Browsing tag

adalet

Seçkin Toplum ve Özellikleri (2)

Âl-i İmrân sûresinin 110. ayetinin sonunda, seçkin fert ve toplumun, insanları iyiliğe yönlendirme ve kötülüklerden uzaklaştırma vasıflarının yanında bir üçüncü vasfı daha zikredilir: “Ve yine siz Allah’a, meleklerine, O’nun gönderdiği bütün kitaplara ve elçilerine gerektiği gibi inanırsınız…”  Dolayısıyla seçkin toplum, sağlam bir iman ve samimiyetle sadece Allah’a inanan ve ibadet eden; sırf Allah’ın rızasını esas alan ve hâlis […]

Seçkin Toplum ve Özellikleri (1)

Allah (celle celaluhu), dinini ve davasını omuzlayacak, onu hakkıyla yaşayacak, tebliğ ve temsil edecek peygamberleri ve onu cihan çapında bayraklaştıracak nesli/milleti, belli donanımlarına göre seçer ve onlara misyon yükler. Nitekim O, bütün insanlığa hak ve hakikati ulaştırmak için Hz. Muhammed’i (aleyhissalâtu vesselâm) seçmiş ve görevlendirmiştir.  Getirdiği vahyi yaşayıp, onu alemşümul çapta yaşatmak için ise nesiller […]

Sarsılan Akrabalık İlişkileri ve Mü’mince Duruş

İslâm, mü’minlere, en yakın akrabalarından başlayarak komşu, arkadaş, dost vs. gibi ilişki halinde olduğu kimselere ve içinde yaşadığı topluma karşı çeşitli sorumluluklar yükler. Bu açıdan tek başına yapayalnız bir hayatı değil sosyal, canlı bir hayatı tavsiye eder. Bunun için de onun, Allah, kâinat ve diğer insanlar ile kuracağı ilişkiyi, merhameti de nazara vererek sıla-i rahim […]

Hicret Yurdunu, Barışın Kubbesi Yapma

Hicretten sonra muhacirlere düşen önemli vazifelerden birisi de kendilerine kucak açan, sahip çıkan ve Ensar olan toplumla birlikte ortaklaşa projeler geliştirip hicret diyarının kalkınmasına katkıda bulunmanın yanında manevi imarına da yardımcı olmaktır. Allah Resûlü (aleyhissalâtu vesselâm), muhacir ve Ensâr’a bu hedefi gösterirken Medine-i Münevvere’yi nazara verir ve şöyle buyurur: “Medine,  İslam’ın/sulhun kubbesi, imanın/güvenin vatanı ve hicretin yurdudur. Bir de helal-haram, hak ve […]

Efendimiz’in (sas) Eğitim Felsefesi (5): Muameleye Dikkat

İnsanî ilişkilerde, eğitim ve rehberlikte “muamele”, işin, başlangıç ve bitiş noktasıdır. Çünkü insanların, eğitimci konumundaki kimseleri (anne babayı, muallimi, rehberi, lideri ve peygamberi), kabullenmesi, sevmesi, sayması, inanması, güvenmesi, gönlünün ve zihninin kapılarını onlara açması, soru ve sorunlarını korkmadan ve samimiyetle dile getirmesi, onlardan gördükleri güzel, samimi ve insanî muamele ile doğru orantılıdır. İnsan; kendisine kaba, kötü […]

Allah Resûlü ve Hayvan Hakları Mücadelesi

Kur’ân ve Sünnet’in sunduğu varlık anlayışının ve canlı cansız diğer varlıklarla ilişkinin temelinde yer alan en hayati esaslardan birisi belki de birincisi “hak” olgusudur. Bu çerçevede Allah’ın, yarattığı her varlık üzerinde hakları olduğu gibi aynı zamanda her varlığın birbirleri üzerinde sahip olduğu karşılıklı birtakım hakları da vardır. Allah Resûlü (aleyhissalâtu vesselâm), “Muhakkak ki Allah, her […]

Nebevî Eğitimin İlkeleri (14): “KÖTÜLÜĞÜ, İYİLİKLE SAV!”

Nebevî eğitimin temel ilkelerinden birisi de “kötülükleri iyilikle savma” prensibidir. Kötülükleri yok etmenin en etkili yöntemi, onları iyiliklerle karşılamak ve böylece iyiliği artırmaktır. Kur’ân’da Allah Resûlü’ne verilen ve O’nun da hayat boyu nice örnekliklerini sunduğu bu ilahî ölçü, her anne-baba ve muallimin eğitim ve terbiye adına temel davranış kuralı olmalıdır: “İyilikle kötülük bir olmaz. O halde […]

Nebevî Eğitimin İlkeleri (12): “ADİL OL!”

Nebevî eğitimin temel ilkelerinden birisi de “adalet” ilkesidir. Adalet, insan ilişkilerini karşılıklı haklara riayet ederek belirleyen en önemli değerdir. Adalet duygusunun oluşması ve gelişmesi, çocuğun dünyaya gelmesiyle birlikte başlar. Bir çekirdek olarak çocukların fıtratlarına yerleştirilmiş bu duygunun, gelişmeye başladığı erken dönemde anne ve baba ilk rol model olur. Sonra devreye çevre ve okul girer. Ailede sağlam […]

İçtimai Bir Sorumluluk ve Sünnet: Mazluma Sahip Çıkma

Yeryüzünde hakkı ikame ve adaleti tesis için gönderilen peygamberlerin hayatı, zalim fert ve topluluklara karşı verilen çetin mücadelelerin ve mazluma sahip çıkmanın örnekleriyle doludur. Onlar, hakkı tebliğ ve ikâme etmenin yanında haksızlığa uğrayan kimselerin de daima rehberleri ve müdafileri olmuşlardır. Hz. Nuh ve Hz. İbrahim, en büyük zulüm olan şirkin yanında onun despot temsilcilerine ve […]

“Zâlim ve güç sahibi bir idareciye karşı hak sözü söyleyip adaleti dile getirmendir!” (11 Zilhicce 10 Hicrî)

Bugün, “yevmu’l-karr” de denilen ve Allah katında bayram gününden sonra en faziletli gün kabul edilen bayramın ikinci günü; bugünün en önemli işi, cemarâtın taşlanmasıdır.  Ashâbından bazıları izin alarak Mekke’de kalmış olsalar da Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), çoğunluğu oluşturan cemaatiyle yine Minâ’da bulunmaktaydı. Her ne kadar gecenin karanlığında Kâbe’ye gitmiş ve geç vakit dönmüş olsa […]