Browsing author

Selim KOÇ

Sitemizin yazarlarından Selim Koç, 1987 yılında Uludağ Ünv. İlahiyat Fakültesinde lisans eğitimini tamamladı. 1992. yılında aynı fakültede hadis ilimlerinde yüksek lisansını bitiren yazarımız, 2002 yılında Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsünde Tefsir alanında doktorasını tamamladı. Yazar, aynı yıllarda Tefsir, hadis, fıkıh, kelam ve tasavvuf alanlarında özel dersler almaya da devam etti. Yıllardır siyer alanında da okumalar yapan ve makaleler kaleme alan yazarımız sekiz yıldır sitemizde düzenli olarak yazmaktadır. Yazarımız, 1,5 yıl kadar Mekke ve Medine’de ikamet etmiş ve Allah Resûlünün hayatıyla ilgili pek çok mekanlara gitmiş ve özel araştırma ve incelemelerde de bulunmuştur.

UNUTULAN SÜNNETLERDEN: “SADELİK” 2

Allah Resûlü sade bir hayat yaşadığı gibi ezvâc-ı tâhiratı, evlatlarını ve etrafında bulunan ashabını da sade yaşamaya davet ve teşvik ederdi. Bunun hadis külliyatında pek çok örneklerini vermek mümkündür. Ancak biz bu makalemizde birkaç örnek vermekle iktifa edeceğiz: Sadelikte Ezvâc-ı Tâhirâtı İkazı Hicretin 5. yılından sonra, Müslüman toplumun maddî şartları nispeten iyileşti. Bunun üzerine ezvâc-ı […]

Unutulan Sünnetlerden: “Sadelik”

Günümüzde tüketim çılgınlığı hem sadeliğin hem de insanî değerlerin önüne geçmiş, çevreyi ve hayatı tehdit eder hale gelmiştir. Daha rahat ve konforlu yaşam tutkusu, karaları ve denizleri kirletmekle kalmamış insanlığı da kirletmiş ve bitirme noktasına getirmiştir. Kur’ân, insanoğlunun bu sorumsuzluğuna ve şuursuzluğuna dikkat çekerken şöyle buyurur: “Allah’ın emir ve nehiylerini umursamayan; sadece kendi menfaat ve […]

Saliha Kadın ve Salih Erkek Kimdir? (1)

Hz. Ümmü Ümâre (radıyallahu anhâ) bir gün Peygamber Efendimiz’in (aleyhissalâtu vesselâm) huzuruna gelir ve “Ey Allah’ın Resûlü! Gelen vahye bakıyorum, her şey erkekler için anlatılıyor. Kadınların çok zikredildiğini görmüyorum.” der. Bunun üzerine indirilen ayette, ona ve onun şahsında bütün kadınlara ve erkeklere, insanlığın ya da salihliğin erkeklik ve dişilik değil şu evrensel doğruların yaşanıp yaşanmaması […]

Misafirperverliğin Babası: “Hz. İbrahim”

Hz. İbrahim (aleyhisselâm), bir çok ilklerin babası olduğu gibi yeryüzünde misafirperverlik ibadetini de başlatan bir nebidir. O, sıklıkla evinin misafirsiz kalmaması ve sofraya onsuz oturmamak için yola çıkar birkaç mil yürür ve mutlaka misafir bulur ve onu evinde en güzel şekilde ağırlar. Bundan dolayıdır ki kendisine “Ebu’d-Dayf” yani “Misafirperverliğin babası” ünvanı verilmişti. Nitekim Kur’ân’da da onun misafirperverliği […]

İftar Verme Sünneti: Toplumsal Dayanışmanın En Güzel Göstergesi

Kur’ân ve Sünnet, Ramazan ayının diğer aylara farklılığını özellikle nazara verir ve mü’minleri bu bereketli zaman diliminde daha fazla ibadet u taata, iyiliğe ve sosyal dayanışmaya yönlendirir. Bu açıdan Ramazan ayı, sadece oruç ve Kur’ân ayı değil Allah ile irtibatı derinlikli bir şekilde gözden geçirme ve yıl içerisinde bırakılan eksikleri tamamlama ve bütün çeşitleriyle iyiliklerde […]

ALLAH’IN KULLARINA BİR HEDİYESİ: “MİSAFİR AĞIRLAMAK”

Allah Resûlü (aleyhissalâtu vesselâm) bir gün ashâbına “Allah Teâlâ bir kavim için hayır murat edince onlara bir hediye ikram eder.” buyurur ve ardından sükût eder. Bunun üzerine merakı daha da katlanan çevresindeki sahabîler, “Yâ Resûlallah! Bu hediye nedir?” diye sorarlar. Efendimiz, “Allah’ın hediyesi misafirdir. Zira misafir rızkı ile gelir, giderken de Allah (celle celâluhu) o hane halkını bağışlar.”buyurur.  Günümüzde ihmal edilen ya da […]

Şeytanın Yakın Takibine Karşı: İSTİÂZE

İstiâze, her türlü kötülükten korunabilmek için gerekli sebepleri yerine getirdikten sonra (fiilî istiâze) kavlî dualarla, Allah’ın himayesini talep etmek demektir.  Bu kavram, Kur’ân’da Allah lafzı ile birlikte yedi, Rab ismi ile sekiz, Rahman ismi ve cin kelimesiyle birlikte toplam on yedi defa zikredilir. Bu ayetlerde Hz. Nuh bilmediği şeyleri Allah’tan istemekten Rabbine sığınır. Hz. Yusuf, kendisine […]

“Vesvâsu’l-hannâs” İnsanlar

Kur’ân-ı Kerim’in Nâs sûresinde “insî şeytanlar” olarak nitelendirdiği kimselere gelince onlar cin taifesinden daha tehlikeli olabilirler. Zira insanın hemcinsi olmaları hasebiyle farklarına varılamayabilir ya da “Ben kendimi onlardan rahatlıkla koruyabilirim!” algısıyla hafife alınabilirler. Bundan dolayı da insana daha fazla zarar verebilir, fert ve toplum hayatında daha büyük tahribata yol açabilirler. Peki kimdir bu Vesvâsu’l-hannâs insanlar? 1- […]

Kur’ân’ın Son Sözü: “Nâs Sûresi”

Nâs sûresi, Kur’ân’-ı Kerim’in yüz on dördüncü ve son sûresidir. Nâs sûresinin anlamı doğru anlaşılmadan mü’min, insî ve cinnî düşmanlarını tanıyamaz, iç dünyasını, iman ve istikametini koruyamaz. Bunun için farklı yönleriyle Nâs sûresinin tefsiri önemlidir. Makalede sûrede istifade edilen kelimeler zengin mana içerikleriyle birlikte ele alınacak ve Kur’ân’ın son sözü olması cihetiyle bu sürede verilen […]

İlişkilerinizde Ma’ruftan Ayrılmayın!

Ma’rufun bu değerindendir ki Kur’ân bu genel tavsiyeleri yanında, ailevî ilişkilerde de ma’rûf ölçülerinden ayrılmama prensibini vazeder: “…Hanımlarınıza ma’rûf ölçüleri içerisinde iyi ve güzel davranın…” Ma’ruf kelime anlamı olarak, yukarıda da belirtildiği üzere toplum tarafından bilinen ve hoş karşılanan, aklın, dinin meşru’ ve makbul, örfün de iyi ve güzel kabul ettiği söz ve davranışlardır. Buna göre eşler […]