Browsing author

Peygamber Yolu

Ezvâc-ı Tâhirât’ın Allah’ı, Resûlü’nü ve Âhiret mülkünü, dünya hayatına ve süsüne tercih edişi

Îlâ Nübüvvet medresesinde ta’lîm devam ediyordu; yine o günlerden birisinde Ezvâc‑ı Tâhirât’tan bazıları Allah Resûlü’nün (sallallahu aleyhi ve sellem) yanına gelmiş ve yaşadıkları hayat şartlarının iyileştirilmesi talebinde bulunmuşlardı. Zira gözle görülen bir husus vardı; artık şartlar eskisi gibi çetin değildi ve Allah’ın ihsan ettiği çok değişik nimetlerle serfirâz kılınmışlardı; isteselerdi onlardan kendileri de istifade ederlerdi! […]

Korunup Kollanmada İlahî Yönlendirme

Ebû Tâlib, yeğeni konusunda artık daha duyarlıydı. Bugüne kadar dinlediklerinin yanında bir de Bahîra’nın anlattıklarını düşündükçe, O’nun üzerine ayrı bir hassasiyetle titriyor ve başına bir şey geleceğinin korkusuyla yatıp kalkıyordu. Zaten yeğeni Muhammed de, gelişip boy atmış, endamıyla dikkat çeker olmuştu. Üstüne üstlük bir de, bugüne kadar insanların genel alışkanlıkları konusunda farklı düşünüyor ve toplumda […]

Açılım dönemi: Devlet başkanlarına gönderilen davet mektupları

Artık Medine’de, çok daha farklı ve yeni bir dönem başlıyordu; Hudeybiye ile birlikte Mekke’den gelmesi muhtemel tehlikeler garanti altına alınmış ve böylelikle dinden habersiz yaşayanlara İs­lâm’ın aydınlık yönünün ilan edilme fırsatı elde edilmişti. Zaten bugüne kadar yaşanılan bütün savaşları Mekkeliler başlatmış, her türlü kargaşanın altındaki imzayı da onlar atmışlardı. Her defasında müdafaa konumunda kalınmış ve […]

Uhud sonrası ashâba muamele: Mülâyemet, af, mağfiret talebi ve istişare

Soru: “Allah’ın rahmeti sebebiyledir ki, sen onlara yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı kalbli olsaydın, çevrenden dağılır giderlerdi.” beyanı zaviyesinden irşad mesleği ve mülâyemet arasındaki irtibatı değerlendirir misiniz? Cevap: Söz konusu âyet, Uhud Muharebesi münasebetiyle nâzil olmuştur. Bildiğiniz gibi Uhud’da geçici bir mağlûbiyet yaşanmış fakat başlangıçta yaşanan nisbî ve kısmî hezimet daha sonra zaferle noktalanmış ve […]

Efendim

Bu can, bu ten Sana kurbandır Efendim, Nîm-nazar derdime dermandır Efendim; Fakîr Sana bendim. Atmosferin dâru’l-emândır Efendim, Teveccühün canlara candır Efendim; Elinde kemendim. Bulduklarımı Sende buldum Efendim, Kıtmîr’inim sayende oldum Efendim; Sana hep imrendim. Sensizlikle sarardım soldum Efendim, Gurbet dertleriyle yoruldum Efendim; Yoruldu menendim. Tut elimden yalnız bırakma Efendim, Sensizlik ateşine yakma Efendim; Bir hiçim […]

Akrabalarla Münasebette Nebevî Çizgi

Cemiyeti oluşturan fertleri irtibat halinde tutan çok farklı bağlar vardır. Aynı dile, dine, kültüre, coğrafyaya mensubiyetin; ortak tarih, duygu, düşünce ve ideale sahipliğin beraberinde getirdiği bağlar bunlardan bazılarıdır. Fakat dünden bugüne ferde ve topluma, menfi ya da müspet en fazla etki edenlerin başlarında soy, nikah ve sütle oluşan akrabalık bağları gelir. Akrabalar arası münasebet ve […]

Aile İçi Şiddete Son: “Bunu yapanlar, sizin hayırlılarınız olamaz!”

Düne kadar toplumda aile içi şiddet ve kadın dövmek, âdiyattan bir meseleydi; hatta bazıları tarafından bu, bir nevi güç göstergesi olarak görülüyordu. Câhiliyye dönemini görüp de kocasından, kayınpeder veya babasından, hatta erkek kardeşinden şiddet görmeyen, hırpalanıp dövülmeyen kadın yok gibiydi. Hakkın hatırını her şeyin önünde tutan Hazreti Ömer (radıyallahu anh) gibi hakperest bir mü’min, bu […]

Efendimiz (sas) Ebû Eyyûb El-Ensârî’nin evinde (22 Rebiülevvel Hicrî 1)

Kasva’nın çömeldiği yer Kasva, Beni Malik İbn-i Neccar yurduna kadar gelmiş artık Yesrib’e girilmişti. Sakin bir şekilde ilerleyen devenin nereye çömeleceği merak ediliyordu. Allah Resûlü bineğinin yularını serbest bırakmıştı. Bu esnada mübarek dudaklarından Hz. Nuh’a (aleyhisselam) ait şu dua dökülüyordu: “Ya Rabbi! Beni mübarek, bereketli, güvenli bir yere indir. Çünkü Sen, konuklayanların en hayırlısı, en […]

Efendimiz’in (sas) Kuba’dan Medine’ye geçişi (22 Rebiülevvel Hicrî 1)

Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) Kuba’da on dört gün kalmış ve on beşinci gün Pazartesi sabah Neccaroğullarından bir gruba haber göndermişti. Onlar da kılıçlarını kuşanmış gelmişlerdi. Peygamberimiz Kasva’ya binmiş, Hz. Ebu Bekir de redifindeydi. Tam hareket etmek üzereydiler ki Allah Resûlü’nün ayrılmasını istemeyen Amr İbn-i Avf oğulları gelmiş önünde durmuşlardı. “Ya Resûlallah! Bizden usandığın […]

Fitne yuvası Hayber

Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) Hudeybiye’den döneli yirmi gün olmuştu; bu anlaşmayla Mekke’den gelebilecek tehlikeler bir nebze kontrol altına alınmış, büyük bir endişe bertaraf edilmişti. Zira Hudeybiye ile birlikte, Mekke müşrikleriyle Hayber Yahudilerinin birbirlerini destekleyerek Medine’ye saldırma konusunda yapmış oldukları ittifak askıya alınmış oluyordu. Ancak yine de Benî Kurayza, Benî Kaynukâ ve Benî Nadr yurtlarından […]