İftar Verme Sünneti: Toplumsal Dayanışmanın En Güzel Göstergesi

Kur’ân ve Sünnet, Ramazan ayının diğer aylara farklılığını özellikle nazara verir ve mü’minleri bu bereketli zaman diliminde daha fazla ibadet u taata, iyiliğe ve sosyal dayanışmaya yönlendirir. Bu açıdan Ramazan ayı, sadece oruç ve Kur’ân ayı değil Allah ile irtibatı derinlikli bir şekilde gözden geçirme ve yıl içerisinde bırakılan eksikleri tamamlama ve bütün çeşitleriyle iyiliklerde […]

ALLAH’IN KULLARINA BİR HEDİYESİ: “MİSAFİR AĞIRLAMAK”

Allah Resûlü (aleyhissalâtu vesselâm) bir gün ashâbına “Allah Teâlâ bir kavim için hayır murat edince onlara bir hediye ikram eder.” buyurur ve ardından sükût eder. Bunun üzerine merakı daha da katlanan çevresindeki sahabîler, “Yâ Resûlallah! Bu hediye nedir?” diye sorarlar. Efendimiz, “Allah’ın hediyesi misafirdir. Zira misafir rızkı ile gelir, giderken de Allah (celle celâluhu) o hane halkını bağışlar.”buyurur.  Günümüzde ihmal edilen ya da […]

Hz. Abdullah bin Ömer (radıyallahu anh)

Hz. Abdullah bin Ömer‘in (radıyallahu anh), Allah Resûlü’nün (aleyhissalâtu vesselâm) yetiştirdiği nadide ve abide şahsiyetlerden biridir. Sağlam imanı, örnek ahlakı, Kur’ân ve Sünnet’e aşkın bağlılığı, ilim ve irfanı ile İslam toplumuna büyük hizmetleri olmuştur. Asr-ı Saadet’te oluşan insanî ve İslamî birikimin, bilginin ve nebevî beyanların gelecek nesillere aktarılmasına öncülük edenler arasındadır. Abdullah Bin Ömer Kimdir? […]

Şeytanın Yakın Takibine Karşı: İSTİÂZE

İstiâze, her türlü kötülükten korunabilmek için gerekli sebepleri yerine getirdikten sonra (fiilî istiâze) kavlî dualarla, Allah’ın himayesini talep etmek demektir.  Bu kavram, Kur’ân’da Allah lafzı ile birlikte yedi, Rab ismi ile sekiz, Rahman ismi ve cin kelimesiyle birlikte toplam on yedi defa zikredilir. Bu ayetlerde Hz. Nuh bilmediği şeyleri Allah’tan istemekten Rabbine sığınır. Hz. Yusuf, kendisine […]

“Vesvâsu’l-hannâs” İnsanlar

Kur’ân-ı Kerim’in Nâs sûresinde “insî şeytanlar” olarak nitelendirdiği kimselere gelince onlar cin taifesinden daha tehlikeli olabilirler. Zira insanın hemcinsi olmaları hasebiyle farklarına varılamayabilir ya da “Ben kendimi onlardan rahatlıkla koruyabilirim!” algısıyla hafife alınabilirler. Bundan dolayı da insana daha fazla zarar verebilir, fert ve toplum hayatında daha büyük tahribata yol açabilirler. Peki kimdir bu Vesvâsu’l-hannâs insanlar? 1- […]

Kur’ân’ın Son Sözü: “Nâs Sûresi”

Nâs sûresi, Kur’ân’-ı Kerim’in yüz on dördüncü ve son sûresidir. Nâs sûresinin anlamı doğru anlaşılmadan mü’min, insî ve cinnî düşmanlarını tanıyamaz, iç dünyasını, iman ve istikametini koruyamaz. Bunun için farklı yönleriyle Nâs sûresinin tefsiri önemlidir. Makalede sûrede istifade edilen kelimeler zengin mana içerikleriyle birlikte ele alınacak ve Kur’ân’ın son sözü olması cihetiyle bu sürede verilen […]

Efendimiz’in Eğitim Felsefesi (8): Doğru Arkadaş Seçimi!

İnsanın; karakteri, kişiliği, duygu ve düşünceleri, niyet ve nazarı, yaşantısı, başarıları, hal, hareket ve ahlâkı üzerinde çevresinin belirleyici bir rolü vardır. O, çevresine hâkim olan zihniyet, örf, âdet, kültür, din, ideoloji, akım ve şartlara göre ilk şeklini ve rengini alır. Çocukluk dönemlerinde en yakın aile üyeleri; anne, baba, kardeş ve diğer akrabalar; gençlik yıllarında arkadaş […]

İlişkilerinizde Ma’ruftan Ayrılmayın!

Ma’rufun bu değerindendir ki Kur’ân bu genel tavsiyeleri yanında, ailevî ilişkilerde de ma’rûf ölçülerinden ayrılmama prensibini vazeder: “…Hanımlarınıza ma’rûf ölçüleri içerisinde iyi ve güzel davranın…” Ma’ruf kelime anlamı olarak, yukarıda da belirtildiği üzere toplum tarafından bilinen ve hoş karşılanan, aklın, dinin meşru’ ve makbul, örfün de iyi ve güzel kabul ettiği söz ve davranışlardır. Buna göre eşler […]

Aile Hayatında Temel Bir Ölçü: “MA’RUF”

Arapça bir kelime olan “örf/ma’rûf”, (عرف) a-r-f kökünden türetilmiş bir terimdir. Lügatte örf, bilinmeyen şeyin zıddı yani “bilinen şey” yani “maruf“; atın yelesi, horozun ibiği, yüksek mekan, dağın zirvesi ve peşi peşine gitmek gibi farklı anlamlara gelir. Istılahî anlamda ise örf/ma’rûf, “akılla ya da vahiyle iyi olduğu bilinen fiil”  ve “Allah’a kulluk ve insanlara muamele hususunda […]

Efendimiz’in Müjdesi Işığında Tükürüğün Sırları

Risale-i Nur’da peygamberlerin mucizelerinden bahsedilirken, ilimlerin zaman içindeki bilgi birikimi ve gayretlerle gelebileceği seviyelere dikkat çekilir. Mesela Hazreti İsa’nın (aleyhisselâm) mucize olarak ölüleri diriltmesi ve körlerin gözünü açmasından hareketle tıbbın nihaî hedefi tayin edilir. Bu misallerden anlaşıldığı kadarıyla Rabbimiz mânen, “Ey kullarım, Ben Resullerim vasıtasıyla bu harika hadiseleri mucize olarak gösterdim. Siz kâinat kitabımı iyi […]