Browsing author

Peygamber Yolu

Aile İçi İletişimde Empati, Sempati ve Îsar

Konuşma, dinleme ve anlama gayretinin yanında aile içi sağlıklı iletişimin temel dinamiklerinden birisi de empatidir. Empati, bir kişinin kendisini karşıdaki kimsenin yerine koyarak olayları onun bakış açısıyla okuması, duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlaması, hissetmesi ve bu durumu ona iletmesi sürecine verilen isimdir. Bir diğer ifadeyle empati, bir kişinin diğer kişiyi negatif ya da pozitif […]

Bedir’de Efendimiz’in (sas) duaları

Sebepler açısından yerine getirilmesi gereken her şey tamamdı ve artık zaman, Müsebbibü’l-Esbâb’a yönelme zamanıydı. Karşı tarafta biriken insanların sayısı Müslümanların üç katıydı ve o günkü savaşlar, doğrudan insan gücü üzerinden cereyan ediyordu. Sayıca az oldukları hâlde çokların üstesinden gelebilmek için Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), önce kıbleye yönelip iki rekât namaz kıldı ve ardından da, […]

Bedir’de ilk kıvılcım

Müşrikler arasında Esved İbn Esed adında densiz ve kötü huylu bir adam vardı ve bu adam ileri atılarak şunları söylemeye başladı: – Allah adına sözüm olsun ki, ya sizin şu havuzunuzdan su içeceğim yahut da o havuzu yerle bir edecek veya bu uğurda öleceğim! Bunu söylerken bir taraftan da havuza doğru koşmaya başlamıştı. Hızla yaklaşıyordu. […]

Mübâreze ve Bedir Savaşı

Mübâreze Artık iki ordu birbirine iyice yaklaşmıştı ki Rebîa’nın oğulları Utbe ve Şeybe kardeşlerle Velîd İbn Utbe öne çıkıp, mü’minlerden kendileriyle vuruşup mübareze edecek yiğit istemeye başladılar. Bir meydan okumaydı aynı zamanda bu! Babası Utbe’nin, öne çıkıp da Efendimiz’e meydan okurcasına haykırdığını gören oğul Ebû Huzeyfe, kılıcına sarılıp da ileri atılmak isteyince Efendiler Efendisi müdahale […]

Ebu’l-Bahterî

Savaş esnasında ashâbdan Mücezzer İbn Ziyâd, Efendimiz’in emân verdiği isimlerden birisi olan Ebu’l-Bahterî ile karşılaşmıştı. Verilen talimatları çiğnememek için o kadar duyarlı idiler ki Hz. Mücezzer, savaşın bu en kızgın anında bile Ebu’l-Bahterî’ye şöyle seslenecekti: – Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem), bizim seni öldürmemizi yasakladı! Bunu duyan Ebu’l-Bahterî, bir miktar rahatlamıştı. Ancak o yalnız değildi; […]

Savaşta kulluk hassasiyeti

Savaşın en kızgın olduğu demlerde Efendimiz’i merak edip de yanına gelen Hz. Ali, O’nu secdeye kapanmış hâlde dua ederken bulmuştu. Yeri gelince ve ihtiyaç hissettiğinde en önde savaşmaktan geri durmayan Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), vadedilen zaferin gelebilmesi için en azından onun kadar önemli olan Rab ile irtibat konusunda da taviz vermek istemiyordu. Resûlullah […]

Bedir’deki Melekler

Bedir, her yönüyle olağanüstü idi. Kureyş, ne umutlarla Mek­ke’den kopup buralara kadar gelmişti ama şimdi kolu ve kanadı kırık olarak geri dönmek zorunda kalıyordu. Hem de, neredeyse lider konumundaki bütün değerlerini Bedir’de bırakmış olarak! Onlar için Bedir, başlamadan biten bir savaştı! Zira ne olduğunu anlayamadan kelleleri vücutlarından ayrılmış ve hasat mevsiminde olgunlaşan başaklar gibi kolayca […]

Bedir Şehitleri

O gün mü’minlerden on dört şehit vardı. Bunların altı tanesi Muhâcir; ikisi Evs ve altısı da Hazrec olmak üzere sekiz tanesi de Ensâr’dı. Şehitler arasında, mübârezeye çıkıp da ayağı kopan Efendimiz’in amca oğlu Ubeyde İbn Hâris, Sa’d İbn Ebî Vakkâs’ın küçük kardeşi Umeyr İbn Ebî Vakkâs, üç kardeşiyle birlikte Bedir’e gelen Âkıl İbn Ebî Bükeyr, […]

Ölü müşriklere sesleniş ve Peygamber Efendimiz (sas) farkı

Ölü Müşriklere Sesleniş Müşrikler ise, Bedir’i terk edip kaçarken arkada yetmiş tane ölü bırakmışlardı. Savaş başlamadan önce Efendimiz’in yaptığı duada isimlerini zikredip de beddua ettiği Ebû Cehil, Ümeyye İbn Halef, Rebîa’nın oğlu Utbe ve Şeybe kardeşler ve Ukbe İbn Ebî Muayt da, Bedir’de ölenler arasındaydı. Hem de bunlar, Efendiler Efendisi’nin daha savaş başlamadan önce gösterdiği […]

Medine’ye gelen zafer müjdesi

Savaşın neticesinden Medine’de bulunanları haberdar etmek için Efendiler Efendisi, azatlı kölesi Zeyd İbn Hârise ile Abdullah İbn Revâha’yı önden Medine’ye gönderdi. Savaştan bir gün sonraki pazar günü öğleye doğru Akîk denilen yere kadar gelecekler ve burada ikisi birbirinden ayrılacak ve her biri bir başka cihetten Medine’ye girip müjdeyi farklı yerlerden ulaştırmayı deneyeceklerdi. Çok geçmeden Abdullah […]