Kuba’da Verilen Mola

Kuba’ya teşrif buyurdukları andan itibaren insanlar, O’nu kendi evinde misafir etmek için can atıyor; herkes kendi evine buyur ediyordu. Ancak O, Neccâroğullarının bulunduğu yeri tercih edecekti. Zira, aynı zamanda Neccâroğulları, Abdulmuttalib’in akrabalarıydı. Yolda giderken insanlar halkalanmış; Mekkelilerin tahammül edip ölümüne ferman kestikleri Efendiler Efendisi’ni sinelerine basıyor ve gönülden kucaklıyorlardı! Nur cemalini görebilmek için damlara çıkanlar, […]

Abdullah İbn-i Selâm’ın Gelişi

Abdullah İbn Selâm, iyi bir Yahudi âlimiydi. Nesebi, Hz. Yûsuf ve dolayısıyla da Hz. Yakub’a (aleyhimü’s-se­lam) kadar dayanıyordu. İsrailoğulları arasında neş’et et­miş ve medeniyete beşiklik yapmaya hazırlanan Medine civarın­daki üç büyük Yahudi kabilesinden birisi olan Benî Kaynukâ arasında dünyaya gelmişti. Babası Selâm da, dedesi Hâris de iyi bir Yahudi âlimiydi; dolayısıyla o da iyi bir […]

AKABE BEYATLARI

Zaman durma zamanı değildi ve Efendiler Efendisi, yeniden yüzünü dışarıdan Mekke’ye gelenlere çevirmiş; başka beldelerde yeni açılımların peşine düşmüştü. Hira’daki vuslattan bu yana on iki yıl geçmişti. Yine bir hac mevsimiydi. Zaten, önceki yıl gelip de Müslüman olan altı Ensâr’ın olduğu Medine’den yeni haberler bekliyordu.

Birinci Akabe

Derken beklenen zaman geldi ve Efendimiz de, yine gelenleri karşılamak ve onlara İslâm’ı anlatmak için Mina’ya gitmişti. Adeta, karargâhını buraya kurmuş, karşılaştığı her insana bir umut deyip yaklaşıyor ve her insanı Allah’a imana davet ediyordu. Bu kalabalıkta O’nu arayanlar da vardı. Uzaktan görür görmez koşarak yanına geldiler; bunlar, geçen yıl gelip de burada Müslüman olan […]

İlk bakışta aleyhte gözüken Hudeybiye Anlaşması, Müslümanlara ne kazandırmıştır?

Hudeybiye sulhunun müslümanlara kazandırdıkları: 1. İslâm’a Koşanlar Evvelâ, bu sulh döneminde İslâm’ın Kılıcı Halid İbn-i Velid (radıyallâhu anh) Müslüman oldu. Halid İbn-i Velid, harplerde dize getirilecek bir insan değil­di.. olmamalıydı da… İlerde İslâmî izzete dönüşecek gurur mevcudiyetini devam ettirdiği sürece, kılıç zoruyla İslâm’a girmesi imkânsızdı. Ayrıca, istikbalin bu eşsiz kumandanını, Cenâb-ı Hak, lütfuyla korumuş ve […]

Efendimiz’in (sas) sözlü iletişim üslûbu nasıldı?

Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bütün insanlığa kıyamete kadar hidayet kaynağı olarak gönderildiği için, her alanda rehber olma durumunda idi. Buna göre O, vaaz ve nasihatlerinde gönüllere nüfûz eden etkili bir vaiz ve hatip, davaları çözerken âdil bir hâkim, düşmanlarıyla savaşırken muzaffer bir kumandan, devlet işlerinde dirayetli bir lider, eğitim ve öğretimde etkili ve müşfik […]

Efendimiz’in maruz kaldığı belâ ve musibetler nelerdi ve bunlar karşısında O’nun tavrı nasıl olmuştu?

Olumlu ve müspet davranışların, temsil mevkiinde bulunan insanlar tarafından ortaya konulması, o işin müessiriyeti açısından çok önemlidir. Yani bir insan namazı anlatıyorsa öyle bir namaz kılmalı ki, dışarıdan ona bakanlar, “Bu zatın hiçbir şeyi olmasa, sadece şu namazı onun hak çizgide olduğunu gösterir.” demelidirler. Tabiî o, namazını öyle kılması gerektiği için öyle kılacak, öyle desinler […]

Misvak Kullanmak

عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ، عَنِ النَّبِيِّ صَلَّى اللهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ «لَوْلَا أَنْ أَشُقَّ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ -وَفِي حَدِيثِ زُهَيْرٍ عَلَى أُمَّتِي- لَأَمَرْتُهُمْ بِالسِّوَاكِ عِنْدَ كُلِّ صَلَاةٍ» Ebu Hüreyre (radıyallahu anh), Aleyhissalâtü Vesselâm Efendimiz’in şöyle buyurduklarını rivayet etmektedir: “Eğer ümmetime zorluk vereceğimden çekinmeseydim, her namazın başında onlara misvak kullanmalarını emrederdim.”[1] سَاكَ kelimesi Arap dilinde “ovalamak” manasında olup […]

Efendimiz’in (sallallâhu aleyhi ve selem) Bayramdaki Sünnetleri

1. Bayramı tekbirlerle karşılamak Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve selem) Ramazan’da arefe günü güneşin batışından bayram namazı kılıncaya kadar çokca tekbir getirdi.[1] Nitekim Allahû Teâla, Kur’ânda şöyle buyurmaktadır: …وَلِتُكْمِلُواْ الْعِدَّةَ وَلِتُكَبِّرُواْ اللّهَ عَلَى مَا هَدَاكُمْ … “Oruç günlerini tamamlamanızı, size doğru yolu gösterdiğinden ötürü tekbir getirerek Allah’ı tazim etmenizi ister…”[2] 2. Gusül abdesti almak Resûlullah (sallallâhu […]

es-Sîretün-Nebeviyye/Sîretü İbn-i Hişâm

“es-Sîretü’n-Nebeviyye (Sîretü İbn-i Hişâm, Sîretü Rasûlillâh)” Peygamber Efendimiz’in (sallallâhu aleyhi ve sellem)  hayatına dair tamamı zamanımıza intikal etmiş, en eski ve en muhtevalı eserlerdendir. İbn-i Hişâm (öl. 218/828), bu çalışmasını İbn-i İshâk’ın (öl.151/768) Siyer’ini (Ziyâd el-Bekkâî’nin İbn-i İshâk’tan rivâyet ettiği, kendisinin muhtasar olarak naklettiği) esas alarak hazırlamıştır. “es-Sîretü’n-Nebeviyye” birçok defa basılmış, şerh ve ihtisar edilmiş, manzum […]