Browsing tag

Efendimiz

Rukâne ve İki Mucize

Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), insanların hidayete ermesi için her türlü yolu deniyordu. Bunu yaparken, kimin hangi konuda ilgisi varsa o alanı tercih ederek İslâm’ı gündeme getiriyor ve böylelikle insanları, Rabbleriyle tanıştırmaya çalışıyordu. Ancak bunun için, muhatapları iyi tanımak gerekiyordu; zaten, tebliğin en önemli şartlarından birisi de, duygu ve düşüncesi, istek ve beklentileri, zevk ve […]

Sevde Validemizle İzdivaç

Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)’in yaşı elliyi geçmişti ve buna rağmen her geçen gün yükü daha da ağırlaşıyordu. Üstelik, kerim zevcesi Hz. Hatice de vefat etmiş, kızlarıyla yalnız kalakalmıştı. O’nun bu halini uzaktan seyreden ve yaşadıklarını hesap ederek alternatif çözüm arayan Osman İbn Maz’ûn’un hanımı Hz. Havle Binti Hakîm, yanına gelecek ve hanesinde kendisine destek […]

İrâşlı Zatın Alacağı

Bütün olanlara rağmen bir taraftan da, Mekke’deki ticarî hayat kendi seyrinde devam ediyordu. Bir gün, İrâş denilen bölgeden Kehle adında bir adam gelmiş ve devesini Ebû Cehil’e satmıştı. Aradan uzun zaman geçmiş olmasına rağmen Ebû Cehil, paranın üstüne yatmış, bir türlü adamın parasını vermiyordu. Gidip gelmelerden bunalan İrâşlı zât, bir gün Kureyş arasında yüksek sesle […]

Kur’ân Kıssalarının Siret-i Nebevî İle İrtibatı

Kur’ân’da en fazla tekrar edilen kıssa olan Hazreti Musa kıssasının, salt târihselci ve edebî yöntem taraftarlarının görüşlerinin aksine -bu kıssanın târihsel gerçeklik ve yaşanmışlığını reddetmeden- Hazreti Peygamber’in (sallallahu aleyhi ve sellem) risâletinin Mekkî ve Medenî dönemlerinde, bu dönemlerin kendilerine has şartları muktezâsınca üslûp ve muhteva açısından ne tür farklılıklar içerdiğini incelemeye çalışacağız. Çalışmada Hazreti Musa […]

Hayatı Diyalogdan İbaretti!

İnsanlarla diyalog, O’nun (sallallâhu aleyhi ve sellem) en temel metotları arasındaydı; hatta denilebilir ki baştan sona O’nun hayatı, bu türlü diyaloglardan ibarettir. Kapıların birer birer kapandığı dönemlerde O, yeni yeni kapılar açabilmek için hiç kimsenin aklına gelmeyecek yeni yeni vesileler icat etti. Kötülük görse de kötülüğe asla tevessül etmedi. Hep, kendisine yakışanı yaptı. Kimseyi incitmedi. […]

Efendimiz’in Hastalığı

Bir çarşamba günüydü. Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) Hz. Üsâme’ye sancağı verdiği günden bir gün sonra hastalanmıştı; yüksek ateşe maruz kalmış şiddetli baş ağrısı çekiyordu! Ancak O’nun bu hastalığı, ihtimamla hazırladığı bu ordunun teşekkülüne engel olmuyordu. Aksine, her şeye rağmen bu ordunun hedefine ulaşmasını arzuluyor ve ashâbını da bu istikamette teşvik ediyordu. Hz. Üsâme’nin […]

Efendimiz’in maruz kaldığı belâ ve musibetler nelerdi ve bunlar karşısında O’nun tavrı nasıl olmuştu?

Olumlu ve müspet davranışların, temsil mevkiinde bulunan insanlar tarafından ortaya konulması, o işin müessiriyeti açısından çok önemlidir. Yani bir insan namazı anlatıyorsa öyle bir namaz kılmalı ki, dışarıdan ona bakanlar, “Bu zatın hiçbir şeyi olmasa, sadece şu namazı onun hak çizgide olduğunu gösterir.” demelidirler. Tabiî o, namazını öyle kılması gerektiği için öyle kılacak, öyle desinler […]