Browsing tag

Efendimiz

Fıtır Sadakasının Vacip Oluşu (28 Ramazan 2 Hicrî)

Ramazan’a has infak ve ibadet çeşitlerinden birisi de “Fıtır sadakası”dır. Türkçemizde öteden beri “fitre” olarak adlandırılan bu sadaka çeşiti; Allah’ın insana yaşama, Ramazan ayını idrak etme, onun bereketinden istifade etme imkânını vermesine karşılık infak türünden bir şük­randır. Fıtır sadakasına “baş zekâtı” veya “beden zekâtı” da denmektedir. Bu isimlendir­meler onun şahsa bağlı, yani her şahıs başına […]

Kur’ân ve Ramazan

Ramazan, Kur’ân-ı Kerim’in yüce âlemden beşeriyet ufkuna indiği kutlu zamandır. Kur’ân, dünyâ semâsına böyle bir Ramazan ayında doğmuştu. Karanlıklar içinde yolunu kaybetmiş, istikbalinden ümidsiz insanlığın yolunu aydınlatan, ona dünyâda olduğu kadar ebediyet âleminde de kurtuluş ve mutluluk haberi getiren en büyük müjde odur. Kur’ân müjdesinin tazeliğini korumak, insanların ondan alacakları feyzi artırmak için, bu fermanın […]

EN HAYIRLI GERDANLIK: SEKÎNE

İnsanoğlu hem güzel hem de güzelliğe/güzelleşmeye/süslenmeye meyilli yaratılmıştır. Güzellik fıtratına yerleştirilmiş insan, bu duygularını tatmin için giyinir-kuşanır, saçını sakalını tıraş eder ve tarar, ekstra yüzük, kolye, bilezik, küpe, saat ve gerdanlık gibi çeşitli takılar da kullanır. Bunlar insanı daha da güzelleştiren aksesuarlardır. Allah Resûlü harama ve israfa girmeden güzelleşmeyi teşvik de eder: “Allah güzeldir, güzelliği […]

İSRÂ VE MİRAÇ

Hira’daki vuslattan bu yana on bir yıl geçmişti. Takvimler, Recep ayının yirmi yedisini gösteriyordu. Bu süre içinde çok gayret edilmiş; ama Mekke akıl almaz bir tepki gösterip bu gayretlere müspet cevap vermemişti. Gerçi, müspet cevap verenler de yok değildi; ama, imanla bütünleşmeleri adına ortaya konulan ölümüne gayretlere karşılık, bırakın müspet cevap vermeyi, koşarak gelmeleri gerekiyordu! […]

Milletinin Helakine Değil Hidayetine Dua Eden Nebi

Allah Resûlü, Mekke’den Medine’ye hicret etmiş ancak kavminden kopmamıştı. Hala kendisini doğduğu ve yetiştiği ve 53 yıl yaşadığı vatanından çıkmak zorunda bırakan Kureyş toplumunu düşünüyor ve onları Hak ile buluşturma adına yollar arıyordu. Bu hususta bir taraftan fiili adımlar atarken diğer taraftan kavlî dualarını da eksik etmiyor, ashabını da özellikle bu mevzuda teşvik ediyordu. Zira […]

Karanlığı Delen Yıldız: Tarık Bin Ziyad

Bir zamanlar Kuzey Afrika coğrafyasında görev yaparken, dünyanın dört bir yanından ziyarete gelen dostları, önce, bu topraklara silinmez imzalar atan, kıtalara sığmayan ruh Ukbe Bin Nafi ile tanıştırdım. Hemen ardından da, onun Berberî topraklarına diktiği fidanın bir çiçeği, bir nevi halefi, batı Avrupa’daki karanlığı delen yıldız, beşer tarihinin altın harflerle kaydettiği büyük komutanlardan, Endülüs Fatihi, […]

Rabb’inin Sanatını Gör ve O’nun Şanını Yücelt

Sanatı görüp sanatkârı görmemek ve onu takdir etmemek bir çeşit nankörlüktür. Onun içindir ki sanatla ilgili Kur’ân’da üzerinde durulan bir husus da Yüce Sanatkâr’ın sanat eserleri karşısında alınacak en isabetli tavırla ilgilidir: “Yaratan ve her şeyi en güzel ve en sağlam şeklini veren, her şeyi takdirle/bir ölçü ve planla yapan ve yönlendiren, yüce Rabbinin adını […]

Efendimiz’in (sas) Veladeti

Abdulmuttalib’in tevekkül ve teslimiyetiyle birlikte, Ebrehe ve ordusunun başına gelenler dilden dile dolaşır olmuştu. Zihinler bir kez daha silkelenmiş ve Hz. İbrahim’le Hz. İsmail’in dua dua yalvararak inşa ettikleri Kâbe’ye ilişilemeyeceği bir kez daha perçinlenmişti. İşte şimdi dünya, bu duaların kabul edilişini yaşamaya hazırlanıyordu. İnsanlığın beklediği Son Kurtarıcı’ya hamile kalan Hz. Âmine, diğer anne adayları […]

RENGARENK KÂİNAT, RENGARENK SANAT

Allah’ın Boyası Zerreden şemse kadar bütün kevn u mekanları rengârenk boyayan ilâhî boya ve ilâhî sanat, her şeye ve herkese özel bir renk vermiştir. Uçsuz-bucaksız kâinatta şekil, biçim, tür ve renk çeşitliliği insanın başını döndürecek ve onu hayretten hayrete düşürecek kadar nihayetsizdir. Kur’ân’ın dikkat çeken ifadesiyle “İşte Allah’ın boyası! Allah’ın boyasından daha güzel ve ondan […]

İyilik Mümini Sevindirir, Kötülük ise Onu Üzer

“Yaptığı iyilik kendisini sevindiren, kötülük de kendisini üzen kişi gerçek mümindir.”1 Bu konuda şöyle bir hadis daha vardır: “İşlediği günahtan dolayı ürperen ve titreyen, yaptığı bir iyilik ve sevaptan dolayı da cennete girme ümidini duyan kimse gerçek mümindir.”2 Yapılan bir iyiliğin, insanın içinde bir ferahlık hasıl etmesi, onda bir rahatlık hissini uyarması, imanın alametlerinden, tezahürlerindendir. […]