Browsing tag

Efendimiz

Efendimiz (sas) Zamanında Kadınların Eğitimi

Cahiliyede kadının durumuna kısa bir bakış Kur’ân inmeye başlamadan önceki dönemlere cahiliye devri denir. Cahiliye, bir hayat tarzı idi. Bu cehalet, sadece Arap toplumları için değil o devirde bütün dünya için geçerliydi. Zira Hazreti İsa’dan sonra yaklaşık altı asır geçmiş ve o Mesihî soluklar insanların katılığı içinde tesirini yitirmişti. Bu katılık ve cehaleti resmetmek için […]

O’nun (sas) Sevgisi Uğruna Yapılanlar

Saadet asrından günümüze kadar nice sineler O’nun aşkıyla yanıp tutuştu. Sahabeden başlayarak bütün inananlar O’nun (sallallâhu aleyhi ve sellem) sevgisi uğruna neler yapmadılar ki? İsterseniz bu sorunun cevabına Efendimiz’in hal, söz ve hareketlerine en yakından şahit olan Sahabe Efendilerimizden başlayalım. Evet, Sahabe-i Kiram, Allah Resûlü’ne çok bağlıydılar. O’nun her söz ve davranışının, cennete açılan birer kapı olduğuna inanıyorlardı. O’ndan kendilerine […]

Efendimiz (sas) ve Dünya

Dünyayı kesben değil kalben terk etmek esastır. Evet, dünya bizim kalbimize girmemeli, bizi sarhoş etmemeli, bakışımızı bulandırmamalı ve kat’iyen bize ahireti unutturmamalı. İşte böyle olunca biz de ona hâkim olabiliriz. Aksi hâlde dünya bize hâkim olur. En yakın ve en aşağı anlamlarına gelen ‘dünya’ kelimesi, ıstılahta birbiriyle ilişkili birkaç anlamda kullanılmaktadır. Ezcümle, * Üzerinde yaşadığımız […]

Efendimiz’in (sas) Mescidini İnşası

Allah Resûlü’nün (sallallahu aleyhi ve sellem) Medine’de misafir kalacağı yer, devenin çömelmesiyle belli olmuştu: Ebu Eyyub el-Ensarî’nin evi. Bir taraftan misafir kalacağı eve doğru ilerken diğer taraftan mescidini inşa edeceği yeri de düşünüyordu. Devesinin çömeldiği boş arsanın kime ait olduğunu sordu. Hz. Muaz İbn-i Afra yanı başındaydı. Hemen devreye girerek şunları söyledi: “Ya Resûlallah! Orası […]

İslâm Tarihinde Hicretin Yeri, Gayesi ve Önemi

İslâmî kaynaklarda yer aldığı şekliyle hicretin gayesi, Müslümanlar için huzur ve güven ortamını tesis etmek, davete uygun yeni bir merkez oluşturmak, İslâm toplumunu özgür ortamda kendi başına karar verebileceği bir sosyal dokuya, bir millet yapısına kavuşturmaktır. Dolayısıyla İslam tarihinde hicret‘in Müslümanlar için bir kaçış, bir sığınma düşüncesinden kaynaklandığı söylenemez. Elbette hicrette Müslümanların Mekke’de karşılaştıkları dayanılmaz […]

Efendimiz’in (sas) Hicret İçin Evinden Ayrılışı (27 Safer Hicrî 1)

Daru’n-Nedve’de toplanıp Efendiler Efendisi’nin canına kastetme kararı alan Mekkeliler, kendilerince kesin sonuca ulaşmak üzereydi; aralarından seçtikleri Ebû Cehil, Hakem İbn Ebi’l-Âs, Ukbe İbn Ebî Muayt, Nadr İbn Hâris, Ümeyye İbn Halef, Zem’a İbn Esed, Tuayme İbn Adiy, Ebû Leheb, Übeyy İbn Halef ile Nübeyh ve Münebbih İbn Haccâc kardeşler bir araya gelmiş ve Resûl-i Kibriyâ […]

Edep, Hayatı O’nun (sas) Gibi Yaşamak

Edep, dine ait prensipler sayesinde ruhta kazanılan ikinci bir fıtrat veya daha geniş mânâsıyla ruhun dinle bütünleşerek istikrar kazanmasıdır. Ne var ki her din, insanı edepli kılmaz, İslâm edepli kılar. Aslında biz din deyince hemen İslâm dinini kastederiz. Edep, aynı zamanda ihsan mertebesine ermenin de adıdır. Yani bütün iş ve mükellefiyetlerimizi Allah (celle celâluhu) görüyor […]

Dâru’n-Nedve’de Planlanan Tuzak ve Suikast Kararı (26 Safer Hicrî 1)

Bütün baskı ve engellemelere rağmen hicret devam ediyordu. Nihayet, Ebû Seleme ile başlayan hicret sürecinin üzerinden üç ay geçmişti ki, geride köle ve işkence altında esir bırakılanların dışında hicret etmeyen sadece Allah Resûlü, Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ali kalmıştı. Zaten, Hz. Ebû Bekir’le Hz. Ali’nin hicret arzularını tehir eden de Efendimiz’den başkası değildi. Demek […]

Kur’ân’da Efendimiz’e (sas) İsmiyle Hitap Edilmemesi

Yüce Allah, Peygamber Efendimiz’e ismiyle hitap etmemiş, aynı zamanda diğer insanlara da ona ismiyle hitap etmemelerini zımnen istemiştir. Kur’ân-ı Kerim’de kendilerine hitap edilen peygamberlerin hepsine, kendi isimleriyle hitap edildiğini görmekteyiz: “Ve dedik ki: “Âdem! Eşinle birlikte Cennete yerleşin, oradaki nimetlerden istediğiniz şekilde bol bol yeyin, sadece şu ağaca yaklaşmayın. Böyle yaparsanız zalimlerden olursunuz.” “Ey Nuh!” denildi “Sana ve beraberinde bulunan mümin […]

Efendimiz’in (sas) Rîsâletinin Cinleri de Kapsaması

Peygamber Efendimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) nübüvveti, yalnızca insanları değil, aynı zamanda cinleri de kapsamaktadır. İnsanlardan inanan-inanmayan olduğu gibi, cinlerden de inanan-inanmayanlar vardır. Resûlullah henüz Mekke’de iken, cinler onun yanına gelmiş ve Kur’ân’ı dinlemişlerdir: “Hani Biz bir vakit cinlerden bir takımını Kur’ân dinlemeleri için sana göndermiştik. Kur’ân’ı işitip dinleyecek yere gelince birbirlerine: “Susun, dinleyin!” dediler. […]