Sevr’de son gün (30 Safer Hicrî 1)

27 Safer perşembe günü hicret yolculuğu için evinden çıkan Allah Resûlü, yanına aldığı Hz. Ebû Bekir’le beraber Medine’ye ters istikamette olan Sevr’e gelmişti. Zira O, Mekkelilerin peşini bırakmayacağını ve Medine’ye giden yolları tutacağını çok iyi biliyordu. Bir müddet Sevr’de kalacak; Mekkelilerin O’nu ve arkadaşı Hz. Ebû Bekir’i aramaktan ümidini kesmesini, en azından Medine güzergahının biraz […]

Kimsesizlerin Kimsesi Peygamber Efendimiz (sas)

Dost ve düşmanın ittifakıyla Hz. Peygamber’in (sallallahu aleyhi ve sellem) en önemli özelliklerinden biri zayıfları, kimsesizleri himaye etmesidir. O’nun içinden çıktığı toplumun –içinde iyiler bulunsa da- başlangıçtaki hâkim karakterinin “câhiliye” olarak tavsif edilmesi, zulmün boyutlarını ve O’nun bu konudaki mücadelesini göstermesi açısından yeterlidir. Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi ve sellem), risâleti öncesinde de zayıf ve güçsüzlerin […]

Efendimiz (sas) Zamanında Kadınların Eğitimi

Cahiliyede kadının durumuna kısa bir bakış Kur’ân inmeye başlamadan önceki dönemlere cahiliye devri denir. Cahiliye, bir hayat tarzı idi. Bu cehalet, sadece Arap toplumları için değil o devirde bütün dünya için geçerliydi. Zira Hazreti İsa’dan sonra yaklaşık altı asır geçmiş ve o Mesihî soluklar insanların katılığı içinde tesirini yitirmişti. Bu katılık ve cehaleti resmetmek için […]

İz sürenler Sevr’de/Üzülme! Allah bizimle… (29 Safer Hicrî 1)

Allah Resûlü ve Hz. Ebû Bekir Sevr’de iken bir örümcek işe koyulmuş, atkılarını örerek mağaranın önünde ter döküyordu. Bir de, iki tane güvercin gelmiş ve burada yuva yapmıştı. Aynı zamanda mağara girişinde bir ağaç büyümeye başlamış ve Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) önünde perdedarlık yapıyordu. Belli ki Allah (celle celâluhû), Habîb-i Ekrem’ini kimseye bırakmayacak ve […]

O’nun (sas) Sevgisi Uğruna Yapılanlar

Saadet asrından günümüze kadar nice sineler O’nun aşkıyla yanıp tutuştu. Sahabeden başlayarak bütün inananlar O’nun (sallallâhu aleyhi ve sellem) sevgisi uğruna neler yapmadılar ki? İsterseniz bu sorunun cevabına Efendimiz’in hal, söz ve hareketlerine en yakından şahit olan Sahabe Efendilerimizden başlayalım. Evet, Sahabe-i Kiram, Allah Resûlü’ne çok bağlıydılar. O’nun her söz ve davranışının, cennete açılan birer kapı olduğuna inanıyorlardı. O’ndan kendilerine […]

Efendimiz’in (sas) Cenâb-ı Hakk Tarafından Savunulması

Daha önce gönderilen peygamberler, kavimleri tarafından bazı ithamlarla karşı karşıya kalmışlardır. Meselâ Hz. Nûh, kavmi tarafından dalâletle itham edilmiş: “Halkının söz sahibi yetkilileri: “Biz Seni besbelli bir sapıklık içinde görüyoruz” dediler.”, o ise kendisinin dalâlette olmadığını, ancak âlemlerin Rabb’i tarafından gönderilen bir resûl olup, onlara nasîhat ve İlâhî rîsâleti tebliğ etmek için vazifelen dirildiğini söylemiştir: “Ey […]

Sevr’de İlk Gün ve Hz. Ebu Bekir’in Hassasiyetleri (28 Safer Hicrî 1)

Arkadaşı Hz. Ebû Bekir’i de yanına alan Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) Sevr’in zirvesine gelince zirvedeki mağaraya önce Hz. Ebû Bekir girmek istedi. Zira, karşılaşabilecekleri her türlü olumsuzluğu, önce kendi sine­sinde söndürüp Habibine herhangi bir zararın gelmesine engel olmalıydı. Hz. Ebû Bekir’ce bir hassasiyetti bu. Bütün telâşı, İnsan­lığın Emîni’ne bir tozun dahi konmasını istememesinden […]

Efendimiz (sas) ve Dünya

Dünyayı kesben değil kalben terk etmek esastır. Evet, dünya bizim kalbimize girmemeli, bizi sarhoş etmemeli, bakışımızı bulandırmamalı ve kat’iyen bize ahireti unutturmamalı. İşte böyle olunca biz de ona hâkim olabiliriz. Aksi hâlde dünya bize hâkim olur. En yakın ve en aşağı anlamlarına gelen ‘dünya’ kelimesi, ıstılahta birbiriyle ilişkili birkaç anlamda kullanılmaktadır. Ezcümle, * Üzerinde yaşadığımız […]

Efendimiz’in (sas) Mescidini İnşası

Allah Resûlü’nün (sallallahu aleyhi ve sellem) Medine’de misafir kalacağı yer, devenin çömelmesiyle belli olmuştu: Ebu Eyyub el-Ensarî’nin evi. Bir taraftan misafir kalacağı eve doğru ilerken diğer taraftan mescidini inşa edeceği yeri de düşünüyordu. Devesinin çömeldiği boş arsanın kime ait olduğunu sordu. Hz. Muaz İbn-i Afra yanı başındaydı. Hemen devreye girerek şunları söyledi: “Ya Resûlallah! Orası […]

İslâm Tarihinde Hicretin Yeri, Gayesi ve Önemi

İslâmî kaynaklarda yer aldığı şekliyle hicretin gayesi, Müslümanlar için huzur ve güven ortamını tesis etmek, davete uygun yeni bir merkez oluşturmak, İslâm toplumunu özgür ortamda kendi başına karar verebileceği bir sosyal dokuya, bir millet yapısına kavuşturmaktır. Dolayısıyla İslam tarihinde hicret‘in Müslümanlar için bir kaçış, bir sığınma düşüncesinden kaynaklandığı söylenemez. Elbette hicrette Müslümanların Mekke’de karşılaştıkları dayanılmaz […]