Browsing author

Peygamber Yolu

Farz Orucun Tutulduğu İlk Gün (1 Ramazan 2 Hicrî)

Hira’da ilk vahyin nuzulüyle başlayan İslam dininin esasları ve hükümleri, tedrici bir şekilde inmeye devam ediyordu. Takvimler risaletin on beşinci, hicretin ikinci yılı Şaban ayının 28’ini gösterirken İslam’ın temel şartlarından olan Ramazan orucu Müslümanlara farz kılındı. İki gün sonra hilalin gözükmesiyle Allah Resûlü ve ashabı, ilk defa farz olan Ramazan orucunu tuttular. Peygamber Yolu

İslam Tarihindeki İlk Seriyye (1 Ramazan 1 Hicrî)

Mekkeliler, bir taraftan Abdullah İbn-i Übeyy İbn-i Selûl, Evs ve Hazrec kabilelerine Efendimiz’i (aleyhissalâtu vesselâm) Medine’den sürmeleri veya öldürmeleri için ültimatom mektupları gönderirken diğer taraftan hiçbir şey olmamış gibi rahat bir şekilde kervanlarıyla Şam’a gidip geliyorlardı. Allah Resûlü, onları savaşa sebep olmadan bu tehditlerinden ve muhtemel saldırı düşüncelerinden vazgeçirmek istiyordu. Bunun için Mekke’nin can damarı […]

Ramazan Orucunun Farz Kılınması (10 Şaban Hicrî 2)

Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) Medine’ye hicretinden 18 ay sonra hicretin ikinci yılının Şaban ayında “Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi oruç tutmak size de farz kılındı. Böylece fenalıklardan korunmayı umabilirsiniz.” ayetinin nuzulüyle Ramazan orucu, Müslümanlara farz kılındı. İslam’ın temel şartlarından olan orucun, inananlar için sayısız hikmetleri vardır: Mümin topluluk, yanı başındaki nimetlere […]

Helâke Götüren Gereksiz Sorular

“Sizden önceki ümmetler, kesret-i sualle (gereksiz yere çok soru sormakla) helâk oldular.” hadisinden maksat nedir? Efendimiz’e (sallallâhu aleyhi ve sellem) pek çok soru soruluyordu. Bu sorulardan bazıları nübüvvet makamına yaraşmayan ve işin nezaketini ihlal edici mahiyette olduğundan Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem) çok rahatsız oluyordu. Özellikle zenginler, fısıltı hâlinde (necvâ) bazı özel isteklerde bulunuyorlardı. […]

Teheccüde Kalktığında Peygamber Efendimiz’in (sav.) Duası

Peygamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) teheccüt namazı için kalktığında Rabbine yönelir ve şöyle dua ederdi: اَللَّهُمَّ لَكَ الْحَمْدُ أَنْتَ قَيُّومُ السَّمٰوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَنْ فِيهِنَّ، وَلَكَ الْحَمْدُ أَنْتَ مَلِكُ السَّمٰوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَنْ فِيهِنَّ، وَلَكَ الْحَمْدُ أَنْتَ نُورُ السَّمٰوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَنْ فِيهِنَّ، وَلَكَ الْحَمْدُ أَنْتَ الْحَقُّ وَوَعْدُكَ الْحَقُّ وَلِقَآءُكَ حَقٌّ وَقَوْلُكَ حَقٌّ وَالْجَنَّةُ حَقٌّ وَالنَّارُ حَقٌّ […]

Bir Sünnetullah: Allah, Değişeni Değiştirir!

İnanan insanlar, sürekli kendilerini geliştirmeli, kalbî ve ruhî hayatları itibarıyla hep “diriliş”ler yaşamalı; fakat, aynı zamanda kendi öz değerlerine bağlı, değişme fantezisinden uzak ve durdukları yerde “sabit-kadem” olmalıdırlar. Zira bir toplum veya topluluk, kendisine bahşedilen nimetlere mazhar olduğu andaki iman, marifet, safvet, samimiyet, azim, kararlılık ve hasbîlik gibi yüce hasletlerini yitirmedikten sonra, -ilahî âdete göre- […]

İnsan ve Kıble İhtiyacı

Arapçada yön ve cihet manasına gelen “kıble” kelimesi, ıstılahta ibadetler için özellikle de namaz kılmak için dönülecek yönü belirten bir kavramdır. “İbadetler için” diye zikretmemizin sebebi namazın yanında dua ederken, kurban keserken, ihrama girerken ve ölüyü kabre yerleştirirken de kıblenin yönümüzü belirleyen bir şiar olarak karşımıza çıkmasıdır. Hatta Müslümanlar bu şiara o kadar saygılı olmuş […]

Berat Gecesi ve Faziletleri

Berat veya beraat Arapça براء – برائة berâe-berâet kelimesinin türkçeleşmiş halidir. Berâet kelime olarak sözlükte “suç, ayıp ve kusurdan uzak olmak, arınmak, temize çıkıp aklanmak, hastalıktan kurtulup iyileşmek, yükümlülükten kurtulmak, bir şeyin kendisinden olmayan şeylerden arınıp saf hale gelmesi” gibi anlamlarına gelmektedir. Dini literatürde ise Berat gecesi, Şâban ayının on beşinci gecesine verilen isimdir. Gündüzünde […]

Kıblenin Kâbe Oluşu (15 Receb Hicrî 2)

Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), Medine’ye hicret ettikten sonra ilk olarak Mescid-i Nebevî’nin inşasına başlamış ve mescidin kıblesini de Mescid-i Aksa’ya doğru belirlemişti. Bu konuda nihai, kesin ve bağlayıcı bir hüküm henüz inmediğinden dolayı Allah Resûlü, Mekke’deki uygulamayı Medine’de de devam ettirmişti. Bu aynı zamanda Yahudi toplumuyla arasında diyaloğa köprü olacak ortak bir nokta […]

Kur’ân ve Sünnet’te Şiddete Kaynak Gösterilen İfadeler ve Meselenin Aslı

Özü itibarıyla İslâm, barışın simgesi olmakla birlikte maalesef bugün o, dünya genelinde hep şiddetle anılmakta, gerek düşmanlarının entrikalarıyla gerekse müntesiplerinin yanlış temsiliyle olumsuz bir algının kurbanı olarak resmedilmektedir. Onu şiddet ile birlikte pazarlamaya çalışanların ileri sürdükleri bazı âyet ve hadisler, öncesi ve sonrasından koparılarak cımbızlanan nasslardır ve gerçeğin bütününü asla ifade etmemektedir. Bunu, herkesin bildiği […]