Boykot Yılları; Efendimiz (sas) ve Ashâbının Duruşu

Bi`setin yedinci senesi, Muharrem ayının ilk günüydü. Bu tarihe kadar İslâm’ın inkişâfına mani olmak gayesiyle müşrikler tarafından girişilen her teşebbüs boşa çıkmıştı. Baş düşman ilan ettikleri Allah Resûlü’nü (sallallâhu aleyhi ve sellem) davasından vazgeçirmek, O’na gönül verenleri inançlarından döndürmek ve O’na yönelenlere engel olmak için başvurmadıkları yol, yapmadıkları zulüm ve işkence kalmamıştı. Her şeye rağmen […]

Efendimiz’in (sas) Yaratılış Yönünden Vasıfları

Efendimiz’in (aleyhissalâtü vesselâm) yaratılış yönünden vasıfları nasıldı? Yaratılış zaviyesinden güzel vasıflara bakılacak olursa Kâinatın Efendisi en güzel vasıflara sahiptir. Güzellik adına bütün mehâsin onda cem etmiştir. Hatta İmam Kurtubi Hazretleri şöyle der: “Peygamber Efendimiz’de (sallallâhu aleyhi ve sellem) güzellik vasıflarının sadece birazı nümâyan idi, görünürdü. Zaten eğer tamamı görünecek olsa idi, Sahabe efendilerimiz o güzelliği […]

Hind İbn Ebî Hâle’nin Dilinden Peygamber Efendimiz’in (sas) Fizikî Yönü

Hind İbn Ebî Hâle kimdir? Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) fizikî yönünü nasıl anlatmaktadır? Babasının adını taşıyan ve yine aynı zamanda babası gibi edebiyat ve belağatta temeyyüz eden Hind İbn-i Ebî Hâle, Hazreti Hadîce’ye “Ümmü Hind” künyesini kazandıran ve diğerlerine nispetle daha çok bilinen oğludur. İlk müslümanlardandır; evin diğer sakinleri gibi o da, İslâm gelir […]

Büyük medeniyet dönüşümlerini, hep muhacir kavimler gerçekleştirmiştir!

Fizik ötesinin nakşının, mekâna, zamana ve insana işlenmesi sonucunda medeniyet ortaya çıkar. Bir bakıma insanların fizik ötesine ait mânâ ve idealleri hayatlarına ve fizikî çevreleri üzerindeki tasarruflarına yansıtmalarıdır medeniyet. Medeniyetlerin kuruluşu ile peygamberlerin (aleyhimüsselâm) gönderilişi arasında yakın bir alâka vardır. Zira fizik ötesi ile yeryüzü arasındaki münasebeti temin edenler ve bize hakikati bildirenler peygamberlerdir. Nitekim […]

Hicret, mukaddes bir göçtür!

Hicret; sözlükte bir yeri, bir şeyi terk etmek, bir yerden ayrılıp başka bir yere gitmek, bir şeyden kaçınmak mânâlarına gelir. Kur’ân-ı Kerîm’de ve hadîs-i şerîflerde kelimenin bu mânâlarda kullanıldığı görülür. Bunlardan özellikle “kötülüklerden kaçınma” mânâsındaki kullanımı dikkat çekmektedir. Nitekim Allah (celle celâluhu) Peygamber Efendimiz’e (sallallahu aleyhi ve sellem) daha nübüvvetin ilk yıllarında pis ve murdar […]

Tebûk

Tebliğ ve irşad eksenli bu gidiş gelişler yaşanırken Şam cihetinden yeni bir haber gelmişti. Hristiyan Araplar Hirakl’e mektup yazmış ve “Hani şu peygamberlik iddiasıyla ortaya çıkan adam vardı ya, işte O öldü ve arkadaşları da kıtlıktan kırılıyorlar; mal ve mülkleri yok oldu! Şâyet onları da kendi dinine dahil etme gibi bir düşüncen varsa, bu işin […]

Himmete Müracaat

Şartlar ağır, düşman kavi, yol uzun ve imkânlar da azdı; Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), hemen her gün minbere çıkıyor ve sıkıntılar içinde kıvrananların elinden tutmaları için imkânı olan ashâbını infaka teşvik edip: – Allah’ım! Şâyet bu insanların başına olumsuz bir şey gelip de helâk olurlarsa, artık yeryüzünde Sana ibadet edilmez, diyor ve elinde imkânı […]

Medine’den Hareket

Artık gelen gelmiş ve sıra, İslâm ordusunun yola çıkmasına gelmişti. Resûlullah her kabileye sancak ve bayraklarını hazırlamalarını söylüyor ve onları savaşa teşvik ediyordu. – Kişi, ayakkabıyla yola çıktığı sürece süvari gibidir, buyurarak ashâbını ayakkabı giymeleri konusunda teşvik ediyordu. Zira binecek bir hayvanı olmayanlar açısından, bu kadar uzun mesafelerin aşılabilmesi, ancak böyle mümkün olabilirdi! Kendisinden önce […]

Semûd Kavminin Kalıntıları ve Hıcr

Yine hareket başlayıp da Semûd kavminin kalıntılarının bulunduğu Hıcr denilen mevkiye geldiklerinde ashâb, Semûd halkının kalıntıları içine dalmış, kuyularından su çekip kırbalarını doldurmaya başlamışlardı. Hâlbuki Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), burayı görür görmez devesini hızlandırmış ve yüzünü de kapatarak hızla yol almaya başlamıştı! Ashâbının bu hâlini görünce onlara seslendi ve: – Kendilerine zulmedenlerin arkada […]

İslam Ordusu Tebûk’te

Ertesi gün olup da Tebûk’e ulaşıldığında, pınarların yanına iki askerin ulaştığı görülecekti; Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) onlara: – Pınarların suyuna dokundunuz mu, diye sordu. – Evet, diyorlardı. Celâllenmişti; zira bu kadar hassasiyet gösterilmesine rağmen emr-i nebevînin dinlenmemesi doğru değildi ve Efendiler Efendisi (sallallahu aleyhi ve sellem), benzeri durumlarda bir daha aynı hatanın yapılmaması adına […]