“Ağlama kızım! Bu iş…” (1 Ramazan 9 Hicrî)

Tebûk dönüşü Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), her zaman olduğu gibi o gün de ilk olarak Mescid’e gitmiş, şükrünü eda adına namazını kıldıktan sonra kızı Fâtıma’nın kapısını çalmıştı. Uzun zamandır merakla beklediği babasını bir anda karşısında görünce sevincinden ne yapacağını şaşıran Hazreti Fâtıma, boynuna sarılıp mübarek yüzünü öpmüştü. Yalnız iki aydır seferde olan Resûlullah’ın […]

Efendimiz’in (sas) Tebûk Dönüşü Şiirlerle Karşılanması (1 Ramazan 9 Hicrî)

Medine, Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) ikliminde yaşar ve herkes hayatını O’na göre şekillendirirdi. O tebessüm edince Medine güler, O üzülünce Medine hüzne boğulurdu. O’nun Medine’den ayrılışı gözleri yollara kilitler; dönüşü, tarifsiz bir sevince vesile olurdu. O’nun geri dönüşü çocuklar için o günü adeta bayrama çevirirdi. Medine’nin dışına, Seniyyetü’l-Veda’ya çıkar ve O’nu en güzel şiirlerle […]

Tebûk’ten Medine’ye Dönüş (1 Ramazan 9 Hicrî)

Gassanlıların kendisine destek olan Bizanslılarla birlikte Medine’ye saldırmak istediklerini haber alan Allah Resûlü, Müslümanların temel hak ve hürriyetlerini korumak için Medine’de seferberlik ilan etmiş ve gerekli hazırlıkları yaptıktan sonra Recep ayında Tebûk’e doğru sefere çıkmıştı. Yirmi gün Tebûk’te bekleyen Allah Resûlü, tehlikenin ortadan kalktığına kani olunca yaklaşık iki ay süren ayrılıktan sonra geri dönmek için […]

Müreysi’den Medine’ye Dönüş (1 Ramazan 5 Hicrî)

Mustalık oğulları başta olmakla Müreysi kuyusu civarında yaşayan kabilelerin, Medine’ye saldırmak için toplandıklarını ve hazırlık yaptıklarını haber alan Allah Resûlü, onları dağıtmak, tehlikeyi büyümeden savmak ve Müslümanların temel hak ve hürriyetlerini savunmak için 2 Şaban’da Medine’den hareket etmişti. 28 gündür Medine’den ayrı düşen Allah Resûlü, bu süreçte Mustalık oğullarını mağlup etmiş, Hz. Cüveyriye validemizle evlenmiş […]

Farz Orucun Tutulduğu İlk Gün (1 Ramazan 2 Hicrî)

Hira’da ilk vahyin nuzulüyle başlayan İslam dininin esasları ve hükümleri, tedrici bir şekilde inmeye devam ediyordu. Takvimler risaletin on beşinci, hicretin ikinci yılı Şaban ayının 28’ini gösterirken İslam’ın temel şartlarından olan Ramazan orucu Müslümanlara farz kılındı. İki gün sonra hilalin gözükmesiyle Allah Resûlü ve ashabı, ilk defa farz olan Ramazan orucunu tuttular.

İslam Tarihindeki İlk Seriyye (1 Ramazan 1 Hicrî)

Mekkeliler, bir taraftan Abdullah İbn-i Übeyy İbn-i Selûl, Evs ve Hazrec kabilelerine Efendimiz’i (aleyhissalâtu vesselâm) Medine’den sürmeleri veya öldürmeleri için ültimatom mektupları gönderirken diğer taraftan hiçbir şey olmamış gibi rahat bir şekilde kervanlarıyla Şam’a gidip geliyorlardı. Allah Resûlü, onları savaşa sebep olmadan bu tehditlerinden ve muhtemel saldırı düşüncelerinden vazgeçirmek istiyordu. Bunun için Mekke’nin can damarı […]

Ramazan Orucunun Farz Kılınması (10 Şaban Hicrî 2)

Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) Medine’ye hicretinden 18 ay sonra hicretin ikinci yılının Şaban ayında “Ey iman edenler! Sizden öncekilere farz kılındığı gibi oruç tutmak size de farz kılındı. Böylece fenalıklardan korunmayı umabilirsiniz.” ayetinin nuzulüyle Ramazan orucu, Müslümanlara farz kılındı. İslam’ın temel şartlarından olan orucun, inananlar için sayısız hikmetleri vardır: Mümin topluluk, yanı başındaki nimetlere […]

Helâke Götüren Gereksiz Sorular

“Sizden önceki ümmetler, kesret-i sualle (gereksiz yere çok soru sormakla) helâk oldular.” hadisinden maksat nedir? Efendimiz’e (sallallâhu aleyhi ve sellem) pek çok soru soruluyordu. Bu sorulardan bazıları nübüvvet makamına yaraşmayan ve işin nezaketini ihlal edici mahiyette olduğundan Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem) çok rahatsız oluyordu. Özellikle zenginler, fısıltı hâlinde (necvâ) bazı özel isteklerde bulunuyorlardı. […]

Teheccüde Kalktığında Peygamber Efendimiz’in (sav.) Duası

Peygamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) teheccüt namazı için kalktığında Rabbine yönelir ve şöyle dua ederdi: اَللَّهُمَّ لَكَ الْحَمْدُ أَنْتَ قَيُّومُ السَّمٰوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَنْ فِيهِنَّ، وَلَكَ الْحَمْدُ أَنْتَ مَلِكُ السَّمٰوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَنْ فِيهِنَّ، وَلَكَ الْحَمْدُ أَنْتَ نُورُ السَّمٰوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَنْ فِيهِنَّ، وَلَكَ الْحَمْدُ أَنْتَ الْحَقُّ وَوَعْدُكَ الْحَقُّ وَلِقَآءُكَ حَقٌّ وَقَوْلُكَ حَقٌّ وَالْجَنَّةُ حَقٌّ وَالنَّارُ حَقٌّ […]

Bir Sünnetullah: Allah, Değişeni Değiştirir!

İnanan insanlar, sürekli kendilerini geliştirmeli, kalbî ve ruhî hayatları itibarıyla hep “diriliş”ler yaşamalı; fakat, aynı zamanda kendi öz değerlerine bağlı, değişme fantezisinden uzak ve durdukları yerde “sabit-kadem” olmalıdırlar. Zira bir toplum veya topluluk, kendisine bahşedilen nimetlere mazhar olduğu andaki iman, marifet, safvet, samimiyet, azim, kararlılık ve hasbîlik gibi yüce hasletlerini yitirmedikten sonra, -ilahî âdete göre- […]