Browsing author

Peygamber Yolu

Efendimiz’in (sas) Hayatında Sebeplere Riayet ve Tevekkül

İrade, tedbir/sebeplere riayet ve tevekkül, Allah Resûlü’nün hal, hareket ve hamlelerinin sacayaklarıdır. O, nübüvvet vazifesini yerine getirirken, Kur’ân’ı hayata taşırken, fert, aile ve cemiyeti ıslah edip yeniden şekillendirirken, karşısına çıkan problemleri çözerken hep iradesinin hakkını vermiştir. Bir taraftan Allah’ın, kendisini muvaffak ve muzaffer kılacağına inanıp itimat ederken diğer taraftan sebepler planında üzerine düşeni bihakkın yerine […]

Kutlu Zaman Dilimi Üç Aylar

Üç ayların kendilerine mahsus bir tadı, bir şivesi vardır ki, onları yılın diğer aylarından ayırır.. her ayın güzellik ve nefasetinin zâhirî duygularımızla hissedilip yaşanmasına mukabil, bu müstesna zaman dilimi kalble ve batınî duygularla yaşanır. Bu aylarda gönül dünyalarına yönelen insanlar, iman ve iz’anlarından fışkıran ışıklarla eşyanın perde arkasını süze süze, duygularıyla, içinde ebedî bir ömür […]

Receb Ayı ve Efendimiz’in (sas) Hayatındaki Yeri

Saygı duyulan ve tazim gösterilen ay manasına gelen Receb, hem üç aylar hem de Kur’ân’da ifade edilen haram aylar içerisinde yer alan bir aydır. Diğer haram aylar: Zilkade, Zilhicce ve Muharrem’dir. Kur’ân-ı Kerîm’de muhtelif âyetlerde haram aylardan söz edilerek bu aylara saygı gösterilmesi emredilmektedir. Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem) de haram ayları Zilkade, Zilhicce, […]

Kardeşlik Bağları ve Ensar Farkı

Medine’ye gelinmişti; ama bu gelmeyle birlikte Efendi­miz’i, çözülmesi gereken birçok problem bekliyordu. Gelenlerin adedi, üçle beşle sınırlı değildi; Müslüman olduğu halde Mekke’de kalan ender insan vardı ve diğerleri bütünüyle Medine’ye gelmişti. Üstelik, her bir insan, ailesiyle birlikte buraya geliyor yahut ailesini sonradan getiriyordu. Zaten başka da bir alternatif yoktu, olamazdı… Toplamda yüz seksen altı aile […]

Rahmetin Kuşatıcılığı ve Sonuna Kadar Açılan Af Kapısı

Bugüne kadar gelen ayetlere ve Efendiler Efendisi’nin beyanlarına bakıldığında, azab-ı ilâhinin dehşeti kadar rahmetinin enginliği de, mü’minler arasında müteâref bir meseleydi. Ancak bunu, herkes eşit oranda kavrayamamıştı. Bilhassa Kur’ân ve Sünnet gibi iki temel kaynaktan uzak kalanlar veya henüz yeni Müslüman olanlar, hem geçmiş günlerde işledikleri hataların baskısıyla mahcubiyet yaşıyor hem de azab-ı ilâhiden duydukları […]

Birbirini takip eden vefatlar ve yeşeren nifak

Ensâr arasından Akabe beyatlarına katılan ve Neccâr­oğullarının temsilcisi seçilen büyük sahabe Es’ad İbn Zürâre (Ebû Ümâme), Mescid-i Nebevi yapıldığı sıralarda hastalanmış, evinde yatıyordu. Çok geçmeden de, onun vefat haberi geldi. Hicret sonrasında yaşanan ilk hadiseydi bu. Bir anda Medine’ye, büyük bir hüzün çöküvermişti. Hüzünlenenlerin başında, elbetteki Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) vardı. Ancak bu, […]

Haset rüzgarları ve üslûpta ilahî yönlendirme

O gün de, sosyal meselelerde bütüncül bir yaklaşımla hareket edip sonuçları da öyle değerlendirmenin imkânı yoktu; gerek Medineli müşrikler ve gerekse ehl-i kitap olarak bilinen Yahudi ve Hristiyanlar arasında; Efendimiz’i tanıyıp bilen ve O’na karşı muhabbet besleyenler olduğu gibi, bunun tam tersi, O’nun karşısında yerini alan, düşmanlık adına entrikalar çeviren ve fırsat bulsa O’nu, bir […]

Allah Resûlü’nün Cenaze Namazı

Vadesi dolan, vazifesi biten ve muhayyer bırakılınca Refîk-i A’lâ’yı tercih eden Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), hicretin 11. yılı, 12 Rebiülevvel Pazartesi günü, kuşluk vaktinde vefat etmişti.  Peygamber Efendimiz’in Cenazesinin Yıkanma Zamanı ve Yıkanması Allah Resûlü’nün vefatı, O’nu canlarından çok seven Müslümanlar üzerinde derin bir sarsıntı meydana getirmişti. Kayıpların en büyüğünü yaşıyorlardı. Haberi duyanların […]

Birlikte yaşama anayasası: Medine Vesikası

Yeni gelinen hicret yurdunda problemler teker teker ele alınıyor ve birer birer çözüme kavuşturuluyordu. Çözüme kavuşturulması gereken bir konu da, Medine’nin nüfus yapısı, etnik dağılımı ve din farklılıkları göz önünde bulundurularak, bu farklı unsurlarla birlikte müşterek bir hayat sürebilmenin şartlarını oluşturmaktı. Zira, o gün için on bin civarında bir nüfusa sahip olan Medine’de, bin beş […]

Ashab-ı Kiram’ın Aile fertlerinin Medine’ye Getirilmesi ve Kuba’dan Gelen Çocuk

Ashab-ı Kiram’ın Aile Fertlerinin Medine’ye Getirilmesi Müslümanların yeni şehri Medine’de yaşanması muhtemel problemler teker teker çözüme kavuşturulmuş; şimdi sıra, geride kalan aile fertlerinin de buraya getirilmesine gelmişti. Malûm olduğu vechile Muhâcirîn-i Kirâm Hazerâtı hicret ederken, yanlarında aileleri yoktu ve bunu, asla bir problem olarak görmüyorlardı. Sadece, kendilerine: – Hicret edin, denilmiş ve onlar da bu […]