Efendimiz’in (sas) Mazlum Ashâbına Sahip Çıkması

Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), bütün varlığı, Cenâb-ı Hakk’ın güzel isimlerinin, sonsuz sıfatlarının ve eşsiz sanatının bir tecellisi olarak görüyordu. Her şeyin ve herkesin hakkına saygı duyuyor, huzur ve saadeti için çırpınıyor ve ayrım yapmaksızın problemlerine çözüm üretiyordu. İç içe, huzur ve barış içerisinde adil bir ortamda yaşamaları için örnek bir hayat, ahlak ve […]

Yalanın Tedavisinde Bazı Nebevî Ölçüler (2)

1- Cezayı Değil Şefkati Öncele! Sorumluluklarını yerine getirmeyen çocukları, hemen cezalandırmayı düşünmek yerine, sevgi ve şefkatle sarmalayıp daha yakın ilgi ve uzak takibe almak gerekir. Zira tehdit ve cezalandırma, çocukları korkutur ve yalana sevk eder. Rıfkla, tatlı dille uyarılan ve şefkatle kucaklanan çocuklar ise gerçekleri söylemekten çekinmez. Allah Resûlü’nün ifadesiyle, “Bir iş rıfkla, şefkatle yapılırsa, rıfk […]

Efendimiz’in (sas) Eğitim Felsefesi (1): Kişisel Bakıma Dikkat

Bir gün birisi, ashabıyla oturan Allah Resûlü’nün (aleyhissalâtu vesselâm) yanına gelir ve O’na sırası ile “İman, İslam, ihsan nedir, kıyametin vakti ne zamandır ve alametleri nelerdir?” gibi sorular sorar. Efendimiz’den aldığı kısa ve net cevapları tasdik eder ve ayrılıp gider. Fakat yaşananlar mecliste bulunanları hayrette bırakır. Bir müddet sonra Efendimiz, merak içerisinde hadiseyi takip eden […]

Çocukları Yalan Söyleme Alışkanlığından Kurtarmanın Yolları (1)

Yalandan koruma adına ortaya konulan bütün çabalara rağmen çocuklar, bir şekilde bir yerden yalana bulaşabilir hatta zamanla yalan söylemeyi huy haline de getirebilirler. Bu sonuç, genellikle ebeveynlerin ve çevrenin, onların hataları karşısında gösterdiği tepkilerle de doğru orantılıdır. Zira çocuklar, başta anne-baba olmak üzere muhataplarının muhtemel öfkelerinden ve cezalandırmalarından korunmak için kendilerini yalan söyleme mecburiyetinde hissederler. […]

Çocuklarımızı Yalandan Korumanın Yolları

Temel ailevî, içtimaî ve ahlakî problemlerden birisi de yalandır. Büyük ya da küçük herkes, yalan söylemenin kötülüğünü ve bunun büyük günahlardan olduğunu bilse de bundan kolayca sakınamaz. İnsanın nefsi, kibiri, korkuları, endişeleri ve menfaatleri vs.. onu bir girdap gibi bu yanlışın içine çekebilir. Bir kere yalan girdabına kapılanın da geri dönmesi kolay olmaz. Her yalan, […]

Efendimiz’in (sas) Gençlik Dönemi ve Eğitimi

Daha önce Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem) çocukluk dönemi üzerinde durulmuş; Cenâb-ı Hakk’ın hikmet dolu hadiselerle “hayatı”, O’nun için âdeta bir mektebe çevirdiği ve böylece O’nu, ebedi ve evrensel risalet vazifesine, bu vazifeyi eda ederken karşısına çıkacak meselelere hazırladığı anlatılmıştı. Bu hazırlık süreci, peygamber olarak seçilip gönderileceği ana kadar devam etmişti ki bu makalede O’nun, […]

Efendimiz’in (sas) Kendi Ordusuna Merhameti

Peygamber Efendimiz’in (aleyhissalâtu vesselâm) ashâbına karşı derin bir sevgisi ve şefkati vardı. Onların üzerine bir baba hassasiyetiyle titrer; kendilerine zarar dokunmaması için kılı kırk yararcasına dikkatli ve dengeli hareket ederdi. Hak ve hukuklarını muhafaza adına müthiş bir cesaret, gayret ve kararlılık sergilerdi. Zira başta Mekkeliler olmak üzere farklı grupların kara propagandası ve kışkırtmasıyla neredeyse bütün […]

Efendimiz’in (sas) Çocukluk Dönemi ve Eğitimi

Hira’da yaşananları haber alan Mekke’nin ileri gelenleri, Muhammedu’l-Emîn ile alay etmeye başlamış ve kendisine “mecnun/deli” ithamında bulunmuşlardı. Buna cevap mahiyetinde Cenâb-ı Hak, “Nûn. Kalem ve ehl-i kalemin satırlara dizdikleri ve dizecekleri şeyler hakkı için: Rabbinin lütfuyla, deli değilsin. Hem senin ecrin, mükâfatın hiç kesilmez! Ve sen pek yüksek bir ahlâk üzerindesin! Yakında göreceksin, onlar da görecekler. […]

Efendimiz’in (sas) Evrensel Ahlakı, Entegrasyon ve Asimilasyon (1)

Kuralları ve değer yargılarıyla toplumdan topluma değişkenlik gösterse de ahlak, evrensel bir kavramdır. Bu durum tıpkı hukukun evrenselliğine rağmen kanunların, ülkelere ve sistemlere göre değişkenlik arz etmesine benzetilebilir. Bu farklılığın temelinde ise inançlar, kültür, örf, âdet ve gelenekler vardır. Buna bağlı olarak bugün hicret edilen coğrafyalarda yeni kültür ve inançların yanında farklı ahlak anlayışlarıyla da karşılaşılması […]

Hakkı Haykıran Rahibe ve Zulme Sessizlik

İslam’a ilk gönül verenler, kendilerini en temel hak ve hürriyetlerinden mahrum bırakan Mekkelilerin baskı, işkence, zulüm ve haksızlıklarından kurtulmak için Habeşistan’a hicret etmişlerdi. Arada dönenler olsa da büyük çoğunluğu, on beş yıl orada kalmış; hicretin yedinci yılında Efendimiz’in (aleyhissalâtu vesselâm) Necâşî’ye yazdığı bir mektup üzerine Medine’ye dönmüşlerdi. Tam Hayber’in fethedildiği sırada gelmiş ve O’nunla buluşmuşlardı. […]