Üzüm Salkımı ve Addâs

Efendimiz’in namaz kılıp dua edişini uzaktan seyreden iki kişi vardı; bunlar, aleyhte komplo kurmada çoğu zaman ön safta yer alan Rebîa’nın iki oğlu Utbe ve Şeybe idi. Ancak o gün Allah Resûlü’ne reva görülenler karşısında Utbe ve Şeybe bile insafa gelmişlerdi, bu kadarı da olmaz dercesine, başından bu yana Resûl-ü Kibriyâ’yı seyrediyorlardı. Nihayet yanlarına, köleleri […]

Mekke’ye Hareket ve Cinlerin Şehadeti

Acı bir günün sonunda, tatlı bir hediyeye nail olan Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), hüzünlü bir şekilde oradan ayrılacak ve yeniden Mekke’nin yolunu tutacaktı. Nahle denilen mevkiye geldiklerinde zaman ilerlemiş ve Efendiler Efendisi, teheccüd namazını eda edebilmek için mola vermişti. Belli ki, burada Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), birkaç gün kalacaktı. Daha sonra da, […]

YENİDEN MEKKE

Tâif, beklenen semereyi vermese de Addâs ve cinlerin İslâmiyet’i seçmeleriyle bir nebze huzura kavuşan Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), daha sonra yeniden Mekke’ye yöneldi. Yol Mekke’ye yaklaştığında, yine eski günlerinde olduğu gibi Nûr dağına çıkarak Hira’ya geldi. Kapılarını yüzüne kapatan Mekke, tam karşısında duruyordu; Beytullah’ın boynu bükük, mü’minleri de yetimdi! Belli ki aralarında, kelimelerin […]

Çevredeki Kabilelere Yöneliş

Belli ki Mekke, artık kapılarını kapatıyordu. Tâif’ten de beklediği cevabı bulamamıştı. Ancak, can bedende bulunduğu sürece tebliğ, vazgeçilmez bir vazifeydi; Rabbin rızası burada yatıyordu zira. Onun için Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), yaklaşan hac mevsimini de iyi değerlendirip daha geniş kitlelere ulaşmak istiyordu. Bu sebeple de kabile kabile dolaşmaya başladı. Her gittiği kabileye kendini arz […]

Dokuzuncu Yılın Önemli Olayları

Tebûk’ten döndükten sonra münafıkların reisi konumundaki Abdullah İbn Übeyy İbn Selûl vefat etti; hakkında konuşulanları oğlu Abdullah da biliyordu ve Efendimiz’e gelerek, babasının namazını kıldırmasını talep etti. Babasına rağmen samimi bir mü’mindi ve Efendiler Efendisi de onun bu samimiyetine müspet cevap verecek, perde altından her türlü kötülüğü yapmış olsa bile, zahir itibariyle mü’min olduğunu söylediği […]

Diğer Gelişmeler

Bir tarafta bunlar olurken diğer yandan da beşer yolculuğu devam ediyor; doğumları ölümler, ölümleri de doğumlar takip ederek dünyanın yüzü sürekli değişiyordu. Habeşistan’dan bir haber vardı; yıllarca mü’minlere imkân tanıyıp da onları kabul eden Necâşî dünyaya gözlerini kapamıştı. Vefa insanı Efendiler Efendisi (sallallahu aleyhi ve sellem) bu haberi önce ashâbıyla paylaştı. Ardından da onları, gıyâbî […]

Vedâ Haccı

Artık Kâbe, müşriklerden temizlenmiş ve Beytullah da, kendine yakışır şekilde ibadetle tanışmıştı; onu tavaf edenler ne alkış tutuyor, ne de elbiselerini çıkarıyorlardı! Resûl-ü Kibriyâ Hazretlerinin gelip de hac vazifesini yapmasına mâni bir durum kalmamıştı ve onuncu yılın Zilkâde ayına gelindiğinde Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), ashâbına da ilan ederek hac vazifesini eda etmek üzere […]

Arafat

Pazar gününden itibaren dört gün Mekke’de kalan Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem), ashâbıyla birlikte perşembe günü duhâ vaktinde Mina’ya yönelecekti; Nemira denilen yerde kendisine bir çadır kurulacak ve burada Efendimiz, beş vakit namazını kılacaktı. Batn-ı Vâdî’den geçip Arafat’a geldiğinde onlara dönmüş hutbe îrâd ediyordu. Etrafında yüz yirmi bin sahabî vardı; her biri de, Resûlullah’ın […]

İsrâ

Üzerine bindiği Burak, öyle hızla hareket ediyordu ki, her defasında adımını, ufukta gözüken son noktaya atıyor ve şimşek hızıyla mesafe alıyordu. Daha üzerine binmekle birlikte mekân değişmiş ve bir çırpıda Mescid-i Aksâ’ya gelivermişlerdi. Tuttu ve daha önceki peygamberlerin bağladığı yere bağladı Burak’ı. Ardından da, namaz kılmak için mescide yöneldi. Bugüne kadar risalet vazifesini yerine getiren […]

Mi’raç

Sürprizler, sadece Mescid-i Aksâ’da yaşananlarla sınırlı değildi; tuttu Cibril, O’nu semalar ötesi âlemlere seyahate davet etti. Bir anda, mekân başkalaşmış ve iç içe sırlarla dolu doyumsuz bir yolculuk başlamıştı. Kat be kat semaya yükseliyor ve her yükseldikleri semada ayrı bir merasim yaşıyorlardı. Cibril-i Emîn, ilk semanın kapı tokmağına dokununca içeriden bir ses gelmiş ve semanın […]