Browsing author

Peygamber Yolu

Efendimiz’in (sas) Kendi Ordusuna Merhameti

Peygamber Efendimiz’in (aleyhissalâtu vesselâm) ashâbına karşı derin bir sevgisi ve şefkati vardı. Onların üzerine bir baba hassasiyetiyle titrer; kendilerine zarar dokunmaması için kılı kırk yararcasına dikkatli ve dengeli hareket ederdi. Hak ve hukuklarını muhafaza adına müthiş bir cesaret, gayret ve kararlılık sergilerdi. Zira başta Mekkeliler olmak üzere farklı grupların kara propagandası ve kışkırtmasıyla neredeyse bütün […]

Efendimiz’in (sas) Çocukluk Dönemi ve Eğitimi

Hira’da yaşananları haber alan Mekke’nin ileri gelenleri, Muhammedu’l-Emîn ile alay etmeye başlamış ve kendisine “mecnun/deli” ithamında bulunmuşlardı. Buna cevap mahiyetinde Cenâb-ı Hak, “Nûn. Kalem ve ehl-i kalemin satırlara dizdikleri ve dizecekleri şeyler hakkı için: Rabbinin lütfuyla, deli değilsin. Hem senin ecrin, mükâfatın hiç kesilmez! Ve sen pek yüksek bir ahlâk üzerindesin! Yakında göreceksin, onlar da görecekler. […]

Efendimiz’in (sas) Evrensel Ahlakı, Entegrasyon ve Asimilasyon (1)

Kuralları ve değer yargılarıyla toplumdan topluma değişkenlik gösterse de ahlak, evrensel bir kavramdır. Bu durum tıpkı hukukun evrenselliğine rağmen kanunların, ülkelere ve sistemlere göre değişkenlik arz etmesine benzetilebilir. Bu farklılığın temelinde ise inançlar, kültür, örf, âdet ve gelenekler vardır. Buna bağlı olarak bugün hicret edilen coğrafyalarda yeni kültür ve inançların yanında farklı ahlak anlayışlarıyla da karşılaşılması […]

Hakkı Haykıran Rahibe ve Zulme Sessizlik

İslam’a ilk gönül verenler, kendilerini en temel hak ve hürriyetlerinden mahrum bırakan Mekkelilerin baskı, işkence, zulüm ve haksızlıklarından kurtulmak için Habeşistan’a hicret etmişlerdi. Arada dönenler olsa da büyük çoğunluğu, on beş yıl orada kalmış; hicretin yedinci yılında Efendimiz’in (aleyhissalâtu vesselâm) Necâşî’ye yazdığı bir mektup üzerine Medine’ye dönmüşlerdi. Tam Hayber’in fethedildiği sırada gelmiş ve O’nunla buluşmuşlardı. […]

Nebevî Bir Yol: Geniş Tabanlı Hareket (2)

Asr-ı Saadet’te elde edilen ve etkisi kıyamete kadar sürecek neticelerin altında yatan esaslardan birisi de hemen her hususta geniş tabanlı hareket edilmesi olmuştu. Hira’da ilk vahyi alan ve peygamberlikle görevlendirilen Hz. Muhammed (aleyhissalâtu vesselâm), ilahî hak ve hakikatleri, temsil ve tebliğ için yirmi üç yıl kesintisiz devam edecek bir aksiyon başlatmıştı. Fert, aile ve cemiyet […]

Sevdiklerimizi Ötelere Uğurlayamama ve Vefa

Bir gün Cibrîl-i Emîn, Efendimiz’e (aleyhissalâtu vesselâm) gelir ve “Ey Muhammed, dilediğin kadar yaşa! Sonunda öleceksin! Dilediğini sev, bir gün ondan ayrılacaksın. İstediğini yap, sonunda mutlaka karşılığını göreceksin. Şunu iyi bil ki mü’minin şeref ve itibarı, gecelerini ibadetle geçirmesinde; izzet ve haysiyeti de gönül tokluğu içinde bulunup insanlara el açmamasındadır.” buyurur. Cibrîl’in “Dilediğini sev, bir gün ondan […]

Neticeye Götüren Yolun Nebevî Esasları (1): Allah ile Kesintisiz İrtibat

Asr-ı Saadet’ten günümüze İslam dininin, insan, millet, medeniyet, devlet, örf, adet, kültür, duygu, düşünce, felsefe, ilim, bilim, sanat ve mimarî üzerindeki etkisine bakıldığında Allah Resûlü’nün güneş gibi inkâr edilemez bir muvaffakiyetinin olduğu görülecektir. İslam, 14 asırdır maruz kaldığı düşmanca saldırılara rağmen varlığını korumuş; binlerce farklı milletten milyarlarca insanın gönlüne girmiş, dünyanın dört bir tarafına ulaşmıştır. […]

Medine’nin Yalan Haber Üreten Sakinleri: Murcifûn

Sosyal hayatın en önemli problemlerinden birisi de toplumda fitne ve fesada sebebiyet verecek, insanları korkuya sevk edecek, birlik ve beraberliği sarsacak yalan haber ve uydurma iddialardır. Tarih boyunca hemen her toplum ve topluluk, bu türlü bilinçli saldırıların muhatabı olmuştur. Allah Resûlü’nün hicretinden sonra ete kemiğe bürünmeye başlayan Müslüman toplumu da bu tür sinsi saldırılara maruz […]

Müşrik, Bedevî ve Münafıkların Dahi Hepsi Bir Değil! (3)

İlk iki makalede Kur’ân’ın farklı kimliklere bakışta “genelleme yapmama” ilkesinden bahsedilmiş ve bu ilke, şairler ve ehl-i kitap örnekleri üzerinden izah edilmişti. Bu makalede aynı durumun Kur’ân’da bahse konu olan müşrikler, bedeviler ve münafıklar için de geçerli olduğu üzerinde durulacaktır. Müşrikler Müşrikler, vahiy ve peygamberlik sonrası Allah Resûlü’nün ilk muhatap olduğu kimliktir. Zira içinde doğup […]

Farklı Kimliklere Bakışta Genelleme Yapmama: “Ehl-i Kitap” Örneği (2)

Kur’ân’ın indiği, İslam Ahlakı’nın, Hukuku’nun ve Medeniyeti’nin şekillendiği süreçte Allah Resûlü’nün muhatap olduğu farklı kimlikler arasında Yahudi ve Hristiyanlar da vardı. Kur’ân, bu iki kimliği bazen ayrı bazen de “Ehl-i Kitap” üst kimliği ile bir arada ele alır ve anlatır. Zaman zaman da “Benî İsrail” şeklinde milli kimlikleriyle hitap eder ve açıklamalarda bulunur. Onların, Kur’ân […]