Hayber kalelerinin kuşatılması ve Hz. Ali (ra)

İlk Karşılaşmanın Şoku Her zaman olduğu gibi o gün de Hayberliler, bağ ve bahçelerine gitmek üzere evlerinden çıkmışlardı; bir anda karşılarında kendilerini bekleyen bir ordu ile karşılaşınca, büyük bir şok geçirmiş ve: – Eyvah; işte Muhammed ve O’nun dört başı mamur düzenli ordusu, diyerek gerisin geriye kaçmaya başlamışlardı! Bir taraftan kaçıyorlardı ama diğer yandan da, […]

Şehit çoban ve Hayber’in fethi

1) Hayber Şehidi Çoban Yesâr Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) de o gün iki kat zırh giymiş, başına da miğferini takmıştı. Zarib isimli atının üstünde ve elinde de ok ile yayı duruyordu! Bir aralık yanına, Yesâr adında siyahî birisi geldi. Kendisinin Âmir’in çobanı olduğunu söylüyor: – Yâ Muhammed, diye sesleniyordu. Meğer efendisi Âmir ve arkadaşları […]

Yeni Doğan Bebek İçin Yapılacak Dua

Peygamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem), torunları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’de olduğu gibi yeni doğan bebeğin kulağına ezan okur ve bir hurma ile tahnik yapardı (Hurmayı ağzında çiğneyerek çocuğun damağına sürerdi.) Ardından da ona, Hz. İbrahim‘in (aleyhissalâm), oğulları Hz. İsmail ve Hz. İshak için okuduğunu haber verdiği şu duayı okurdu: أَعُوذُ بِكَلِمَاتِ اللهِ التَّآمَّةِ […]

Aktif bir sabır örneği: Dâru’l-Erkam

İlk vahyin inişinden sonra Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) büyük bir heyecan içinde evine dönmüş; gelen ilk vahyi ve öğretilenleri önce en yakınında bulunanlarla ve güvendiği dostlarıyla paylaşmıştı. Bu görüşmeler esnasında sırasıyla Hz. Hatice ve hane halkından Hz. Ali, Hz. Zeyd İbn-i Harise ve daha sonra Hz. Ebu Bekir, peygamberimizin nübüvvetini tasdik etmişti. Hz. Ebu […]

Hayber’in ganimetleri ve saklanan hazine

Gerçekten de Hayber, sayılamayacak kadar yiyecek ve içecek, kurutulmuş et, her çeşit meyve, koyun ve deve, kumaş ve elbise, silah ve askerî teçhizatla doluydu! Bunların hepsine şimdi el konulmuştu ve Hayber’de elde edilen her türlü ganimet, artık Müslümanlar arasında paylaşılmayı bekliyordu. Elde edilen mallar arasında Tevrât nüshaları da vardı; kitaplarının kendilerine geri verilmesini istiyorlardı. Allah […]

Hayberlilerle anlaşma, esirler ve Habeş muhacirleri…

Hayber’den gitmeyi gönüllü olarak isteyip teklif eden Yahudiler, Efendimiz’in yanına gelmiş: – Yâ Muhammed! diyorlardı. “Bizi burada bırak; tarım işlerinde çalışalım ve bunun karşılığında elde ettiğimiz gelirin yarısını Sana verelim!” Sanki her defasında karşı çıkıp da bedenini ortadan kaldırmak isteyenler onlar değildi! Mekkelilerle dirsek temasına giren ve etraftaki kabileleri de ayartarak Medine üzerine yürüme planları […]

Hayber’den ayrılış ve Medine’ye yöneliş

Hayber’den Ayrılış Artık Hayber’in işi bitmişti; yaklaşık iki ay süren kuşatma ve savaşın ardından yirmi sekiz kişi şehit olmuş, buna karşılık Hayber savaşçılarından doksan üç kişi öldürülmüşü. Takvimler, Cemâziyelâhir ayını gösteriyordu. Hayber’deki işler yoluna koyulduğuna göre artık vakit, ayrılık vaktiydi ve Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) de, ashâbıyla birlikte Hayber’den hareket etti. Vâdi’l-Kurâ’ya doğru […]

Önce cephe ardından mazlumun yanı: Ficar ve Hılfü’l-Fudûl

Fîcâr Savaşları Hemen her hareketiyle diğer akranlarından ayrılan Efendiler Efendisi, artık yirmi yaşlarına gelmiş ve her haliyle Mekkelilerin takdirini kazanmıştı. Gelişmeler karşısındaki duruşu ve sonuçları itibariyle ortaya koyduğu yorumları dikkatle izlenir olmuş, kararlarındaki isabet sebebiyle müracaat kaynağı haline gelmiş ve bugüne kadar ortaya koyduğu çizgi vesilesiyle yavaş yavaş kendisine, en güvenilir insan mânâsında ‘el-Emîn’ denilmeye […]

Uhud’un ilk şehidi: Abdullah İbn-i Amr İbn-i Haram (ra)

Hicretin üçüncü yılı, Şevval’in on üçü. Perşembe akşamı. Medine’de bir heyecan var. Yarın Uhud’a çıkılacak. Her evde hazırlık yapılıyor cephe için. Her hanede farklı hikayeler yaşanıyor. Hanelerin duvarları birbirinden farklı konuşmalara şahit oluyor. Kimi, anne babasıyla vedalaşıyor kimi evlatlarıyla. Beyler, hanımlarıyla vedalaşırken, küçük kızlar, çocuklar, babalarının ayaklarına yapışmış ağlıyor: “Baba! Baba! Gitme ne olur!” Ne […]

Mâide Sûresi 11. âyetin nuzûlü (17 Rebiülevvel Hicrî 3)

Hicretin üçüncü yılında Benû Sa’lebe ve Muhârib kabilelerinin hazırlık yaptıkları, ansızın Medine’yi kuşatmak ve Müslümanların mallarını yağmalamak istedikleri bilgisi Efendimiz’e (sallallahu aleyhi ve sellem) ulaşmıştı. Böylesi durumlarda Medine sakinlerinin güvenliklerini sürdürmek, huzur ve barışı devam ettirmek isteyen Efendimiz, çok hızlı, tedbirli ve temkinli hareket eder ve tehlikeyi büyümeden bertaraf ederdi. Bu sefer de öyle olmuş […]