Browsing tag

Ebû Cehil

Efendimiz’in (sas) Yetiştirdiği Prototip Gençler (3): Abdullah İbn-i Mes’ûd (ra)

Çocuk yaşta yetim kalan Abdullah İbn-i Mes’ûd, annesi Ümmü Abd’e destek olma adına ücret karşılığı Ukbe İbn-i Ebî Muayt’ın sürülerine çobanlık yapıyor; yarınlarından habersiz Mekke’nin bir vadisinde koyun otlatıyordu. Kendisine yaklaşan iki kişi “Ey delikanlı! Yanında bize ikram edebileceğin süt var mı?” diye sormuştu. O ise, “Evet, var! Lakin ben emanetçiyim ve mal sahibinden izinsiz […]

“Mühlet”, Azap mı Rahmet mi?

Peygamberler, kavimleri tarafından değişik baskılara ve zulümlere maruz bırakılmışlardır. Hak adına getirdikleri, yalanlanmış; şahısları, davaları ve mesajları, değişik şekillerde alaya alınmıştır. Dünyevî birtakım hedefler peşinde koşmakla, toplumdaki birlik ve beraberliği bozmakla suçlanmış; atalardan tevarüs edilen kültürü ve değerleri, yok etmekle itham edilmişlerdir. Bütün bunlarla da yetinilmemiş kendilerine şiddet uygulanmış, öldürülmüş ve ordularla üzerlerine yürünmüştür. Onlara […]

Ebû Cehil’in Oğlu İkrime’nin Müslüman Oluşu ve Nebevî Şefkat

Ümmü Hakîm, Nebevî Huzurda Ebû Süfyân’ın hanımı Hind ile birlikte Safâ Tepesi’ne gelip de bey’at eden kadınlardan birisi de Ebû Cehil’in oğlu İkrime’nin hanımı Ümmü Hakîm idi. O güne kadar hep küfre merkez olmuş Ebû Cehil evinin kin ve nefretini soluklamış, her adımı Müslümanlığın aleyhinde cereyan eden bir cepheleşmenin tarafı olmuştu. Ancak akışın mecraını bulduğu […]

Hz. Attâb İbn-i Esîd’in Mekke’ye Vali Atanması (5 Şevval 8 Hicrî)

Risaletin yirmi birinci, hicretin sekizinci senesi Ramazan ayının 19. günü Mekke’yi fetheden Allah Resûlü (aleyhissalâtu vesselâm), Müslümanlara saldırı hazırlığı yapan Hevâzinlileri yerleşim alanının dışında karşılamak için bugün (5 Şevval 8 Cumartesi) sabah[1]Huneyn’e hareket ederken Mekke’ye vali olarak (Ebû Cehil’in kızı Cüveyriye’nin kocası, Ebû Cehil’in torunları Abdurrahman ve Attâb babası) Hazreti Attâb İbn-i Esîd’i vali olarak atadı. O […]

Âtike Bint-i Abdulmuttalib’in rüyası ve Damdam’ın haberi

Bu arada Mekke’de, Efendimiz’in halası Âtike Binti Abdilmut­talib’in gördüğü rüya konuşulmaya başlanmıştı. Gerçi o, gördüğü rüyayı kardeşi Abbâs’a anlatırken: – Ey kardeşim! Bu gece öyle bir rüya gördüm ki, kavminin başına büyük bir musibet geleceğinden korkuyorum, diyecek ve endişesini dile getirecekti. Onun, rüyadan bahsederken bile renginin solduğunu gören Abbâs: – Ne ola ki, nedir o, […]

Ebû Cehil’e gün doğdu: Mekke ordusu

Bu haber, zaten patlamak üzere olan Mekke’ye düşen bir kıvılcım gibiydi ve bilhassa Ebû Cehil gibilere gün doğmuştu! Fırsat bu fırsattı ve hemen savaş için toplanmaya başladılar. Savaşmak için elinde imkân olmayanlara zenginler imkân sağlıyor ve bu savaşa herkesin katılması gerektiğini söylüyorlardı. Süheyl İbn Amr, Zem’a İbn Esved, Tuayme İbn Adiyy ve Hanzala İbn Ebî […]

Ebû Cehil’in Sonu

Ön saflarda savaşan Abdurrahman İbn Avf’ın yanına bir aralık Ensâr’dan iki delikanlı geldi. Bunlar, Muâz İbn Amr İbn Cemûh ve Muâz İbn Afrâ adındaki iki Ensâr idi. Bıyıkları yeni terlemiş bu gençler, kervanı takip için Medine’den yola çıkarken, belli ki geri dönmekten son anda kurtulmuş ve buraya kadar gelebilmişlerdi. Hatta sağ ve sol tarafına gelen […]

Ulaşan acı haber ve Mekke’nin yası

Beri tarafta Mekke’ye acı haberi ilk ulaştıran kişi, Haysümân İbn İyâs olmuştu. Bu sırada Mekkeliler, Hıcr’da oturmuş muhabbet ediyorlardı. Onun, üstü başı dağılmış, korku dolu ve bitkin hâlde geldiğini görenler zaten gelişinden mesajı almışlardı: – Ne o? Ne haber getirdin, diye soruyorlardı. Nereden başlayacağını şaşırmıştı Haysümân. Önce şunları sıralamaya başladı: – Öldürüldü, diyordu. Utbe İbn […]

Kimin Davası Bitti?!

Bilindiği üzere Mekkeliler, erkek çocuklarının ardı ardına vefatı üzerine Hazreti Peygamber’e “nesli kesik” manasına “ebter” yakıştırmasında bulunmuştu. Böylelikle O’nun itibarını yitireceğini sanmış ve bu söylemlerini kara propaganda unsuru olarak kullanmışlardı. Onlara göre babanın davasını oğul sürdürürdü ve  oğlu kalmadığına göre Hazreti Muhammed’in (aleyhissalâtu vesselâm) İslam davası haşa güdük kalacaktı. Efendimiz’e bu yakıştırmada bulunanların başında Âs […]

Hz. Hamza’nın Müslüman Oluşu

Hz. Hamza, yeğeni Muhammedü’l-Emîn’den iki yaş büyüktü ve aynı zamanda O’nunla süt kardeş oluyordu. Annesi Hâle, Efendimiz’in annesi Âmine’nin halasının kızıydı. Uzun zamandır olup bitenleri uzaktan seyrediyor, yeğeniyle ilgili söylenilenleri dinleyip kafasında ölçüp biçiyor; ama bir türlü son kararı verip de huzuruna gelemiyordu. Nübüvvetin başladığı günden bu yana henüz iki yıl geçmişti.[1] Yine bir hac […]