Browsing tag

davet

Efendimiz’in (sas) Sakîf’in İleri Gelenlerini İslam’a Daveti (1 Zilkâde Risaletin 10. Yılı)

Allah tarafından gönderilen mesajlara hüsn-ü kabul gösterecek yeni simalara ulaşmak ve böylelikle, Mekke’de bulama­dığı sıcak yüzlerle tanışıp Allah davasına muzahir mü’minlerle birlikte istikbale daha gür adımlarla yürümek gibi hedeflerle çıktığı Tâif yolunda, önce Sakîflilerin yanına gitti. Çünkü o gün için Sakîfliler, Tâif’in ileri gelen eşrafı olarak biliniyor ve çevrelerinde itibar görüyorlardı. İlk muhatapları, Amr İbn […]

Kuratâ’ya gönderilen İslam’a Davet Mektubu (1 Safer Hicrî 9)

Allah Resûlü bazı yerlere bizzat kendisi giderek bazı yerlere ashâbını göndererek ve bazı yerlere de mektuplar göndererek kralları ve kabileleri İslam’a davet ediyordu.  O (aleyhissalâtu vesselâm) bu iş için seçilmiş ve Kur’ân mesajıyla gönderilmişti. Bölgede hala kendisine ulaşılmayan kabileler vardı ki onlardan bir tanesi de Kuratâ’ydı. Yanına Abdullah İbn-i Avsece’yi çağıran Allah Resûlü, kendisini bir […]

Genişleyen Tebliğ Halkası

Bu arada her geçen gün yeni yeni ayetler geliyor ve mü’minleri, iman adına sürekli besleyip onların dirençlerini artırıyordu. Çok geçmeden: “Emrolunduğun şeyleri, başları çatlatırcasına bir gayretle tebliğ et ve müşriklerden de yüz çevir.”[1] mealindeki ayet gelmişti. Anlaşılan bu sefer hüküm daha geneldi ve ilk planda bütün Mekke’yi, ardından da bütün insanlığı hedefliyordu. Böyle bir emri […]

Etrafa Açılma Dönemi

Abdulmuttalip oğullarıyla bu kadar yakından ilgilenen ve her fırsatta onları Hakk’a davet eden Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), yavaş yavaş tebliğ halkasını daha da genişletiyordu. Artık, açıktan Kâbe’ye gidip namaz kılıyor; insanları dine davet edip Kur’ân okuyordu. Kendisinden önceki peygamberlerin dedikleri gibi O da: – Ey kavmim! Gelin siz de, kendisinden başka ilah olmayan […]

Ebû Tâlib’e Son Müracaat

Yılların yorgunluğu, artık Ebû Tâlib’in belini bükmüş; adımlarını bile atarken zorlanacak hale getirmişti. Artık, ayağının biri mezarda sayılırdı. Sadece kendisinin değil, aynı zamanda kabilesinin yükünü de bugüne kadar omuzlarında taşımış; herkesin karşı çıkmasına rağmen, bir de yeğeninin sorumluluğunu üstlenerek mihnet koylarında iniltili bir hayat sürmüştü. Belli ki artık, yeni bir yük daha kaldıracak durumda değildi. […]

Çevredeki Kabilelere Yöneliş

Belli ki Mekke, artık kapılarını kapatıyordu. Tâif’ten de beklediği cevabı bulamamıştı. Ancak, can bedende bulunduğu sürece tebliğ, vazgeçilmez bir vazifeydi; Rabbin rızası burada yatıyordu zira. Onun için Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), yaklaşan hac mevsimini de iyi değerlendirip daha geniş kitlelere ulaşmak istiyordu. Bu sebeple de kabile kabile dolaşmaya başladı. Her gittiği kabileye kendini arz […]

Medine’den Davet Var

Yine hac mevsimi gelmiş ve Mekke’ye doğru bir hareket başlamıştı. Hac ibadeti için Kâbe’ye yönelenlerin arasında Medineli Müslümanlar da vardı; bunlar, ikisi kadın toplam yetmiş beş kişiydi. Uzun ve yorucu bir yolculuktan sonra Mekke’ye geldiler. Günler bayrama kaymış teşrik günlerini yaşıyorlardı. Ancak, bu kadar insanın Kâbe’ye gelerek Efendimiz’le buluşmasını, o günün Mekke’sinin kaldırmasına imkân yoktu. […]