Rûm Diyarından Haber Var

Dünyanın hali, o günlerde de sakin değildi; kabileler arasında süregelen savaşlar, devletler arasında da devam edip durur ve bu hengâmede birçok masum insan canından olurdu. Rûmlarla Farslar arasında da benzeri durum söz konusuydu. Bir gün, Mekke’ye yeni bir haber gelmiş ve Rûmların Farslılar karşısında yenik düştüklerini ve neredeyse Şam’a kadar büyük bir toprak kaybettiklerini söylüyordu. […]

Sevde Validemizle İzdivaç

Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)’in yaşı elliyi geçmişti ve buna rağmen her geçen gün yükü daha da ağırlaşıyordu. Üstelik, kerim zevcesi Hz. Hatice de vefat etmiş, kızlarıyla yalnız kalakalmıştı. O’nun bu halini uzaktan seyreden ve yaşadıklarını hesap ederek alternatif çözüm arayan Osman İbn Maz’ûn’un hanımı Hz. Havle Binti Hakîm, yanına gelecek ve hanesinde kendisine destek […]

İrâşlı Zatın Alacağı

Bütün olanlara rağmen bir taraftan da, Mekke’deki ticarî hayat kendi seyrinde devam ediyordu. Bir gün, İrâş denilen bölgeden Kehle adında bir adam gelmiş ve devesini Ebû Cehil’e satmıştı. Aradan uzun zaman geçmiş olmasına rağmen Ebû Cehil, paranın üstüne yatmış, bir türlü adamın parasını vermiyordu. Gidip gelmelerden bunalan İrâşlı zât, bir gün Kureyş arasında yüksek sesle […]

Kur’ân Kıssalarının Siret-i Nebevî İle İrtibatı

Kur’ân’da en fazla tekrar edilen kıssa olan Hazreti Musa kıssasının, salt târihselci ve edebî yöntem taraftarlarının görüşlerinin aksine -bu kıssanın târihsel gerçeklik ve yaşanmışlığını reddetmeden- Hazreti Peygamber’in (sallallahu aleyhi ve sellem) risâletinin Mekkî ve Medenî dönemlerinde, bu dönemlerin kendilerine has şartları muktezâsınca üslûp ve muhteva açısından ne tür farklılıklar içerdiğini incelemeye çalışacağız. Çalışmada Hazreti Musa […]

Zilhicce Ayı ve İlk On Günü

Sözlükte, “hac ayı” anlamındaki zilhicce,[1] kamerî ayların on ikincisi ve Kur’ân’da zikredilen haram ayların (Zilkâde, Zilhicce, Muharrem, Receb) ikincisidir.[2] İslâm’ın beş esasından biri olan hac ibadetinin yerine getirildiği aydır. İçerisinde üzerine yemin edilen on geceyi, hac ibadetini, kurban bayramını, arefe gününü, terviye ve teşrik günlerini barındırdığından dolayı zilhicce ayının değer ve kıymeti büyüktür. Kur’an-ı Kerim’de, […]

Hadisler Işığında Çocuk Terbiyesi

Yüce Allah insanı tertemiz ve berrak, işlenmeye hazır kıymetli bir mücevher suretinde yaratmıştır. Bu, onun hayra da şerre de istidadının bulunduğunu ve yaratılıştan kazanılmış olan kalb, akıl, ruh ve vicdan gibi latîf cevherlerinin, hangi inanç ve kültür havzasında yoğrulursa o yöne doğru meyledeceğini göstermektedir. Nitekim Kur’ân-ı Kerîm’de zikredilen “Allah sizi hiçbir şey bilmediğiniz hâlde annelerinizin […]

Uhud’da Sahabîlerin Sabırla İmtihanı ve Gösterdikleri Metanet

Mekkeli müşrikler sahip oldukları güçlü orduya rağmen Bedir’de Müslümanlara karşı mağlup düşmeyi bir türlü hazmedemiyorlardı. Hicret’in üçüncü senesinde,[1] Bedir’de aldıkları ağır yarayı sarıp Müslümanlardan intikam almak için, yedi yüzü zırhlı üç bin kişilik bir ordu hazırlayarak[2] Medine’ye doğru hareket ettiler. Amcası Hazreti Abbâs, bir mektupla bu durumu Efendimiz’e bildirdi. Efendimiz hemen ashâbından bazılarını Mekke ordusu […]

Habeşistan’dan Gelen Yirmi Kişi

Habeşistan’a giden mü’minlerin hicretiyle birlikte Efen­dimiz’in haberi oralara da ulaşınca, bizzat huzurda bulunma niyetiyle bir grup yola çıkacak ve Mekke’ye kadar gelecekti. Efendimiz’i, Kâbe’de ibadetle meşgûl buldular ve yanına yaklaşarak huzurunda oturup uzun uzadıya konuşmaya başladılar. Etraflarına toplanan Kureyşliler de, olup bitenleri seyrediyorlardı. Maksatlarını arz edip de Efendimiz’den alacaklarını aldıktan sonra Allah Resûlü (sallallahu aleyhi […]

TÂİF YOLCULUĞU 2

Efendimiz’in ve O’nunla birlikte iman eden sahabenin, olağanüstü gayretlerine rağmen Mekke’de artık her şey durağanlaşmış ve Mekkeliler, en azından şimdilik yeni açılımlara kapanmıştı. Tebliğ ise, süreklilik arz eden bir vazifeydi; Allah’ın yarattığı yeryüzü olabildiğince genişti ve başka yerlerdeki insanların da İslâm’a ihtiyaçları vardı. Bir de Mekkeliler, her geçen gün çığ gibi büyüyen İslâm karşısında nefret […]

Tâif’teki İltica ve Bir Tecelli

Nihayet, bu musibet mekândan uzaklaşmış ve bir ağacın altında dinlenmek için mola vermişlerdi. Önce, gözümün nuru dediği namaza durdu Allah Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) ve burada iki rekat namaz kıldı. Belli ki, böyle durumlarda güç ve kuvvetin gerçek sahibine gönülden yönelmek gerekiyordu. Demek ki, beşeri arızalardan kurtulup Rahmânî bir boyaya bürünebilmek için, öncelikle duruşun […]