Browsing author

Peygamber Yolu

En Geniş Cadde ve En Selametli Yol: Sahabe Mesleği ve Özellikleri

Rasûl-ü Ekrem (aleyhissalâtü vesselâm) Efendimiz’in sohbetine katılıp onun boyasıyla boyanma şerefine eren, ölümü göze almadan imanlarını izhar edemeyecekleri zorlardan zor bir dönemde İslam’a sahip çıkan, bir ömür boyu şakacıktan da olsa yalana asla tenezzül etmeyerek sıdk ve sadâkatle dine hizmet eden ve böylece Peygamberlerden sonra insanların en seçkinleri ve faziletlileri olma pâyesini kazanan Ashâb-ı Kirâm […]

Nübüvvetin Çehresinde Okuduklarımız

Allah, varlık ve eşya ile Kendinin tanınıp bilinmesini dilediği gibi, vahyin lisanıyla da, tekvînî ve tenzîlî emirlerinin iç içe mütalaa edilmesini; gözlerden kalbe akan mânâların, kulaklar yolu ile gelip ruhları saran nefehatla desteklenmesini; zât, sıfât ve esmâsı itibarıyla “min haysü hüve hüve” bir ulûhiyet anlayışının ortaya konmasını ve tabiî buna karşılık da kullarının sorumluluklarını, bu […]

Toplumsal Problemlerin Çözümünde Nebevî Metod

İnsan Odaklı Çözüm Allah’ın gönderdiği vahyi harfiyyen tatbik eden Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), işe en temel noktadan, “insan”dan başladı. Zira her türlü problemi üreten, insanın bizzat kendisiydi ki bu durumda insanı çözmeden hiçbir problem çözülemezdi. Başka bir ifadeyle insan unsurunun çözüldüğü yerde, problemlerin büyük bir kısmı kendiliğinden çözülecek demekti. Allah’ın en mükerrem varlığı […]

Efendiler Efendisi’ne (aleyhissalâtü vesselâm) Salât ü Selâm

Yüce Yaratıcımız, insanlığın başlangıcıyla birlikte değişik dönemlerde yeryüzüne kendi mesajlarını ulaştıracak peygamberler göndermiş, rahmeti ve hikmeti gereği bu peygamberleri insanlar içinden seçmiştir. Ancak bu seçim alelâde bir seçim olmayıp, inceden inceye araştırma, süzme ve titizce ayıklama anlamına gelen bir seçmedir. Dolayısıyla bu göreve seçilen peygamberlerin, insanlardan farklı bir konumda olmaları garipsenmemelidir. Hattâ yeryüzünün bu değerli […]

Sözüne Sadık Bir Çoban ve Süt Mucizesi

Hz. Ebû Bekir’le birlikte Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), Mekke dışına çıkmış ve huzur arıyordu. Karşılarına, Abdullah İbn Mes’ûd adında bir çoban çıktı; Ukbe İbn Ebî Muayt’ın koyunlarını otlatıyordu. Muhammedü’l-Emîn’i de Ebû Bekir’i de biliyordu; kim ne derse desin bunlar, Mekke’nin göz dolduran iki insanıydı. Gerçi bundan, koyunlarını güttüğü Ukbe İbn Ebî Muayt hiç […]

Huzura Koşuş Devam Ediyor

Bu arada, Âmir İbn Rabîa, Utbe İbn Rabîa’nın oğlu Ebû Huzeyfe, Ebû Ubeyde İbn Cerrâh, Osman İbn Maz’ûn ve iki kardeşi Kudâme ve Abdullah, Esmâ Binti Ümeys, Ümmü Eymen, Efendimiz’in amcası Hz. Abbas’ın hanımı Ümmü’l-Fadl ve Hz. Ali’nin ağabeyi Ca’fer İbn Ebî Tâlib de gelmiş ve Müslüman olmuşlardı.[1] Fazilet aşığı insanların arasında bu din, hızla […]

Bilâl-i Habeşî: “Ehad.. Ehad..!”

Hz. Ebû Bekir’le birlikte Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) bir gün Mekke dışında bir yere gitmiş; gelen ayetleri müzakere edip namaz kılıyordu. Bu arada, yakınlarında koyun otlatmakta olan Bilâl-i Habeşî yaklaştı yanlarına. Ayla güneş gibiydiler; göz kamaştıran bu manzaraya meftun olmamak mümkün değildi. Önce, yanlarına gitmesi için bir vesile bulması gerekiyordu, bir kâse süt […]

Hazreti Habbâb’ın Alacağı

Bu günlerde bir insanın Müslüman olduğunu açıklaması, başına gelecek kötülüklere açıktan davetiye çıkarması anlamına geliyordu. Onun için birçok sahabenin Müslüman olduğunu Kureyşhenüz bilmiyordu. Yedi kişi hariç, diğer Müslümanlar kendilerini gizlemek zorunda hissetmişlerdi. Bunlar, Allah Resûlü Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem), Hz. Ebû Bekir, Ammâr İbn Yâsir ve onun annesi Sümeyye, Süheyb İbn Sinân, Bilâl-i […]

Hz. Peygamber (sav.) Dönemi Münafıklarının Özellikleri

Kur’ân-ı Kerîm’in üzerinde önemle ve sıklıkla durduğu, nitelikleriyle alâkalı geniş bilgiler sunduğu, karakter ve iç dünyalarına dikkat çektiği, haklarında isimleriyle anılan bir sureyi (Münâfikûn) indirdiği bir topluluk da münafıklardır. Hattâ bunlar, nitelikleri açısından, Kur’ân’ın, ehl-i kitap, müşrik ve kafirlerden daha fazla ve sıklıkla üzerinde durduğu bir kesimdir. Bazen itikadî-amelî olmak üzere tasnif edilerek ele alınan […]

Bir Ziyaret ve Geleceğe Açılan Yeni Bir Kapı

Resûlullah hâne-i saadetine dönmeden önce, o gün, kızı Fâtıma Validemizin kapısını çaldı; belli ki, uzun süren ayrılığın hasretini giderecekti! Kapıyı açan Fâtıma Validemizdi; bir anda babasını karşısında görünce çok heyecanlanmıştı; hasretle Resûlullah’ı süzüyordu! Bir müddet öylece kalakaldıktan sonra kendine geldi ve mübarek ellerine kapandı; doyasıya öpmek istiyordu onları! Ancak bu da yeterli değildi. Hasretini gidermeye […]