Browsing author

Peygamber Yolu

Sevdiklerimizi Ötelere Uğurlayamama ve Vefa

Bir gün Cibrîl-i Emîn, Efendimiz’e (aleyhissalâtu vesselâm) gelir ve “Ey Muhammed, dilediğin kadar yaşa! Sonunda öleceksin! Dilediğini sev, bir gün ondan ayrılacaksın. İstediğini yap, sonunda mutlaka karşılığını göreceksin. Şunu iyi bil ki mü’minin şeref ve itibarı, gecelerini ibadetle geçirmesinde; izzet ve haysiyeti de gönül tokluğu içinde bulunup insanlara el açmamasındadır.” buyurur. Cibrîl’in “Dilediğini sev, bir gün ondan […]

Neticeye Götüren Yolun Nebevî Esasları (1): Allah ile Kesintisiz İrtibat

Asr-ı Saadet’ten günümüze İslam dininin, insan, millet, medeniyet, devlet, örf, adet, kültür, duygu, düşünce, felsefe, ilim, bilim, sanat ve mimarî üzerindeki etkisine bakıldığında Allah Resûlü’nün güneş gibi inkâr edilemez bir muvaffakiyetinin olduğu görülecektir. İslam, 14 asırdır maruz kaldığı düşmanca saldırılara rağmen varlığını korumuş; binlerce farklı milletten milyarlarca insanın gönlüne girmiş, dünyanın dört bir tarafına ulaşmıştır. […]

Medine’nin Yalan Haber Üreten Sakinleri: Murcifûn

Sosyal hayatın en önemli problemlerinden birisi de toplumda fitne ve fesada sebebiyet verecek, insanları korkuya sevk edecek, birlik ve beraberliği sarsacak yalan haber ve uydurma iddialardır. Tarih boyunca hemen her toplum ve topluluk, bu türlü bilinçli saldırıların muhatabı olmuştur. Allah Resûlü’nün hicretinden sonra ete kemiğe bürünmeye başlayan Müslüman toplumu da bu tür sinsi saldırılara maruz […]

Müşrik, Bedevî ve Münafıkların Dahi Hepsi Bir Değil! (3)

İlk iki makalede Kur’ân’ın farklı kimliklere bakışta “genelleme yapmama” ilkesinden bahsedilmiş ve bu ilke, şairler ve ehl-i kitap örnekleri üzerinden izah edilmişti. Bu makalede aynı durumun Kur’ân’da bahse konu olan müşrikler, bedeviler ve münafıklar için de geçerli olduğu üzerinde durulacaktır. Müşrikler Müşrikler, vahiy ve peygamberlik sonrası Allah Resûlü’nün ilk muhatap olduğu kimliktir. Zira içinde doğup […]

Farklı Kimliklere Bakışta Genelleme Yapmama: “Ehl-i Kitap” Örneği (2)

Kur’ân’ın indiği, İslam Ahlakı’nın, Hukuku’nun ve Medeniyeti’nin şekillendiği süreçte Allah Resûlü’nün muhatap olduğu farklı kimlikler arasında Yahudi ve Hristiyanlar da vardı. Kur’ân, bu iki kimliği bazen ayrı bazen de “Ehl-i Kitap” üst kimliği ile bir arada ele alır ve anlatır. Zaman zaman da “Benî İsrail” şeklinde milli kimlikleriyle hitap eder ve açıklamalarda bulunur. Onların, Kur’ân […]

Farklı Kimliklere Bakışta En Temel Ölçü: Genelleme Yapmama (1)

Kâinata özellikle de yeryüzüne, hayret verici bir çeşitlilik ve renklilik hakimdir. Yüce Allah, varlığına, birliğine, isim ve sıfatlarına ayna tutan sanatını, tek türle ya da tekdüzelikle değil müthiş bir zenginlikle nazarlara arz etmiştir. Sesler, renkler, boylar, boyutlar, desenler, ambalajlar, genler, gezegenler… hep farklı farklıdır. Üstelik bütün bu farklılıklar, iç içedir. Dışardan bir müdahale olmadığı sürece […]

İman Esaslarının Özellikleri ve İtikatta Asimilasyon (2)

İman Esasları, Akla ve Fıtrata Uygundur! İnsan, donanımı ve tecrübeleri dolayısıyla inancını/imanını aklî ve mantıkî temellere dayandırma ihtiyacı duyar. Bu açıdan iman esasları, akıl ve fıtrata, en uygun muhtevaya sahiptir. Allah’ın dini, insan aklına ve fıtratına ters düşen; akıl ve mantığın temel ilkeleriyle çelişen prensipler içermez. Getirdiği esaslar, ortalama insan aklının kavrayabileceği, makuliyetini anlayabileceği ilkelerdir. […]

Asr-ı Saadet’te Kadınların, Problemlerin Çözümüne Sunduğu Katkı

Cahiliye döneminde kadın, hor, hakir ve uğursuz görülüyor; hak ve hukuku ayaklar altına alınıyordu. Hatta varlığı bile problem kabul ediliyor ve bazı kabilelerde küçük yaşta diri diri toprağa gömülüyordu. İlk vahyin inişi ve Muhammedü’l-Emîn’e verilen peygamberlik vazifesi, bekledikleri şafağın doğduğunu müjdeliyordu. Zira İslam, asırlardır devam eden bu gidişata, dur demiş ve tedricî bir şekilde kontrolsüz […]

İman Esaslarının Özellikleri ve İtikatta Asimilasyon (1)

Müslümanlar, iman esaslarını ve onların özelliklerini iyi bilirlerse hicret ettikleri coğrafyalarda, asimile olmadan yaşamayı başarır ve çevrelerine de daha faydalı fertler olurlar. Aksi takdirde aklî, mantıkî ve ilmî delillere dayalı olmayan iman, şüphe rüzgarları ve dalalet fırtınaları karşısında varlığını devam ettiremez. Daha çok çevreden görülerek öğrenilen ya da anne-babadan miras olarak alınan taklidî imanla fırtınalı […]

Kriz Yönetiminde Nebevî Esaslar (3)

Seferberlik İslam toplumunun birlik ve beraberliğine büyük önem veren Allah Resûlü, inananları bu ufka taşıma adına sürekli hatırlatmalarda bulunuyor ve mesajlar veriyordu: “Mü’minler birbirini sevmede, birbirine merhamet etmede ve birbirini korumada bir vücut gibidir. Vücudun bir organı hasta olduğunda diğer organları da bundan dolayı uykusuzluğa ve ateşli hastalığa düçâr olur.”, “Mü’minlerin dertleriyle dertlenmeyen bizden değildir!”, […]