Browsing tag

hicret

Hicret Yolunun Harikaları

Yol boyunca Hz. Ebû Bekir (radıyallahu anh), Efendimiz’e en küçük bir rahatsızlığın ilişmemesi için azami gayret sarfediyor ve O’nun rahat etmesi için her şeyini ortaya koyuyordu. Mola vermek istediklerinde, Efendimiz’in altında gölgelenebileceği bir ağaç arayıp buluyor, Efendimiz istirahat ederken de yiyecek ve içecek tedariki için koşturuyordu. Bazen, Hz. Ebû Bekir’in karşısına, ticaretle uğraştığı günlerden bir […]

Hz. Ebû Bekir’in Hicret Teşebbüsü

Efendimiz ve O’na tâbi olanlar, Ebû Tâlib gibi bir himayeden yoksun kalınca Mekke daha fazla tepki vermeye başlamıştı ve bu tepkinin dozu her geçen gün artıyordu. Hedefte sadece Resûl-ü Kibriyâ Hazretleri yoktu; O’nunla birlikte hareket eden herkesi hedef haline getirmişlerdi ve sürekli taciz ediyorlardı. Hz. Ebû Bekir de bundan nasibini alıyordu. Belli ki artık Mekke’de […]

Habeşistan’dan Gelen Yirmi Kişi

Habeşistan’a giden mü’minlerin hicretiyle birlikte Efen­dimiz’in haberi oralara da ulaşınca, bizzat huzurda bulunma niyetiyle bir grup yola çıkacak ve Mekke’ye kadar gelecekti. Efendimiz’i, Kâbe’de ibadetle meşgûl buldular ve yanına yaklaşarak huzurunda oturup uzun uzadıya konuşmaya başladılar. Etraflarına toplanan Kureyşliler de, olup bitenleri seyrediyorlardı. Maksatlarını arz edip de Efendimiz’den alacaklarını aldıktan sonra Allah Resûlü (sallallahu aleyhi […]

Süt Mucizesi

Yol boyunca giderken yine bir çobana rastlamışlar ve ondan süt istemişlerdi. Adam: – Benim yanımda, kışın başlangıcında hamile kalan şu oğlaktan başka sağılacak koyun yok! Onun da düşük yaptığı için sütü kesildi, cevabını veriyordu. Bunun üzerine Hz. Ebû Bekir (radıyallahu anh), Efendimiz’e döndü ve: – Bunun için dua eder misiniz yâ Resûlallah, dedi. Allah Resûlü […]

Ümmü Ma’bed

Ümmü Ma’bed, yaşlı ve iri yapılı bir kadındı; Huzâaoğulları yurdunda bulunan çadırının önünde oturur ve yoldan geçenlere yemek ikram ederdi. Efendiler Efendisi ve yol arkadaşlarının yolu da buradan geçiyordu. Yaklaşık yüz otuz kilometre mesafe aldıktan sonra onun çadırının bulunduğu yere gelmişlerdi ve Ümmü Ma’bed’den, satın almak için yiyecek bir şeyler istediler. Ancak, olacak ya, o […]

İlk Karşılama Heyecanı

Bu arada Medine, büyük bir heyecan yaşıyor ve bir an önce Efendimiz’in gelmesini iştiyakla bekliyordu. Bunun için, ilk karşılama yeri olan Harra denilen yerde bir araya geliyor ve iştiyak dolu gözlerle yolları süzüyorlardı. Bu bölgenin genel adı, Kuba’ydı. Mekke’den çıktıkları günü biliyorlardı ve bu sebeple, Medine’ye ulaşacakları günü de tahmin etmişler ve günün ilk ışıklarıyla […]

Abdullah İbn-i Selâm’ın Gelişi

Abdullah İbn Selâm, iyi bir Yahudi âlimiydi. Nesebi, Hz. Yûsuf ve dolayısıyla da Hz. Yakub’a (aleyhimü’s-se­lam) kadar dayanıyordu. İsrailoğulları arasında neş’et et­miş ve medeniyete beşiklik yapmaya hazırlanan Medine civarın­daki üç büyük Yahudi kabilesinden birisi olan Benî Kaynukâ arasında dünyaya gelmişti. Babası Selâm da, dedesi Hâris de iyi bir Yahudi âlimiydi; dolayısıyla o da iyi bir […]

Medine’ye Kor Düşmüştü

Gerçi, Mus’ab için bu, acı bir ayrılıktı; Habîb-i Ekrem’inden ayrı kalacaktı. Ancak, vazife her şeyden âli idi ve Medine’ye yürüyen heyecan tufanı ile birlikte tereddütsüz yola koyuldu. Orada Resûlüllah’ı o temsil edecek, Me­dine’nin yeni tanış­tığı dini, ahaliye o öğretecekti. Ne şerefli bir vazife idi ki, hicret öncesi Medine’yi, ‘mukaddes göç’e Mus’ab hazır hâle getirecek; böylelikle […]