Browsing tag

Efendimiz

Efendimiz’in (sas) Mescidini İnşası

Allah Resûlü’nün (sallallahu aleyhi ve sellem) Medine’de misafir kalacağı yer, devenin çömelmesiyle belli olmuştu: Ebu Eyyub el-Ensarî’nin evi. Bir taraftan misafir kalacağı eve doğru ilerken diğer taraftan mescidini inşa edeceği yeri de düşünüyordu. Devesinin çömeldiği boş arsanın kime ait olduğunu sordu. Hz. Muaz İbn-i Afra yanı başındaydı. Hemen devreye girerek şunları söyledi: “Ya Resûlallah! Orası […]

İslâm Tarihinde Hicretin Yeri, Gayesi ve Önemi

İslâmî kaynaklarda yer aldığı şekliyle hicretin gayesi, Müslümanlar için huzur ve güven ortamını tesis etmek, davete uygun yeni bir merkez oluşturmak, İslâm toplumunu özgür ortamda kendi başına karar verebileceği bir sosyal dokuya, bir millet yapısına kavuşturmaktır. Dolayısıyla İslam tarihinde hicret‘in Müslümanlar için bir kaçış, bir sığınma düşüncesinden kaynaklandığı söylenemez. Elbette hicrette Müslümanların Mekke’de karşılaştıkları dayanılmaz […]

Efendimiz’in (sas) Hicret İçin Evinden Ayrılışı (27 Safer Hicrî 1)

Daru’n-Nedve’de toplanıp Efendiler Efendisi’nin canına kastetme kararı alan Mekkeliler, kendilerince kesin sonuca ulaşmak üzereydi; aralarından seçtikleri Ebû Cehil, Hakem İbn Ebi’l-Âs, Ukbe İbn Ebî Muayt, Nadr İbn Hâris, Ümeyye İbn Halef, Zem’a İbn Esed, Tuayme İbn Adiy, Ebû Leheb, Übeyy İbn Halef ile Nübeyh ve Münebbih İbn Haccâc kardeşler bir araya gelmiş ve Resûl-i Kibriyâ […]

Edep, Hayatı O’nun (sas) Gibi Yaşamak

Edep, dine ait prensipler sayesinde ruhta kazanılan ikinci bir fıtrat veya daha geniş mânâsıyla ruhun dinle bütünleşerek istikrar kazanmasıdır. Ne var ki her din, insanı edepli kılmaz, İslâm edepli kılar. Aslında biz din deyince hemen İslâm dinini kastederiz. Edep, aynı zamanda ihsan mertebesine ermenin de adıdır. Yani bütün iş ve mükellefiyetlerimizi Allah (celle celâluhu) görüyor […]

Dâru’n-Nedve’de Planlanan Tuzak ve Suikast Kararı (26 Safer Hicrî 1)

Bütün baskı ve engellemelere rağmen hicret devam ediyordu. Nihayet, Ebû Seleme ile başlayan hicret sürecinin üzerinden üç ay geçmişti ki, geride köle ve işkence altında esir bırakılanların dışında hicret etmeyen sadece Allah Resûlü, Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ali kalmıştı. Zaten, Hz. Ebû Bekir’le Hz. Ali’nin hicret arzularını tehir eden de Efendimiz’den başkası değildi. Demek […]

Kur’ân’da Efendimiz’e (sas) İsmiyle Hitap Edilmemesi

Yüce Allah, Peygamber Efendimiz’e ismiyle hitap etmemiş, aynı zamanda diğer insanlara da ona ismiyle hitap etmemelerini zımnen istemiştir. Kur’ân-ı Kerim’de kendilerine hitap edilen peygamberlerin hepsine, kendi isimleriyle hitap edildiğini görmekteyiz: “Ve dedik ki: “Âdem! Eşinle birlikte Cennete yerleşin, oradaki nimetlerden istediğiniz şekilde bol bol yeyin, sadece şu ağaca yaklaşmayın. Böyle yaparsanız zalimlerden olursunuz.” “Ey Nuh!” denildi “Sana ve beraberinde bulunan mümin […]

Efendimiz’in (sas) Rîsâletinin Cinleri de Kapsaması

Peygamber Efendimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) nübüvveti, yalnızca insanları değil, aynı zamanda cinleri de kapsamaktadır. İnsanlardan inanan-inanmayan olduğu gibi, cinlerden de inanan-inanmayanlar vardır. Resûlullah henüz Mekke’de iken, cinler onun yanına gelmiş ve Kur’ân’ı dinlemişlerdir: “Hani Biz bir vakit cinlerden bir takımını Kur’ân dinlemeleri için sana göndermiştik. Kur’ân’ı işitip dinleyecek yere gelince birbirlerine: “Susun, dinleyin!” dediler. […]

Efendimiz’in (sas) Risâletinin Evrensel Olması

Acaba Hz. Muhammed’den (sallallâhu aleyhi ve sellem) başka, bü tün insanlığa şâmil, umûmî bir risâlet ile gönderilmiş başka bir peygamber var mıdır? Veya İslâm’dan başka, da’veti herkesi kucaklayan başka ilâhî bir din, Allah tarafından bildirilmiş midir? İsrailoğulları, dünyayı sâdece kendilerine mahsus kılmışlar ve dünyayı yalnızca kendi ülkelerinin sınırlarıyla mahdut saymışlardır. Hattâ daha da ileri giderek, […]

Peygamber Efendimiz’in (sas) Anne Sevgisi

Bilindiği gibi Peygamber Efendimiz’in (aleyhissalâtu vesselâm), annesi Âmine Hatun’u, altı yaşında küçük bir çocuk iken kaybetmişti. Ancak, şayet annesi sağ olsaydı ömrü boyunca ona göstereceği anne sevgisi ve saygının ne kadar samimî ve içten olacağını tahmin etmek zor değildir. Kur’ân-ı Kerîm’de ve hadîs-i şerîflerde anne ve baba haklarıyla ilgili olarak yer alan emir ve tavsiyeler, […]

Efendimiz’in (sas) Örnek Tevazuu

Tevazu, alçakgönüllü olmak anlamına gelir. Bu, insanları birbirine sevdiren ve kolayca diyaloğa sevkeden önemli bir haslettir. Bu konuda Yüce Allah şöyle buyurur: “Küçümseyerek insanlardan yüz çevirme. Ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Zira Allah, kendini beğenmiş övünüp duran kimseleri asla sevmez.” Peygamber Efendimiz de “Allah için mütevazı olanı Allah yükseltir. Allah’a karşı böbürleneni de Allah alçaltır.” buyurmaktadır. […]