Bekir’in (ra) Kefeni ve Hayırda Yarış

Hz. Ebû Bekir (radıyallahu anh), denilince akla gelen şeyler, ilk yetişkin Müslüman olması, sıddıkiyeti, her manada Allah Resûlü’ne yakınlığı ve halifeliğidir. Bunların yanında onun hayatında öyle hassasiyetler vardır ki müminlere, dünya hayatını, maddi manevi imkanları, makam, mevki ve donanımı en doğru ve verimli şekilde kullanma adına nice dersler içerir. Bunların başında da mali imkanlarını, başkalarına […]

Kaybolan Deve ve Sahabenin Hayat Anlayışı (28 Zilkâde 10 Hicrî)

Hac yolculuğuna devam eden Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem) Arc’a ulaştığında konaklamak için durmuştu. Öğle vakti girmek üzereydi. Bu sırada Resûlullah’ın yanına, kızları Esmâ ve Âişe ile birlikte Hazreti Ebû Bekir de gelmişti. Zira acıkmışlar ve yola çıkmadan önce birşeyler yemek istemişlerdi! Bunun için Hazreti Ebû Bekir (radıyallahu anh), hizmetçisine seslenir ve azık yüklü […]

Hudeybiye Anlaşması ve Hz. Ömer’in Feveranları (23 Zilkâde 6 Hicrî)

Hudeybiye’de prensipte üzerinde anlaşılan maddeler, mü’minlere çok ağır gelmişti; bir yandan ayak diretip de hiç taviz vermeyen Süheyl, diğer yanda ise bunları karşı tarafa verilmiş tavizler olarak değerlendiren mü’minler vardı; maksatları Allah Resûlü’ne tepki değil, meselenin bütün yönleriyle vuzuha kavuşturulmasıydı. Çünkü bugüne kadar Allah ve Resûlü’nden öğrendikleri arasında, inanan bir mü’minin imansız bir kâfir veya […]

Asıl Kayıp, Hayırlı Hizmetlerden Vazgeçmektir!

Hz. Ebû Bekir, Yetim Kalan Mistah’a ve ailesine sahip çıkıyor Mistah İbn-i Üsâse, Hz. Ebû Bekir’in (radıyallahu anh) teyzesinin kızının oğluydu. Doğumundan kısa bir müddet sonra babasını kaybetmişti. Mekke’nin zor şartlarında ailesinin hayata tutunması çok zordu. Fakat Hz. Ebû Bekir kendilerine yardım eli uzatmış ve her türlü ihtiyaçlarını karşılama adına devreye girmişti. Elinde olanı onlarla […]

İlk dört halifenin hilâfete liyakatleri ve hilâfet sıraları

Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) ile Çihâr-ı Yâr-ı Güzin arasında derin bir münasebet vardı ve Efendimiz bu münasebeti değerlendirerek kendisinden sonra hilâfetle insanları idare edecek bu dört büyük halifeyi o üstün firasetiyle sezmişti. Hatta bunun da ötesinde şunu ifade etmek mümkündür: Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), Allah’ın bildirmesiyle kendisinden sonra gelecek olan bu dört sadık […]

Efendimiz’e (sas) Süt İkramı (2 Rebiülevvel Hicrî 1)

53 yaşındaki Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) Sevr’den bu yana yaklaşık 33 saattir hareket halindeydi. Emec’le Kudeyd arasında bir yere geldiklerinde ilk molalarını vermişlerdi. Allah Resûlü dinlenirken Hz. Ebû Bekir o civarda koyun otlatan bir çobanı fark etmişti. Yanına varıp kendisine süt verip veremeyeceğini sormuş ardından da çobanın rızasıyla verdiği sütü alıp Efendimiz’in (sallallahu […]

Ebû Bekir Teslimiyeti

İşte tam bu sıralarda Ebû Bekir, ticaret maksadıyla Yemen’e gitmiş ve uzun süren bir yolculuktan sonra Mekke’ye dönmüştü. O dönemin Mekke’sinde Ebû Bekir, zengin ve itibarlı biriydi. Mekkeliler, diyet ve mirasla ilgili işlerini onun fikrini almadan çözmez, bir dediğini de iki etmezlerdi. Mekke’ye yaklaştığında, Ukbe İbn Ebî Muayt, Şeybe, Rabîa, Ebû Cehil ve Ebu’l-Bahterî gibi […]