Browsing author

Reşit Haylamaz

10 ocak 1965 yılında doğdu. İlk ve ortaokul eğitiminden sonra Endüstri Meslek Lisesi’nde elektrik okudu. 1982 yılında Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde başladığı yüksek eğitimini, yine aynı üniversitenin Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde devam ettirerek Temel İslam Bilimleri İslam Hukuku bölümünde yüksek lisans yaptı. Sonraki yıllarda Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Temel İslam Bilimleri’ne kaydoldu ve burada da “Kur’ân’a Göre Akıl” konulu teziyle Tefsir alanında doktorasını tamamladı. Çalışma hayatına, İzmir Özel Yamanlar Lisesi’nde öğretmen ve idareci olarak başladı. Askerlik görevini yerine getirdikten sonraki yılları onu, medya sektörüne taşıdı ve ilk olarak Zaman Gazetesi’nde yayın danışmanı olarak işe başladı. Ardından gelen yıllar onu, sesli ve görüntülü medyaya taşıdı ve Burç FM ile Samanyolu TV’nin denetim, redakte, musahhih, editör, yapımcı gibi alanlarında faaliyet gösterdi. Bu arada, Zaman Gazetesi’nde köşe yazarlığı görevini de yürüten Haylamaz, bundan sonraki 5 yılını Cihan Haber Ajansı’nda genel müdür olarak devam ettirdi. 2005 yılından itibaren bünyesinde 24 farklı yayınevi ile 11 dergiyi barındıran Kaynak Kültür Yayın Grubu’nda genel yayın yönetmeni olarak görev alan Reşit Haylamaz, gerek yurt içinde gerekse yurt dışında birçok seminer, konferans, sempozyuma katıldı, çok farklı alanlarda tebliğler sundu. Konuk olarak katıldığı birçok program yanında Haylamaz, Burç FM, Samanyolu TV, Mehtap TV ve Irmak TV gibi sesli ve görsel medya alanlarında çok sayıda programa da imza attı. Her ne kadar farklı alanlarda ihtisas sahibi olsa da o, çalışmalarının çoğunu İslam Tarihi’nde yoğunlaştırdı ve eserlerinin büyük çoğunluğunu siyer muhtevalı kaleme aldı. Güvenilir Gıdalar Vakfı ve Tarih Akademisi gibi organizasyonlarda aktif vazife alan Haylamaz, Peygamberyolu Derneği etrafında bir araya gelen gönüllüler kadrosuyla deruhte ettiği “Herkes O’nu Okuyor” ve “O’nunla Bir Ömür” gibi organizasyonlarla yediden yetmişe milyonlarca insana bu vesileyle kitap okuttu, başta Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) olmak üzere Asr-ı Saâdet’i daha yakından tanımalarına vesile oldu. Gün gün Efendimiz’in hayatının izini sürdüğü ve bilinmeyen günlerini de bilinir kılmaya matuf olarak başlattığı geniş kapsamlı siyer çalışması, hâlen devam etmektedir. Genel manada tarihe ve özelde ise İslâm Tarihi’ne farklı bakış açıları ile bakabilen Haylamaz’ın, bazıları farklı dillere de çevrilen Türkiye’de Domuz Gerçeği, İslâm Hukukuna Göre Organ ve Doku Nakli, Saadet Asrı’na Doğan İlk Yıldızlar, Güller ve Dikenler, Dillerdeki Müjde, Gönül Tahtımızın Eşsiz Sultanı Efendimiz 1 – 2,  Muhtasar Efendimiz,  Efendimiz’in Nurlu Hayatı, En Öndekiler,  Fethin Mü’minleri, Mü’minlerin En Mümtaz Annesi Hazreti Âişe, İslâm’ın İki Kutsal Şehri: Mekke Medine, Şefkat Güneşi, Bizim Firavun, Umre Rehberi, Bir Vedalaşma Günlüğü: Efendimiz’in Haccı, Âişe Validemiz’in Evlilik Yaşı, Efendimiz’in Aile Hayatı ve Mazlumların Hâmisi Hazreti Hadîce gibi eserleri vardır ki bilhassa bu eserler arasından “Efendimiz” konulu olanlar çok satanlar listesinde yerini aldı ve Türkiye’de üç milyonun üzerinde okur buldu. Gönül Tahtımızın Eşsiz Sultanı Efendimiz adlı eseri, 175 bölüm halinde radyo tiyatrosu olarak uyarlandı. Evli ve üç çocuk babası olan Reşit Haylamaz, sivil toplum faaliyetleri ve yayıncılık hayatına, Mısır ve ABD merkezli olarak devam etmektedir.

Ağlayan Hurma Kütüğü

Mescid-i Nebevî inşa edilmiş ve Cuma namazları da burada kılınır olmuştu. Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), hutbe okumak ve insanlarla konuşurken göz göze gelerek iletişim kurabilmek için bir hurma kütüğünün üzerine çıkıyor ve sahabeye böyle sesleniyordu. Minberin çok sade bir yapısı vardı. Bir gün, Medine’ye dışarıdan gelen ashabdan birisi, İnsanlığın İftihar Tablosu’nun bu durumunu görünce, […]

Ezanın Başlangıcı

Mekke, şiddet soluyup kin kusan bir yapıya sahipti ve burada müşterek namaz kılmak, ancak sessiz ve kuytu yerlerde mümkün olabiliyordu. Ancak Medine, daha mûnis ve beraberce cemaat oluşturmaya çok müsaitti. Üstüne üstlük burada, Mescid-i Nebevî de inşa edilmiş; cemaatle namaz kılınmaya hazır bekliyordu. Namaz vakitleri de belliydi; ancak, bu vakitleri insanlara hatırlatıp onları namaza çağıracak, […]

Ashab-ı Suffe

Yeni yurt Medine, yeni bir anlayışa daha sahne oluyordu; Efendiler Efendisi (sallallahu aleyhi ve sellem), gelen ayetleri kendileriyle paylaşıp onlarla marziyat-ı ilâhiyi müzakere edebileceği kimseleri Mescid-i Nebevi’ye toplamaya başladı. Diğer insanlar, çarşı-pazarda ticaret yapıp bağ ve bahçelerinde tarımla uğraşırken bu insanların tek hedefi, dine ait meselelerin zayi olmasının önüne geçmek ve Efendimiz’den aldıkları kültürü başka […]

Yesrib vebası ve Medine’nin bir sıhhat yurduna dönüşü

Mekke’den gelen muhacirler, Medine’nin havasına alışmakta güçlük yaşarken bir de hastalık baş göstermiş ve bazı muhacirler ağır hasta olmuşlardı. Hatta, hayatlarını ortaya koyarak kılmaya azmettikleri namazlarını bile oturarak kılmak zorunda kalmış, Mekke müşriklerinin şiddetli baskılarına rağmen taviz vermedikleri namazlarını, ayakta kılamaz olmuşlardı. Onları bu haldeyken gören Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem): – Şunu iyi […]

Abdullah İbn-i Cahş’ın Nahle Seriyyesi

Hicretin üzerinden henüz on yedi ay geçmişti. Receb ayıydı. Kureyş’in Şam’a gönderdiği kervanın dönüş zamanıydı. Efendiler Efendisi, hala oğlu Abdullah İbn Cahş’ı yanına çağırıp eline bir mektup verdi. Abdullah İbn Cahş yanındaki on iki kişiyle birlikte Efendi­miz’in tarif ettiği istikamette iki gün gidecek ve iki gün sonra mektubu açıp okuyarak gereğini yapacaktı. Denilen istikamette iki […]

Bedir’de yağmur ve sekîne

Bedir’de tatlı bir yağmur başladı. Bir sonraki zaferden önce tatlı bir rahmet müjdesi gibiydi. Müminler için rahmetin yağacağı müjdesiydi. Elbette aynı yağmur karşı tarafı da etkiledi; bir farkla ki onlar da bu gittikçe şiddetlenen yağmur karşısında perişan oldular ve bulundukları yerde çamurdan kıpırdayamaz hale geldiler. Bir de o akşam, üzerlerine sekîne inmiş ve ashâb, sanki […]

Bedir’de Müşrik Cephenin Durumu

Bu arada müşrikler, Umeyr İbn Vehb’i göndermiş mü’minler hakkında daha kesin ve net bilgi toplamak istemişlerdi. Tepeye çıkıp da manzarayı gören Umeyr, geri döndüğünde sevinerek onlara şunları söyleyecekti: – Onlar, üç yüz kişi kadarlar. Olsa olsa üç beş fazladır. Yetmiş develeri iki tane de atları var! Ancak siz bana, biraz daha zaman verin ve bundan […]

Ebû Cehil’in Sonu

Ön saflarda savaşan Abdurrahman İbn Avf’ın yanına bir aralık Ensâr’dan iki delikanlı geldi. Bunlar, Muâz İbn Amr İbn Cemûh ve Muâz İbn Afrâ adındaki iki Ensâr idi. Bıyıkları yeni terlemiş bu gençler, kervanı takip için Medine’den yola çıkarken, belli ki geri dönmekten son anda kurtulmuş ve buraya kadar gelebilmişlerdi. Hatta sağ ve sol tarafına gelen […]

Dûmetü’l-Cendel Seferi

İkinci Bedir’in üzerinden çok zaman geçmemişti ki, bu sefer de Şam taraflarından farklı haberler geliyordu. Dûmetü’l-Cendel denilen mekânda bazı kabileler bir araya gelmeye başlamıştı ve çetelerden müfrezeler kurarak Medine’ye saldırı hazırlıkları içinde bulunuyorlardı. İslâm aleyhinde yeni bir kıpırdanma daha söz konusuydu ve bu, Medine’yi tehdit ediyordu. Hatta yakınlarından geçen kervanlara saldırıp mallarına el koyuyor ve […]

Nifakta Doruk Nokta: İfk Hadisesi

Kasvâ’nın Kaybolması ve Yeniden Ortaya Çıkan Nifak Dinlenmek için mola verdikleri bu yerde konuşma fırsatı yakalayan münafıklar, her türlü malzemeyi kendi lehlerine değerlendirmeyi deniyorlardı ve o ana kadar kesintisiz yolculuğun ne kadar isabetli olduğunu gösteren gelişmelerdi bunlar. Zira Allah Resûlü’nün devesi Kasvâ bu sırada kaybolmuş ve fırsat avına yatan bu adamlar, devenin kaybolmasını da dillerine […]