Browsing author

Peygamber Yolu

Ümmü Seleme Validemizle Evlilik (24 Şevval 4 Hicrî)

Ölüm de doğum da bir hakikat idi; ancak, mânen ölmüş insanlara yeni bir doğum yaşatabilmek için İslâm’ın, kendisini taşıyacak yeni yeni sebeplere ihtiyacı vardı ki Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem), bunların arayışındaydı. Bugünlerde Cenâb-ı Mevlâ (celle celâlühû), Hicâz’a açılan Zeyneb Validemiz gibi bir kapıyı kendi elleriyle toprağa emânet eden Efendiler Efendisi’ne (sallallahu aleyhi ve sellem) […]

Hendek İstişaresi ve Kazılacak Yerlerin Tespiti (23 Şevval 5 Hicrî)

Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), Hayber’den Mekke’ye giden Yahudi cemaatinin, kabile kabile dolaşarak herkesi kendi aleyhine nasıl kışkırttırttığını yakından takip ediyordu. Mekke’deki her hareket O’nun istihbarat ağına düşüyor ve O da, atacağı adımları bu bilgilere bina ediyordu. Daha Ebû Süfyân Mekke’den çıkmadan dört gün önce yola onun çıkacağının haberini almış ve konuyu ashâbıyla istişareye […]

Uyeyne İbn-i Hısn’ın İhaneti ve Pişmanlığı (23 Şevval 8 Hicrî)

Hicret sonrasında yaşanan şiddet olaylarının en önemli aktörlerinden biri de Taif’te, muhkem kaleler arkasında yaşayan ve yıllar önce Efendimiz’e (sallallahu aleyhi ve sellem) hayatının en acı günlerini yaşatan Sakîflilerdi. Bu kabile, Müslümanlar aleyhine tertip edilen hemen her organizasyona bir şekilde destek veriyor ve onlara saldırıp kaçanlara da kucak açıyorlardı. Nitekim Huneyn sürecinde de boş durmamış ve […]

“Onlar hür insanlardır. Teslim edemem!” (22 Şevval 8 Hicrî)

Taif kuşatması devam ediyordu. Sakiflilerin direncini kırmak isteyen Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), kölelere haber saldı: “Kaleden inip yanımıza gelen ve Müslüman olan köle hürdür.” Bu hamle, yıllardır en temel hak ve hürriyetlerinden mahrum bir şekilde en ağır işlerin altında ezilen köleler üzerinde etkili oldu. İslam’da adalet, şefkat ve kardeşlik vardı. Yirmi üç köle, […]

Miras Sorusu ve Nisâ Sûresi’nin İnişi (20 Şevval 3 Hicrî)

Hz. Sa’d İbn-i Rebî (radıyallahu anh) Uhud savaşında şehit düşmüştü. O gün akşam vakti Mescid-i Nebevî’ye dönen Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), ertesi gün ordusuyla birlikte Hamrâü’l-Esed’e hareket etmişti. Allah Resûlü ve ashabı, orada iken Hz. Sa’d İbn-i Rebî’nin erkek kardeşi gelmiş ve onun bütün mirasına el koymuştu. Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), […]

Allah Resûlü’nün Hayatında İhtiyat ve Temkin

Tebliğde esas olan açıklık ve şeffafiyettir. Mükellefiyet şartlarına (irade, akıl, buluğ) sahip olan her fert, dinin muhatabıdır. Peygamberlerin vazifesi de ilahî mesajı, bütün muhataplarına ulaştırmak; onları, bunları kabule ve yaşamaya davet etmek, kendisine tabi olanlara ilahî hak ve hakikatleri, emir ve nehiyleri, helal ve haramları, talim buyurmaktır. Bu manada onlar, dine ait hiçbir emri gizlemedikleri […]

“Mü’min, bir delikten iki defa ısırılmaz!” (19 Şevval 3 Hicrî)

Üç gündür ordusuyla birlikte Hamrâü’l-Esed’de bekleyen Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem) müşriklerin korkup Mekke’ye doğru hareket ettiklerini haber alınca bugün Medine’ye dönme kararı almıştı. Fakat ayrılmadan önce her ihtimale karşılık çevreyi kontrol ettirmek istedi. Bu esnada Ebû Azze el-Cumehî olarak bilinen Amr İbn-i Abdullah isimli bir müşrik, kampın etrafında gözetleme yaparken yakalandı. Casusluk yaparken […]

Hamrâü’l-Esed’de Erzak İhtiyacının Karşılanması (17 Şevval 3 Hicrî)

Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), dün, Uhud’dan ayrılan Mekkelileri geri dönüp Medine’ye tekrar saldırma fikrinden caydırmak için 630 kişilik yaralı Uhud ordusuyla Hamrâü’l-Esed’e gelmişti. Ani bir kararla çıkıldığı için askerler yanlarına burada kaldıkları süre içerisinde beslenmelerine yetecek kadar erzak alamamışlardı. Ensar’ın ileri gelenlerinden Hz. Sa’d İbn-i Ubâde (radiyallahü anh) hemen devreye girmiş ve kendine […]

Benû Kaynukâ Kuşatması (17 Şevval 2 Hicrî)

Benû Kaynukâ, Medine’de yerleşik üç ana Yahudi kabilesinden birisini oluşturuyordu ve hicret sonrasında yapılan anlaşmada bu kabilenin de imzası vardı. Abdullah İbn Selâm’ın kabilesiydi bu. Müslüman olduktan sonra Abdullah İbn Selâm’ı da çok sıkıştırmış ve bu tercihini bir türlü hazmedememişlerdi. Son gelişmeler, onların bu anlaşmaya sadık kalmadıklarını gösteriyordu. Zira Bedir’de kazanılan zafer, ciddi manada onları […]

Nisâ Sûresi’nin 104. Ayetinin İnişi (16 Şevval 3 Hicrî)

Abdullah İbn-i Amr İbn-i Avf, yolculuğu esnasında yolda Uhud’dan ayrılan Mekke ordusunun, geri dönüp Medine’ye tekrar saldırmanın planlarını yaptığına şahit olmuş ve vakit kaybetmeksizin Allah Resûlü’nün yanına gelip durumu haber vermişti. Bunun üzerine Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), önce meseleyi yanına çağırdığı Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer’le istişare etmiş ardından da Hz. Bilâl’e seslenerek insanlara […]