Browsing tag

Efendimiz

Ci’râne Umresi (17 Zilkâde 8 Hicrî)

Mekke’yi fethettiği günden bu yana elli günden fazla zaman geçmişti; dokuz günlük Mekke yolculuğu da hesaba katıldığında Allah Resûlü’nün Medine’den ayrılışının üzerinden geçen süre iki aydan aydan fazlaydı. On iki gündür Ci’râne’de bulunuyordu; Zilkâde ayının bitimine on üç gün vardı ve bir çarşamba akşamı Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), vadinin alt tarafında bulunan mescitte ihrama […]

“Bu insanların, Beytullah’a girmelerine engel olunamaz!” (17 Zilkâde 6 Hicrî)

Mekkeliler, Urve İbn-i Mes’ûd’u elçi olarak Hudeybiye’ye göndermiş fakat zihinleri, onun dönüp anlattıklarıyla iyice karışmış ve Kureyş arasında tam bir belirsizlik hüküm sürmeye başlamıştı. Her giden, aynı duygularla geri dönüyordu ve bunu gören Ahâbîş kabilelerinin reisi Huleys İbn Alkame: – Bana müsaade edin; bir de ben gidip bakayım, diyerek Ku­reyş’ten müsaade istedi. – Olur, bir […]

“Bu, bizim de hoşumuza gider yâ Resûlallah!” (16 Zilkâde 8 Hicrî)

Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), Huneyn’de esir alınan insanlar ve ganimetlerle alakalı hükmü vermeden önce 35 gün Hevazinlilerin pişman olup gelmelerini beklemiş ama onlardan bir hareketlilik görmeyince dün esirleri ve ganimetleri dağıtmıştı. Bugün başlarında Züheyr İbn-i Surad olduğu hâlde on dört kişilik Hevâzin hey’etinin Ci’râne’ye doğru geldiği görüldü. Aralarında, Efendimiz’in süt amcası Ebû Bürkân […]

Efendimiz’in (sas) Ci’râne’de Ensara Yaptığı Konuşma (15 Zilkâde 8 Hicrî)

Allah Resûlü’nün Huneyn’de elde edilen ganimetleri herkese dağıttıktan sonra “Kendi payına düşen beşte biri” kalplerini kazanmak ve gönüllerini İslam’a daha da ısındırmak için Mekke’nin ileri gelenlerine dağıtması bazı insanlarda rahatsızlık meydana getirmişti. Henüz işin gerçek boyutunu kavrayamayan bu insanlar, aralarında oturmuş şunları konuşuyorlardı: – Allah (celle celâluhû), Resûlullah’a mağfiret buyursun; gerçekten de bu garip bir […]

Öfke Ateşi ve Aile İçi İletişim (1)

İnsanın şahsî, ailevî ve içtimaî hayatında imtihana tabi tutulduğu duygularından birisi de öfke duygusudur. İslam ahlakçılarının kuvve-i gadabiyye olarak adlandırdığı bu duygu, nefis mekanizmasının, içinde kin, nefret, haset, intikam ve düşmanlık duygularını da barındıran bir yanıdır. Nefisle irtibatlı olmasından dolayıdır ki insanın kalbine ve diğer duygularına da tesir eden bir yapıdır. Dolayısıyla ailevî ilişkilerde sevgi, […]

Efendimiz (sas) Ci’râne Yolunda: “Kamçı sana mı değiyor?” (3 Zilkâde 8 Hicrî)

Dün Taif kuşatmasını kaldıran Allah Resûlü, gerekli hazırlıkları yaptıktan sonra Ci’râne’ye doğru harekete geçti. Huneyn’den sonra Ci’râne’de, altı bin esir; Hevâzinlilerin geride bıraktığı kırk binden fazla koyun, yirmi dört bin deve bulunuyordu! Bunun yanında dört bin ukıyye gümüş ve miktarı bilinmeyen başka emtia da vardı. Bunlarla alakalı hükmün verilmesi ve ganimetlerin dağıtımının yapılması gerekiyordu. Karnu’l-Menâzil’e geldiklerinde […]

Hz. Âişe Validemizle Müsabaka (29 Şevval 4 Hicrî)

Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), Bedir için ashâbıyla birlikte Medîne’den hareket etti. Bedir’e ikinci kez gidiliyordu; Uhud’dan ayrılırken Allah Resûlü’ne (sallallahu aleyhi ve sellem) seslenen Ebû Süfyân: – Bedir’de siz, şimdi de biz galip geldik; önümüzdeki yılın başında Bedir’de yeniden karşılaşıp savaşalım ki esas galibin kim olduğu ortaya çıksın,[1]demiş ve yeni adres olarak yine Bedir’i […]

Allah Resûlü’nün Hayatında İhtiyat ve Temkin

Tebliğde esas olan açıklık ve şeffafiyettir. Mükellefiyet şartlarına (irade, akıl, buluğ) sahip olan her fert, dinin muhatabıdır. Peygamberlerin vazifesi de ilahî mesajı, bütün muhataplarına ulaştırmak; onları, bunları kabule ve yaşamaya davet etmek, kendisine tabi olanlara ilahî hak ve hakikatleri, emir ve nehiyleri, helal ve haramları, talim buyurmaktır. Bu manada onlar, dine ait hiçbir emri gizlemedikleri […]

Asr-ı Saâdet’te Bayram

Asr-ı Saâdet’te Ramazan ve Kurban bayramları,[1] hicretin ikinci senesinden itibaren kutlanmaya başlanmıştır.[2] Müslümanların kutladığı ilk bayram, bu senenin Ramazan bayramıdır.[3] Bu yıl Şâban ayında, Ramazan orucu farz kılınmış ve Ramazan ayını oruçlu geçiren mü’minler sonraki ay olan Şevval ayının ilk üç gününü bayram olarak kutlamışlardır. Kurban bayramı[4] da yine ikinci senede, Zilhicce ayının onu itibariyle […]

Peygamber Efendimiz’in (sas) Hayatında İtikâfın Yeri ve Önemi

Istılahta, bir yerde bekleme, durma ve kendini bir şeye adama, vakfetme mânâsına gelen itikâf; akıl, bâliğ veya temyiz kudretine sahip bir Müslüman’ın namaz kılınan yahut ibadet yapılan bir mekânda ibadet niyetiyle bir süre bulunması demektir. İtikâf için belli bir süre (zaman) sınırlaması yoktur. Bu, kısa süreli olabileceği gibi, günleri, ayları hattâ yılları ve bütün bir […]