İlişkilerinizde Ma’ruftan Ayrılmayın!

Ma’rufun bu değerindendir ki Kur’ân bu genel tavsiyeleri yanında, ailevî ilişkilerde de ma’rûf ölçülerinden ayrılmama prensibini vazeder: “…Hanımlarınıza ma’rûf ölçüleri içerisinde iyi ve güzel davranın…” Ma’ruf kelime anlamı olarak, yukarıda da belirtildiği üzere toplum tarafından bilinen ve hoş karşılanan, aklın, dinin meşru’ ve makbul, örfün de iyi ve güzel kabul ettiği söz ve davranışlardır. Buna göre eşler […]

Aile Hayatında Temel Bir Ölçü: “MA’RUF”

Arapça bir kelime olan “örf/ma’rûf”, (عرف) a-r-f kökünden türetilmiş bir terimdir. Lügatte örf, bilinmeyen şeyin zıddı yani “bilinen şey” yani “maruf“; atın yelesi, horozun ibiği, yüksek mekan, dağın zirvesi ve peşi peşine gitmek gibi farklı anlamlara gelir. Istılahî anlamda ise örf/ma’rûf, “akılla ya da vahiyle iyi olduğu bilinen fiil”  ve “Allah’a kulluk ve insanlara muamele hususunda […]

Efendimiz’in Müjdesi Işığında Tükürüğün Sırları

Risale-i Nur’da peygamberlerin mucizelerinden bahsedilirken, ilimlerin zaman içindeki bilgi birikimi ve gayretlerle gelebileceği seviyelere dikkat çekilir. Mesela Hazreti İsa’nın (aleyhisselâm) mucize olarak ölüleri diriltmesi ve körlerin gözünü açmasından hareketle tıbbın nihaî hedefi tayin edilir. Bu misallerden anlaşıldığı kadarıyla Rabbimiz mânen, “Ey kullarım, Ben Resullerim vasıtasıyla bu harika hadiseleri mucize olarak gösterdim. Siz kâinat kitabımı iyi […]

Her Şeyin Hakkını Verme

İnsanın, Allah’ın kendisine verdiği mükemmel donanımı ve her türlü imkânı, yaratılış ya da yapılış gayesine uygun bir şekilde hayır istikametinde, hak hukuk dairesinde ve hasenât peşinde kullanması, onların kendisi üzerindeki en büyük hakkıdır. Onları gayelerinin dışında değerlendirmesi; şer işlemesi, nankörlüğe girmesi, âtıl bırakması ve israf etmesi ise hem kendisine hem de o varlığa/varlıklara karşı zulümdür. […]

İslam’ın İlk Sefiri: Amr İbn-i Ümeyye (ra)

Bilindiği üzere, Mekke’nin bunaltan günlerinde Habeşistan’a iki hicret gerçekleşmiş ve genel kanaate göre her iki hicrette yer alan sahabîler, Mekke’de baskı veya şiddet gören mazlum ve mağdur müminlerdir. O günkü hicret listesine dikkatlice bakıldığında, Mekkeli olmayan ve ailesi tarafından da baskı veya şiddet gördüğüne dair en küçük emare bulunmayan bir isim dikkat çekmektedir: Amr ibn-i […]

Ağız Sağlığı ve Alzheimer

İlmî araştırmalar geliştikçe bir taraftan mikroâlem olan hücre seviyesinde, diğer taraftan makroâlem olan uzayın derinliklerinde gezinti yapan insanlık, hayret ufkunda Rabbimizin sanatını temaşa etmektedir. Kâinatın fihristi ve normoâlem olan insan üzerindeki nakışlarla ilgili tıbbî araştırmalar, her gün yeni keşif ve tespitlerle mükemmel yaratılışı vurgulamaktadır. Bu çerçevede yapılan son araştırmalardan birinde, Peygamber Efendimizin misvak kullanma ve […]

Medine’ye Hicret ve Kesintisiz Rehberlik

Kur’ân mesajını temsil ve tebliğ ile görevlendirilen Allah Resûlü (aleyhissalâtu vesselâm), Mekke’de on üç yıl boyunca kesintisiz bir aksiyon ortaya koyar. İlk üç yıl müşriklere hissettirmeden fert fert götürdüğü daveti, dördüncü yıldan itibaren açıktan ve toplu şekilde yapmaya başlar. Önce yakın akrabalarını, sonra Kureyş’i, ardından panayırlara katılan ve hac mevsiminde Mina’ya gelen bütün Arap kabilelerini, […]

Karanlık Odakların Şerrinden, Rabbine Sığın!

Hz. Muhammed (aleyhissalâtu vesselâm) peygamberliğini ilan ettiği günden itibaren O’na düşmanlığa odaklanan Mekkeli müşriklerin ileri gelenlerinden Velid İbn-i Muğire, Ebû Cehil, Ebû Leheb ve Ümeyye İbn-i Halef gibi kişiler, bazen Darunnedve’de bazen de kendi evlerinde gece gündüz yaptıkları gizli toplantılarda O’nun davasını çürütme ve hezimete uğratma adına planlar yaparlar. Karanlık kurul, risaletin başında kurulur ve […]

Konum Kaybı, Kin ve Kötülük

Allah, Âdem’i yaratınca “Haydi, Âdem’e secde edin!” buyurur; melekler, ilahî emri duyar duymaz boyun eğer ve secdeye kapanır. Emrin muhatapları arasında İblis de vardır ve o, ilahî emre karşı gelir; secde etmez. İsyanının sebebi sorulunca kibir dolu şu karşılığı verir: “Ben ondan daha üstünüm; çünkü Sen beni ateşten, onu ise bir çamur parçasından yarattın.” Bunun […]

Felâk Sûresi: Sığın Şafağın Rabbine!

Vahyin ilk gününden vefatına kadar Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), insî-cinnî düşmanları tarafından kuşatılır ve sıkıştırılır. Nübüvvet yolunun bir kaderi de budur; gelmiş-geçmiş bütün peygamberler, insî ve cinnî şeytanların taarruzuna maruz bırakılır. Kur’ân, bu durumu ifade ederken “Böylece bütün Nebilere, insan ve cin şeytanlarından düşmanlar kılarız…” buyurur ve bu düşmanların, hakikati ters yüz ederek insanları aldatmaya […]