Browsing tag

Hz. Abbas

Hz. Meymûne Validemizle Evliliğin Hikmet Boyutu

Bir önceki yıl Hudeybiye’den dönmek zorunda kalan Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), anlaşma gereği bundan bir yıl sonra, umre yapabilmek için ashâbıyla birlikte Mekke’ye gelmişti; üç gün içinde ibadetlerini yapacak ve sonra da geri döneceklerdi. Aynı zamanda bu, o güne kadar kendilerini yanlarına bile yaklaştırmayan Mekkeliler için ilk sıcak temas anlamına geliyordu; inanan bir […]

Hz. Abbas’ın (ra) Mektubunun Efendimiz’e (sas) Ulaşması (8 Şevval 3 Hicrî)

Habeşistan hicretinin ardından yaşanan gelişmeler göstermişti ki müşriklerin, Müslümanlara tahammülsüzlüğü sadece Mekke ile sınırlı değildi. Onlar, Allah’ın nurunu söndürmeyi hedefliyor ve yeryüzünde nefes alıp veren hiçbir Müslüman kalmasın istiyorlardı. Bu yüzden her nereye giderlerse gitsinler Müslümanlar için en büyük tehdit ve tehlike, Mekkelilerdi. Nitekim hicretten sonra Medine’deki gayr-i Müslim gruplara gönderdikleri ültimatom mektupları ve komşu […]

Allah Resûlü ve Amcaları

Mekkeliler İçinde Efendimiz’in Gözü Kulağı: Hazreti Abbas Hazreti Abbas’ın hayatına bir bütün olarak bakıldığında, onun çok erken dönemde Resûl-i Ekrem Efendimiz’le (sallallâhu aleyhi ve sellem) sıkı bir irtibatının olduğu ve İslâm’ın intişarı, Allah Resûlü’nün müşriklerin saldırıları karşısında korunması gibi hususlarda Peygamber Efendimiz’e tavsiyelerde bulunduğu görülmektedir. Meselâ Akabe biatları esnasında Efendimiz’in yanında bulunan Hazreti Abbas, Ensar’ın […]

Hz. Abbâs’ın mektubu ve Mekke ordusu

Hicretin üzerinden üç yıl geçmişti ve Şevval ayının bir Perşembe günüydü. Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem), Kuba’da bulunduğu bir sırada Hz. Abbâs’ın gönderdiği mektup eline ulaşmış ve mektubu kendisine okuyan Übeyy İbn Ka’b’ı dinledikten sonra bunu gizli tutmalarını söyleyerek Sa’d İbn Rebî’in yanına gitmişti. Meğer etraftaki kabilelerden de destek alan Kureyş, Bedir’de aldığı ağır yarayı […]

Ebû Zerr’in Gelişi ve Yaşanan İlk Acı Tecrübe

İçten içe bir heyecan dalgası yayılıyordu Mekke’de… Yüzyılların kuraklığını dindirecek bir menba bulunmuştu ve bunun farkına varan herkeste, susuzluğunu gidermenin telaşı vardı. Hatta insanlarda, sadece kendi susuzluğunu değil, kendisi gibi susuzluk çeken herkesi bu pınarla buluşturmanın gayreti görülüyordu. Yıllardır bugünü bekleyen insanlar, aradığını bulmanın heyecanını yaşıyorlardı. Gıfâr kabilesinin dil üstadı Ebû Zerr de bunlardan birisiydi. […]