Browsing tag

hicret

Milletinin Helakine Değil Hidayetine Dua Eden Nebi

Allah Resûlü, Mekke’den Medine’ye hicret etmiş ancak kavminden kopmamıştı. Hala kendisini doğduğu ve yetiştiği ve 53 yıl yaşadığı vatanından çıkmak zorunda bırakan Kureyş toplumunu düşünüyor ve onları Hak ile buluşturma adına yollar arıyordu. Bu hususta bir taraftan fiili adımlar atarken diğer taraftan kavlî dualarını da eksik etmiyor, ashabını da özellikle bu mevzuda teşvik ediyordu. Zira […]

Mümin Akıllıdır

Hangi Mümin Daha Akıllıdır? “Mümin, bir (yılanın) deliğinden iki defa sokulmaz.”1 Müminin aynı konuda aldanmaması gerektiği hem dünya meselelerinde hem de ahiretle alakalı meselelerde geçerlidir. Mümin bir günah işlediğinde kendisini adeta bir yılan tarafından sokulmuş gibi hissedip, manevi dünyasında aldığı bu yarayı hiç unutmamalı ve aklını kullanıp bir daha da aynı hataya düşmemelidir. Kötü bir […]

Medine’ye Hicret ve Kesintisiz Rehberlik

Kur’ân mesajını temsil ve tebliğ ile görevlendirilen Allah Resûlü (aleyhissalâtu vesselâm), Mekke’de on üç yıl boyunca kesintisiz bir aksiyon ortaya koyar. İlk üç yıl müşriklere hissettirmeden fert fert götürdüğü daveti, dördüncü yıldan itibaren açıktan ve toplu şekilde yapmaya başlar. Önce yakın akrabalarını, sonra Kureyş’i, ardından panayırlara katılan ve hac mevsiminde Mina’ya gelen bütün Arap kabilelerini, […]

Günümüzde Hicret İbadeti

Hicret ile ilgili en çok sorulan sorulardan bir tanesi, “Günümüzde hicret söz konusu mudur? Hicret, Mekke’nin fethiyle son bulduysa bugün yapılan iradî ya da cebrî göçleri hicret kategorisinde değerlendirmek doğru olur mu?” sorusudur. Bu soru, yurt dışına çalışmak için ya da ilim tahsili için giden kimselerin yanında dünden bugüne cebren çıkmak zorunda kalan herkesin merak […]

Hicret Yurdunda Dostluğun Değeri

Hicret yurdunda asimilasyona karşı önemli bir tedbir de salih, iyi ve dürüst insanlardan arkadaş ve dostlar edinmektir. Allah Resûlü (aleyhissalâtu vesselâm) genel bir prensip olarak “Kişi arkadaşının dini/hayat anlayışı üzeredir. Öyleyse her biriniz kiminle dostluk kuracağına dikkat etsin!” buyurur ve arkadaşlığın/dostluğun, insanın şahsiyet ve karakteri, duygu ve düşünceleri, tavır ve davranışları üzerindeki etkisine dikkat çeker. Bu […]

Hicret Yurdunu, Barışın Kubbesi Yapma

Hicretten sonra muhacirlere düşen önemli vazifelerden birisi de kendilerine kucak açan, sahip çıkan ve Ensar olan toplumla birlikte ortaklaşa projeler geliştirip hicret diyarının kalkınmasına katkıda bulunmanın yanında manevi imarına da yardımcı olmaktır. Allah Resûlü (aleyhissalâtu vesselâm), muhacir ve Ensâr’a bu hedefi gösterirken Medine-i Münevvere’yi nazara verir ve şöyle buyurur: “Medine,  İslam’ın/sulhun kubbesi, imanın/güvenin vatanı ve hicretin yurdudur. Bir de helal-haram, hak ve […]

Kazandırdıkları İle Hicret

Kur’an-ı Kerim, Allah yolunda hicret edenlerin dünya ve ahiret hayatları adına neler kazanacakları üzerinde özellikle durur; imandan sonra hicretin en faziletli bir amel olduğuna dikkat çeker ve böylece kıyamete kadar hizmet endeksli hicretlere de teşvik eder. Hicretin mü’minlere kazandıracağı maddi-manevi hususları nazara vererek Allah yolunda korkmadan hizmet ve hicret etmeyi; şartlar ne olursa olsun İslam’ı yaşamayı ve desteklemeyi  ders verir. Bu hususta gevşeklik gösterilmemesi için […]

Esbaba Riayet ve Tevekkül Arasında Hicret

Sebepler, maddi alemin üzerine dokunduğu kanaviçe gibidir. Varlığın nizam ve intizam içerisinde devamı hususunda hikmet dolu ilahî bir rahmettir. İnsan aklının işleyişi, tefekkür ve her türlü üretim noktasında ise âdeta tükenmez bir hazine hükmündedir. Esbaba riayet hem sünnetullaha saygının bir gereği hem de ilahî ve nebevî bir emirdir. Bir irade, azim ve kararlılık insanı Allah […]

Sahabede İnisiyatif Alma İradesi

Kur’ân ve Sünnet ile şekillenen sahabe, birer irade, azim, kararlılık, cesaret ve mesuliyet nesliydi. Onlar, Allah Resûlü’nün davetine “Evet!” demekle aynı zamanda zulüm ve baskıya maruz kalacaklarını biliyor ve tercihlerini buna rağmen yapıyorlardı. Zira temel hak ve hürriyetlere bile saygısı olmayan azgın muhatapları, mü’minleri dinlerinden döndürmek, olmadı yok etmek için her türlü şiddete başvuruyordu. Üstelik […]

İki Hicret ve (Mekkeli) Zalimlerin Karakteri

Tevhit ve nübüvvet tarihi boyunca hak dinin ve davanın karşısına dikilen, zulmeden ve azgın kalabalıklara önderlik eden kişilerin ve zümrelerin, belli başlı karakter özellikleri vardı. Kur’ân bazen doğrudan bazen de açık uçlar bırakarak bu hususa, Firavun, Nemrut ve azgınlıklarından dolayı helak edilen kavimler üzerinden dikkat çeker. Hatta Kur’ân, “De ki: Herkes kendi mizaç ve karakterine […]