Browsing author

Peygamber Yolu

Sevik gazvesi

Bedir’deki yenilgi karşısında Ebû Süfyân, Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) ve ashâb-ı kirâm hazretlerinden intikam almadığı sürece başına yağ sürmeyip hanımlarına da yaklaşmayacağına ve dolayısıyla da yıkanmayacağına dair ahdetmişti. Çok geçmeden de iki yüz kişilik bir güçle Necdiyye tarafına doğru ilerlemeye başlayacaktı. Onlar için bu, ilk defa denedikleri bir stratejiydi ve bunu, Bedir öncesinde kullanan […]

Gatafân gazvesi ve bir suikast girişimi

Bir başka bilgi de Benû Sa’lebe ve Muhârib yurdundan geliyordu; sözde Efendimiz’i etrafından kuşatıp da tüketmeyi planlamışlardı. Bunun üzerine Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), yerine Hz. Osman’ı vekil bırakarak dört yüz elli kişiyle birlikte Rebîülevvel ayının on ikisinde yola çıktı. O’nun ashâbıyla birlikte gelişini duyunca Benû Sa’lebe ve Muhârib orduları dağılıp kaçmış ve dağlara […]

Umeyr İbn-i Vehb’in suikast girişimi

Bedir Savaşı’ndan oğlu Vehb İbn Umeyr Müslümanların elinde esir olan Umeyr İbn Vehb, Kâbe’de karşılaştığı Safvân İbn Ümeyye’ye dert yanacak ve Bedir’de aldıkları mağlubiyetin acısını dile getirecekti. O da dertliydi ve bunun üzerine Umeyr, Safvân’a şunları söyleyecekti: – Allah’a yemin olsun ki, ödeme imkânı bulamadığım şu üzerimdeki borçlar ve benden sonra perişan olacaklarından endişe ettiğim […]

Kaynukâlıların ihaneti ve kalelerinin kuşatılması

Benû Kaynukâ, Medine’de yerleşik üç ana Yahudi kabilesinden birisini oluşturuyordu ve hicret sonrasında yapılan anlaşmada bu kabilenin de imzası vardı. Abdullah İbn Selâm’ın kabilesiydi bu. Müslüman olduktan sonra Abdullah İbn Selâm’ı da çok sıkıştırmış ve bu tercihini bir türlü hazmedememişlerdi. Son gelişmeler, onların bu anlaşmaya sadık kalmadıklarını gösteriyordu. Zira Bedir’de kazanılan zafer, ciddi manada onları […]

Hz. Abbâs’ın mektubu ve Mekke ordusu

Hicretin üzerinden üç yıl geçmişti ve Şevval ayının bir Perşembe günüydü. Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem), Kuba’da bulunduğu bir sırada Hz. Abbâs’ın gönderdiği mektup eline ulaşmış ve mektubu kendisine okuyan Übeyy İbn Ka’b’ı dinledikten sonra bunu gizli tutmalarını söyleyerek Sa’d İbn Rebî’in yanına gitmişti. Meğer etraftaki kabilelerden de destek alan Kureyş, Bedir’de aldığı ağır yarayı […]

Ashâbla istişare ve kararlılık

Mekke ordusu Uhud yakınlarına kadar gelmişti. Uhud demek Medine demekti; büyük bir debdebe ve ihtişamla buraya gelen Mekke ordusu Medine’yi yerle bir etme hırsıyla Uhud’da bekliyordu. Ashâbdan ileri gelenler bir araya gelmişti. Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) onlarla istişare ediyordu. Zira bu, Bedir’den daha farklı bir gelişmeydi. Gerçi Bedir’e giderken de benzeri bir istişare […]

Geri çevrilen gençler ve Uhud’a hareket

Allah Resûlü, Bedir’e çıkarken yaptığı gibi bu arada gözüne küçük gözüken gençleri geri çevirmek istemişti. Abdullah İbn Ömer, Üsâme İbn Zeyd, Üseyd İbn Zuheyr, Zeyd İbn Sâbit, Zeyd İbn Erkam, Arâbe İbn Evs, Amr İbn Hazm ve Ebû Saîdi’l-Hudrî gibi gençler o gün geri çevrilenlerdendi. Mekke müşrikleriyle vuruşmayı candan isteyen bu gençler büyük bir hüzün […]

Cuma günü ve sünnetleri

Peygamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) Cuma gününü üzerine güneşin doğduğu en hayırlı gün olarak tarif eder. Hz. Âdem’in o gün yaratıldığını, o gün cennete konulduğunu, o gün cennetten çıkarıldığını ve kıyametin de cuma günü kopacağını bildirir. Haftanın en bereketli ve en faziletli günü olan Cuma’yı, faziletli yapan Cuma namazı ve öncesindeki hutbedir. Müslümanların bir […]

Aile İçi İletişimde Anlama Gayreti

Bugün yuvalarda yaşanan problemlere ve bozulan ilişkilere de baktığımızda ilk şikâyetin: “Eşim beni anlamıyor” olduğunu görürüz.  Acaba niçin anlamıyor/anlayamıyor? diye düşündüğümüz de ise cevap çok nettir: “Tabi ki dinlemiyor da onun için.” Peki, niçin dinlemiyor? diye sorulduğunda ortaya çıkacak gerçek: “Anlamayı düşünmüyor ve önemsemiyor ki dinlesin.” olacaktır. Hasılı anlamak, konuşma ve dinlemenin ortak paydasıdır. Ancak bu ortak paydada buluşabilenler sağlıklı iletişimi kurabilirler. […]

Uhud ve münafıkların kendilerini ele verişi

Günlerden yine cumartesiydi. Uhud meydanında güneş doğmadan önce yine Bilâl’in yanık sesi duyuldu; Allah Resûlü’nün arkasında sabah namazını kılacaklardı. Ordu içinde bir hareketlilik göze çarpıyordu. Çok geçmeden bu hareketliliğin sebebi de anlaşılacaktı. Abdullah İbn Übeyy İbn Selûl ile birlikte yaklaşık üç yüz kişi geri dönüyordu. Buna göre, karşı tarafın üç bin tekmil askerle geldiği Uhud’da […]