Browsing author

Peygamber Yolu

Kerbelâ Mezâlimi

Kerbelâ, Hicri 61 yılında Muharrem ayının 10’unda, aşûre gününde, Alemlere Rahmet Efendimiz’in “Benim dünyada kokladığım reyhânım” [1] dediği; “cennet gençlerin efendisi” [2] olarak tavsif ettiği, “Allah’ım! Ben onu seviyorum, Sen de sev, onu seveni de sev.” [3] diye dua ettiği; Haydar-ı Kerrar Hazreti Ali’nin ve Fâtıma’z-Zehrâ’nın ciğerparesi Hazreti Hüseyin’in ve çoğu Ehl-i Beyt’ten yetmişten fazla […]

Genel Olarak Arap Yarımadası

Arapça, (شبه الجزيرة العربية , Şibhu’l-cezireti’l-Arabiyye) denilen arap yarımadası, Asya’nın güneybatısı ve Afrika’nın kuzeydoğusunda yer alır. Yarımadanın büyük bölümü çöllerden oluşur. İslam dinini iniş yeri; Asya ile Afrika arasında köprü olması; sahip olduğu petrol ve doğal gaz kaynakları sebebiyle dünyanın önemli, stratejik bir bölgesidir. Nüfusun çoğunluğunu Müslüman Araplar oluşturur. Arap yarımadası yerine kısaca Arabistan adı […]

DAVET VE TEBLİĞİN AÇIKTAN BAŞLAMASI

Aradan üç koca yıl geçmiş, münferit gayretlerle iman halkası ancak bu kadar genişleyebilmişti. Bir yakınının daha İslâm’ı tercih edişine şahit olan, yahut kendi kapısı çalınıp da imana davet edilen veya Kureyş’in nefret dolu tepkisiyle karşılaşan birçok insan, Mekke’deki bu değişimin farkına varmış; artık mesele çoğu insan tarafından konuşulur hâle gelmişti. Muhataplar nezdinde mesajın dikkat çekebilmesi […]

Efendimiz’in (sas) Sırtındaki Peygamberlik Mührü

Efendimiz’in (sas) iki kürek kemiği arasında peygamberliğine işaret eden bir mühür var mıydı? Varsa mahiyeti nasıldı? Resûl-ü Ekrem Efendimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) kütüb-ü semaviyede hâtem-i nübüvvet ile anlatıldığı, Ehl-i Kitab arasında da âhir zaman peygamberinin Peygamberlik mührü ile maruf olduğu bilinen bir gerçektir. Sadece Efendimiz’e (sallallâhu aleyhi ve sellem) ait olduğu için de bir […]

Sahabe-i Kiramın Peygamber Yolunda Yürüme Hassasiyeti

Sahabe-i kiram efendilerimiz, O’ndan gelen her şeyi kemal-i hassasiyetle kabulleniyor, korumaya alıyor ve neşrediyorlardı. Ne Efendimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem) getirdiği esâsâta muhalif bir şey ortaya koymayı düşünüyor, ne de O’na muhalif bir beyanda bulunmayı akıllarının köşesinden geçiriyorlardı. Kur’ân-ı Kerim’in tabiriyle, O’ndan gelen her şeyi “içiyor” gibi alıyor ve belliyorlardı. Evet, İsrailoğulları’nın ruhuna buzağı sevgisi […]

Kadın ve Aileye Bakışta Câhiliyye Dönemi

Câhiliyye döneminde kadın ve aileye bakış nasıldı? Saâdet Asrı öncesi Câhiliyye dönemi, kadın ve aile açısından problemlerle dolu bir zaman dilimidir. Üstelik problemler, sadece kadın ve aileyle sınırlı değildir; hayatın neredeyse her karesi, insanı bir problemle yüz yüze getirir mahiyettedir.[1] İşte İslâm, bidayet itibariyle böylesine problemli bir dönemde, problemlerle âlûde bir toplumu muhatap almış ve […]

Efendimiz’in (sas) Çocuklarıyla Münasebeti

Peygamber Efendimiz (aleyhissalatu vesselam) erkek kız, birçok çocuğun babasıdır. Bir tanesi hariç, hepsi Hz. Hatice’den (radıyallahu anh) doğmuştur: Kasım, Tahir, Zeyneb, Rukiyye, Ümmü Gülsüm ve Fâtıma, Hz. Hatice’nin (radıyallahu anh) evlâtlarıdır ve Mekke’de doğmuşlardır. Medine’de ise sadece Mısırlı cariyesi Mâriye’den İbrahim doğdu. Hz. Peygamber’in (aleyhissalatu vesselam) telakkisinde aileye hizmetçi (köle dahil) ile, azatlı ve onların […]

Aile İçi Problemlerin Çözümünde Nebevî Metod

Peygamber Efendimiz’in (sallallahü aleyhi ve sellem) en ince detaylarına kadar bize intikal eden model bir aile hayatı vardır; karşılıklı sevgi ve saygının, ilgi ve alakanın, samimiyet ve içtenliğin, hayır ve faziletin, vefanın ve her türlü güzelliğin zirvede yaşandığı bir yuvadır bu. Benlik ve bencilliğin asla yer bulamadığı bu yuva, “sen” ve “ben”in yok olup, “biz”in […]

Eskimeyen Bir Sünnet: Misvak

Tıbbî bilgilerimiz ilerledikçe birçok hastalığın mikropların birikip yuvalandığı dişlerdeki çürüklerden başladığı, kalb, böbrek ve eklemler gibi organlar başta olmak üzere birçok organ ve dokuda iltihaplanmalar meydana getiren çürüklerin, hastalıklara sebep olduğu bilinmektedir. Bir tebessümde inci gibi parlayan dişlerin insanlar üzerinde meydana getirdiği müspet tesir ile kirden sararmış ve kararmaya yüz tutmuş çürük dişlerin hâsıl ettiği […]

Bırakınız onları! Varsın, kötülüğün başı da sonu da onların olsun!

Beş yıl dokuz aydır beldeleri Mekke’den ayrı düşen Muhacirlerin; onlara memleketlerini ve meskenlerini sonuna kadar açan Ensârın gözünde tüten ve gönlünde tüllenen bir yer vardı: Kâbe! Kıbleleri, Gönüllerinin Efendisi’nin ruh ikizi. Yıllardır onlar kulluk ve Kâbe demiş ama Mekkeliler hep kılıç ve kanla karşılık vermişti. Medine’de bu özlem ve zulüm içerisinde bahar edalı ve endamlı […]