Browsing tag

hicret

Engin Gayeli Mukaddes Bir Göç: Hicret

Hicret engin gayeli mukaddes bir göç.. inanç, duygu ve düşünce zenginliğiyle beslenerek gerçekleştirilen böyle hedefli bir göç, hulûsun derinliği ölçüsünde insanın semavî seyahatlerine denk sayılabilir. İnsanlığın İftihar Tablosu, bu seyahatin hem semavî olanıyla hem de arzda cereyan edeniyle şereflendirilmiştir. Bunlardan birincisi, has çerçevesiyle O’na mahsus ve başkasına müyesser değil; ikincisi ise belli şartlar altında, kıyamete […]

Büyük medeniyet dönüşümlerini, hep muhacir kavimler gerçekleştirmiştir!

Fizik ötesinin nakşının, mekâna, zamana ve insana işlenmesi sonucunda medeniyet ortaya çıkar. Bir bakıma insanların fizik ötesine ait mânâ ve idealleri hayatlarına ve fizikî çevreleri üzerindeki tasarruflarına yansıtmalarıdır medeniyet. Medeniyetlerin kuruluşu ile peygamberlerin (aleyhimüsselâm) gönderilişi arasında yakın bir alâka vardır. Zira fizik ötesi ile yeryüzü arasındaki münasebeti temin edenler ve bize hakikati bildirenler peygamberlerdir. Nitekim […]

Hicret, mukaddes bir göçtür!

Hicret; sözlükte bir yeri, bir şeyi terk etmek, bir yerden ayrılıp başka bir yere gitmek, bir şeyden kaçınmak mânâlarına gelir. Kur’ân-ı Kerîm’de ve hadîs-i şerîflerde kelimenin bu mânâlarda kullanıldığı görülür. Bunlardan özellikle “kötülüklerden kaçınma” mânâsındaki kullanımı dikkat çekmektedir. Nitekim Allah (celle celâluhu) Peygamber Efendimiz’e (sallallahu aleyhi ve sellem) daha nübüvvetin ilk yıllarında pis ve murdar […]

HABEŞİSTAN HİCRETLERİ

Vahiy geleli beş yıl olmuştu. Aylardan Recep idi. İbn Er­kam’ın evi, kısmen de olsa problemi çözmüş, imana ait meselelerin daha sakin bir atmosferde görüşülmesine zemin hazırlamıştı. Ancak bu, sadece söz konusu evle sınırlı bir durumdu; buradan ayrılan insanlar, yeniden takibe alınıyor ve bilhassa zayıf ve korumasız olanlar, giderek artan bir şiddete maruz kalıyorlardı. Her geçen […]

Geri Dönüş

Bu ilk yolculuk, Recep ayında gerçekleşmişti. Aradan iki ay daha geçmişti. Ramazan ayının bir gününde Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), yine Kâbe’ye gelmiş, Rabbine ibadet ü taatle meşguldü. Yine etrafında bir kalabalık birikmiş, ne yapacağını seyre dalmışlardı. Bir ara Efendiler Efendisi, bütün hücreleriyle birlikte Kur’ân okumaya başladı; Necm suresini okuyordu. Kulaklarına gelen bu kelam, […]

Mus’ab İbn-i Umeyr’in Durumu

Mekke’de bunalanların Habeşistan’a hic­ret haberini alınca Mus’ab İbn Umeyr de, ümitlenmiş ve bir yolunu bularak, hapsedildiği yerden kurtulup Habeşistan’a hicret etmişti. Allah yolunda hicret eden ilk muhacirler arasında artık o da vardı; ne anne şiddeti ne de babasının başında ekşimesi kalmıştı! Şimdi ise, zemherirde açan güneş gibi Habeşistan dönemi bitmiş; yeniden Mekke’ye dönmüşlerdi. Annesi için […]

Abdullah İbn-i Süheyl’in Gelişi

Hz. Abdullah, Kureyş üzerinde söz ve şiirleriyle etkinliğiyle bilinen, hitabeti dillere destan ve her meselede Kureyş’e akıl hocalığı yapan Süheyl İbn Amr’ın oğluydu. Efendimiz’i, ilk defa amcası Selît İbn Amr’dan duymuş; Hz. Selît’in gayretleri neticesinde Müslüman olan diğer amcaları Hâtıb ve Sekrân’ın övgü dolu ifadelerine kulak vermiş ve çok geçmeden Efendiler Efendisi’ne gidip teslim olan […]

İkinci Hicret

Sıkıntı, her geçen gün katlanarak büyüyordu ve nihayet Resûl-ü Kibriyâ Hazretleri, çözümün yine Habeşistan’a gitmekle mümkün olabileceğini söyleyecekti. Zira önce gidenlerin orada hangi şartlarda olduklarının da haberi alınmıştı ve bu sebeple Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), Mekke’de henüz bulunmayan bir rahatlığı daha fazla insanın elde edebilmesi için ümmetine Habeşistan’a gitmeleri hususunda tahşidatta bulunuyordu. Ancak […]

Hicret Öncülerinden: Ümmü Habîbe

Mekke müşrikleri peygamberimize inanmamakla kalmıyor, iman edenleri de O’na inanmaktan ve mümince yaşamaktan alıkoymaya çalışıyorlardı. Bunun için her yolu deniyor her türlü işkenceye başvuruyorlardı. Halbuki insanın en tabii haklarından bir tanesi inanç özgürlüğüydü. Herkesin inandığı gibi yaşamasından daha tabii şey düşünülemezdi. Fakat inkârla tabiatları yozlaşmış ve insanlığını kaybetmiş kimselere bunu anlatmak hiç de kolay değildi. […]

Hicret İzni ve Kureyş’in Telaşı

Bu arada Cibril-i Emîn gelmiş ve hicret iznini getirmişti. Zaten, hicret etmenin gerekliliğine inanan bu topluluk, daha önce de konuyla ilgili bir vahiyle muhatap olmuştu. Ahirette karşılaşacakları acı durum karşısında mazeret arayışına girecek olan bazı insanların, daha dünya hayatında iken, üzerlerindeki baskıya rağmen hicret gibi bir alternatifi değerlendirmediklerinden dolayı azaba dûçar kalacaklarını ifade eden beyanı, […]